''Bana silah var mı diye sorulunca kalemimi gösterirdim. En son olabilecek şeyle suçlanıyorum'' diyen Balbay, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün savunmasındaki''Balbay ile görüşmem için emir verildi, görüştüm'' şeklindeki beyanına değindi.
Gazeteci olarak Ankara'da dönemin Cumhurbaşkanı, Yargıtay Başkanı ve MİT Müsteşarı ile görüştüğünü ifade eden Mustafa Balbay, ''Bunlarla görüşen bugün gazetelerde manşet yapıyor, ben cezalandırılıyorum. Görüşmenin gıyabımda gizli kayda alınmasından üzgündüm. Şimdi iyi ki çekilmiş diyorum. İyi ki kayıtların dökümü yapılmış. Ben gazeteciliği sokakta yapıyorum. Ben sokak böyle diyor, diyorum'' şeklinde konuştu.
Yazarlığını yaptığı gazeteyi kastederek ''Her iki Cumhuriyet'i de aynı aşkla seviyorum'' diyen Balbay, gazetenin satışının artırmak için planlar yaptığını, Hacettepe ve Ankara üniversitesi ile ODTÜ de yüzde 20 indirimli satmak için görüştüğünü söyledi.
''Kışlalarda da Cumhuriyet Gazetesinin indirimli satılmasının neresi suç? Burada darbe iddiası varsa demokrasiye darbe var. Ben gazetenin daha fazla satılması için çırpındım'' şeklinde konuşan Balbay, Ersöz'ün hiçbir zaman kendisinin belge kaynağı olmadığını kaydetti. Balbay, ''Keşke gazeteyi kışlalarda daha fazla satabilseydik. 2 Mehmetçik daha Cumhuriyet okuyabilseydi. Olabilir mi diye konuştuk, ama olmadı. Jandarma Genel Komutanı ile Cumhuriyet'in tirajı artar mı diye konuştum. Bunların hiçbiri olmadı. Keşke olsaydı'' dedi.
''Yassıada ihtilal, burası ihtimal mahkemesi"
Geçen hafta boyunca Yassıada'daki yargılamaların anlatıldığını ifade eden Mustafa Balbay, buradaki duruşma salonunun Yassıada'daki salondan daha geri olduğunu öne sürdü.
Eski Bakan Oktay'a geçmiş olsun mesajı
Eski adalet bakanlarından Seyfi Oktay'ın gözaltına alınmasını da eleştiren ve Oktay'a geçmiş olsun dileklerini gönderen Balbay, Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız'ın ''Pirsultan gibi dönecek'' sözlerini anımsattı.
Bu davanın müştekileri arasında olan Balkız'ın bile bu operasyonlardan yakındığını belirten Balbay, sözlerini tutuksuz olarak yargılanmak istediğini ifade ederek bitirdi.
Tutuklu sanık Tuncay Özkan da Ersöz ile görüştükleri iddia edilen 16 Aralık 2003 tarihli belgeye değinerek, ''16 Aralık 2003 tarihli bir belge yok. Ersöz de olmadığını söyledi. Şimdi savcılara hodri meydan diyorum. Ben de bir şey varsa söylerim'' dedi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, bağırarak konuşması üzerine Özkan'ı ''Aramızda 3 metre var'' diyerek uyardı. Özkan da ''Sesim size değil, duymayanlara'' diye cevap verdi. Tutuklu sanık Mustafa Özbek de hiçbir şeyle ilgisi olmadığını belirterek, ''Örgütün finansörü dediniz. Raporlarda hiçbir şey yok. Sendikanın parasını buradaki hangi kişiye vereceğim. Aklımı yemiş bir kişi olarak mı görünüyorum'' şeklinde konuştu.
Levent Ersöz'ün avukatı Ali Rıza Dizdar da müvekkilinin sağlık raporlarının tekrar Adli Tıp Kurumuna gönderildiğini belirterek, bu kuruma güveninin kalmadığını söyledi. Dizdar, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesinden video konferans yöntemiyle Ersöz'ün savunmasının alındığını hatırlatarak, ''Video konferans 5 bin lira tuttu. Arkadaşları 50-100 TL vererek para toplayıp, video konferansın parası ödendi. Kefaletle serbest bırakılmasını talep edemiyorum, çünkü kefalet ödeyecek parası yok. Tahliyesini istiyorum'' dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinde oluşturulan salonda görülen davanın bugünkü duruşmasına, gazeteci Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'ın da aralarında bulunduğu 32 tutuklu sanık katıldı.
Tutuklu yargılanan eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, Durmuş Ali Özoğlu ve emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada tutuksuz yargılanan Emin Şirin de hazır bulundu.
Hiç yorum yok...