Ankara’nın en gözde semtinde lağım suları açıkta akıyor
Lüks inşaatlar ardı ardına mantar gibi çoğalıyor. Ama arka taraflarda kanalizasyon açıkta akıyor, lağım suyu kendine yol bulup ilerliyor ve biryerlerde dereye karışıp yok oluyor. Ankara’nın lüks semti sayılan Çayyolu’nun arka görüntüsü böyle. Kanalizasyonun açıkta akması demek hastalık demek, ilkellik demek...
Belediyeye göre köy statüsündeyiz ve köydeki yokluklarla, eksikliklerde başbaşayız.
Yapılan reklamlara göre, büyük paralar ödeyerek sahip olduğumuz lüks konutlarda, safahat içinde yaşıyoruz...
Köy müyüz, kent miyiz? Olanlara bakılırsa o da belli değil.
Belki de bir zamanlar Ecevit’in projesi olan Köykent demek yerinde olacak...
Yaşamkent’teki yoğunluklar artırılmaya başlandığında birçok sorunun yaşanacağı ortadaydı. Büyükşehir Belediyesi’nin altyapı çalışmaları tamamlanmadan, Yaşamkent Mahallesi yoğunluklar anormal derecede artırılarak ortaya çıkıverdi. İçme suyu problem oldu, kanalizasyon da öyle. Kimi yerlerde altyapı tamamlanmadan asfaltlar atılıverdi, kimi yerlerde kaldırımlar döşendi.
Yaşamkent kurulduğundan bu yana muhtarlık yapan Ayla Özsüer, 5 yıl önce hane sayısını sorduğumuzda 300 hanelik bir köy gibiyiz derdi. Şimdilerde ise, ilçe büyüklüğüne erişmek üzere. İnşaatlar mantar gibi yükseliyor. Altyapının tamamlanmamış olmasının sıkıntıları da inşaatların çoğalması ile artarak sürüyor.
Kanalizasyon açıkta akıyor...
Bazı devasa sitelerin kanalizasyonu arkada biryerlere deşarj ediliyor ve akıntıya kapılıp, kendiliğinden yol bulup akıp gidiyor. Akıntı, Alacaatlı içindeki dereye bağlanıyor, oradan da ıslah çalışmalarının yapıldığı yerde diğer kanalizasyona karışıyor. Ankara’nın lüks semti Çayyolu’nun Yaşamkentindeki durumu içler acısı. Ancak arazinin bir bölümü Alacaatlı sınırları içinde, bir bölümü de Yaşamkent’te...
Sadece kanalizasyon değil, temiz su sıkıntısı da var
Kanalizasyonun açıkta akması demek hastalık demek, ilkellik demek... Üstelik bu inşaatlardan milyonlarca lira, kanal parası tahsil edildiği halde kanalizasyonun yapılmaması nasıl isimlendirilir bile-miyoruz. Hem inşaatlardan milyonlarca lira parayı “kanal parası” adı altında tahsil edeceksiniz, aldığınız paralar karşılığında kanalı bir türlü yapmayacaksınız... Olacak iş değil. Tahsil edilen doğalgaz paraları Botaş’a nasıl ödenmiyorsa, kanalların yapılması için vatandaştan tahsil edilen paralarla da kanal yapılmıyor. Paralar alt-üst geçitlere hoyratça harcanıp gidiyor. Ardından da hastalıklara davetiye çıkarılıyor...
Yaşamkent’te pek çok site, hidroforuna tankerlerle su taşıyor. Fiyatı oldukça yüksek lüks dairelerin durumu bu. Taşıma su ile değirmen döndürülmeye çabalanıyor. Altyapının ne zaman bitirileceğini ise kimse bilmiyor...
Altyapı eksikliği her alanda hissediliyor
Yalnız o kadar mı? Şimdi bulvarın (8.Cadde) Yaşamkent’le bağlantısı yapılıyor. Bulvarın devamına elektrik direkleri çekiliyor. Çayyolu’nun hiçbir semtinde bu yok; her yerde elektrik su, kanalizasyon yer altında. Burada altyapı tamamlanmadığından olsa gerek bu yola gidiliyor. Deveye boynun niye eğri demişler...
Aynı bölgede temiz bir de su kaynağı var. Alacaatlılar bu suyu kana kana içiyorlar. Oysa az ötelerinde Temmuz sıcağının da etkisiyle kanalizasyonun keskin kokusu etrafa yayılıyor...
Belediye yer altı sularını çekedursun, buradaki su kanalizasyona karışmak üzere akıp gidiyor. Çevreye bir depo yapılıp bu su park ve bahçelerde pek ala kullanılabilir...
Hiç yorum yok...