Sinekten yağ çıkartıp her fırsatta dalkavukluk yapıyorlar.

Sonra kendilerine “yalaka basın” deyince kızıyorlar.

İşte en son örneği, şu olimpiyatlar değil mi?

Finalde İstanbul, Tokyo’ya yirmi dört oy farkla açık ara kaybediyor, bizim “yalaka” basın, Başbakan’ın sunum konuşmasına övgüler diziyor.

O konuşmada söylenen, “Eşim, çocuklarım beni affetsinler, ben en az onlara olduğu kadar İstanbul’a ve spora sonsuz bir aşk ile bağlandım” cümlesini göklere çıkartıyor.

Olimpiyat organizasyonunun bir ülkeye verilmesinde “hamasi nutukların” değil, başta dev spor kompleksleri ve büyük tesisler olmak üzere başka birçok unsurun etkili olduğunu bilmezden geliyor.

G 20 zirvesinin ardından on altı saat uçup Buenos Aires’ gelmesini, olağanüstü bir fedakarlıkmış  gibi öne çıkartıyor.

Ülke içinde yedirdim, dünya da yediririm sanıyor.

Başbakan’ın kendisi, “Komite, organizasyona hazır olmadığımızı karar vermiş olacak ki, böyle bir karara vardılar.” Diyor.

O basın, finalde Madrid’in Tokyo’yu desteklemesi üzerine “İspanyol Tezgahına Düştük” diye manşet atıyor.

“Tezgah” dediği şeyi de “Olimpiyatların üst üste aynı kıtaya verilmemesinin bir gelenek olduğunu ve bundan sonra 2024’te yapılacak olimpiyat organizasyonunun Avrupa kıtasına verileceğini ‘bilen’ İspanyolların, bir sonraki olimpiyatlar Avrupa’da yapılınca biz de yeniden aday oluruz, şimdi burada Türkiye’yi desteklersek, olimpiyatları İstanbul alır ve Avrupa kıtası sırasını savmış olur  biz de 2024’e aday olamayız”, düşüncesiyle Tokyo’yu desteklediğini söyleyerek açıklıyor.

Daha doğrusu kehanette bulunuyor.

Sanki Avrupa ve Asya’dan başka kıta yok.

Amerika, Afrika ve Avustralya kıtaları ne güne duruyorsa, İspanyollar 2024’ün Avrupa’ya verileceğini şimdiden biliyor.

Pes doğrusu!

Tıpkı, Nasrettin Hoca’nın “hırsızın hiç mi kabahati yok” fıkrasındaki gibi.

Bizim her şeyimiz tam, başbakanımız hiç kimsenin yapamayacağı bir sunum yapmış, dün sevgili Yılmaz Özdil’in yazdığı gibi, baştan aşağı “takiye” kokan bir de tanıtım filmiz var ama gel gör ki, şu Türkiye düşmanları yok mu, tezgah üstüne tezgah kuruyorlar.

Başbakanımız ne yapsın değil mi?

Yalakalığın sonu yok!

Bakalım daha neler göreceğiz?..

Mustafa T. Turhan