Bugün, size Türk Toplumundan özellikle saklanan bir gerçeği, Kürt kökenli kadınlara PKK Terör örgütü yöneticileri tarafından uygulanan işkenceleri ve bunlardan sadece biri olan “3 Kadının” yaşadıkları vahşeti anlatacağım. Değerli Yazar-Gazeteci Kıymet Nadir Bindebir 2010 yılında bu konuda bir yazı yazmıştı.
Eşimin ve benim tüylerimizi diken-diken eden bu yazıyı hiç unutmadım.
KNB yazısını, 1991’den 2003’e kadar yani 12 yıl dağ kamplarında sürünmüş PKK militanı Kürt kızı Dilaram’ın “Özgürlüğe Kaçış” adlı romanından derlemişti.
HEVİDAN
“Korucu kızı Hevidan çok küçüktü, 12 yaşındaydı. Apo’nun çıkardığı
“Korucu kızlarını kaçırıp PKK’lı yapma” kanunuyla kaçırılıp getirilmişti.
1997 yılında 16 yaşına basmıştı. Kaçma planları yaptı ama anlaşıldı, tutuklandı. İnfaz kararı verildikten sonra Hevidan’ın eline kazma-kürek verip mezarını kazdırdılar. Temmuz sıcağında çukur açarken söylediği türkü dağlarda yankılanıyordu. Son isteği sorulduğunda af dilemedi. ‘Kahrolsun Apo’ dedi,
o köylü kızı. ‘Ahım sizin boynunuzda kalacak’ diye bağırdı!
İnfaz mangasındaki tek bacağı protezli Siirtli Rengin, Hevidan’ı gözünü kırpmadan taradı.
Ölmüyordu bir türlü. Kadınlar başını taşlarla ezerek öldürdüler!”
DİLARAM
“Öcalan’ın Şam’daki evine Yoğunlaştırma Evi denir. Yoğunlaştırma Evine bakire genç ve güzel kadınlar alınır. Vahşi herif, ‘Çöl Güzeli’ kızlardan hoşlanırdı ama sarışınlara daha çok ilgi duyardı.
Ben de Yoğunlaştırma Evine çağrıldım. Apo bir gün beni masaja çağırdı. Gittim, ılık su dolu leğendeki ayaklarını yıkadım. Hani köy ağaları gibi. Beni azarlamaya başladı, bilmiyorum diye. Sırtüstü uzandı, şimdi bütün vücuduma, dedi. Anladım neler olacağını. Çünkü cinsel istek uyandığını gördüm.
Soyun, dedi. Soyundum. İç çamaşırlarını da çıkar, dedi. Ayağa kalkıp sarılıp sıkınca korktum. Kendimi savunmak için Apo’ya vurdum. 3 yumruk attı yüzüme ve kafama. Küfretti bana. ‘Düşkün, fahişe, rezil kadın. Seni özgürleştirmeye, tabulaştırdığın zincirleri kırmaya çalışıyorum’ dedi.
Titrediğimi görünce kovdu beni. ‘Sen köle kalacaksın’ diye bağırdı. Ama bu daha ilk denemeydi. Dışarıda bekleyen tecrübeli kadınlar beni psikolojik olarak hazırlanma toplantısına çağırdı. Ağladım. İçlerinden biri, Osmanlı Sarayındaki Valide Sultan gibiydi. Beni azarladı.
‘Başkan bizi özgürleştiriyor. Sen özgürleşmek istemiyor musun? Başkana erkek gözüyle bakıyorsun. O Başkan, o zincirlerimizi kıran bir peygamber.’
Beni akşam yemeğinden sonra yine çağırdı Apo. Bu kez çözülmüştüm. Kime derdimi anlatacaktım? O ana kadar ölüme hiç bu kadar yaklaşmamıştım. Bekâretimi aldı.”
ROHAN
“7 aylık hamile Rohani’nin Zele’de infaz edildiğini Osman Öcalan da Cemil Bayık da iyi biliyor. Çünkü onlar karar verdi. 1991’den beri arkadaşımdı.
Suriye-Kamışlılı’ydı. Son isteğini sordular.
‘Çocuğumun hayatını bağışlayın. O doğduktan sonra beni idam edin’ dedi.
Suçu biriyle ilişki kurmasıydı. Babasına dokunmadılar. Rohani, karnını kuşakla bağlıyordu ama büyüyünce gizleyemedi.
Açığa çıktı. İnfaz manga komutanı, Cemil Bayık’a Rohani’nin son isteğini söyledi.
Cemil Bayık, ‘Hayır, idam edin’ dedi. Karnında bebeğiyle öldürüldü.”
PKK’lı kadınların yaşadığı bu ve benzeri binlerce vahşet “Yok” sayıldı.
Kimse görmedi, bilmedi.
Yaşar Kemal-Orhan Pamuk-Elif Şafak-Kandil Bülbülü Hasan Cemal-
Hepimiz Ermeni’yiz diyenler bu vahşeti hiç görmediler.
PKK ve Öcalan canisi tarafından hayatları- namusları-onurları çalınan ve
“bunları T.C Askeri öldürdü” denilip bir çukura atılan zavallı kadınları kimse görmedi, onlar için iki satır yazmadı, bir Fatiha okumadı.
Sevgili AKP’li dostlar;
İşte sizlere “Çözüm” diye içirilen zehir bu. Genel Başkanınız, eli kanlı katile “Siyasi Lider” payesi verip, sizlere çözüm diye şehit kanlarını içirecek.
Yoksa akan kanın durmasını, ölümlerin bitmesini hangi vicdan sahibi insan istemez. Fakat anlaşılmayan konu şudur;
Bu katiller sürüsü ile çözüm aramak, Azrail ile alay etmeye benzer. Kendi kökeninden kadınlara, hem de karnında bebek olduğu halde acımayan mahlûklara ve onların tecavüzcü başkanlarına, hangi “aklı kıt” güvenebilir ki?
*Türkiyeli Başbakan;
Sizin deyiminizle, “Sürecin devamı için” görüşmeyi şart koştuğunuz İmralı Canisini şimdi daha iyi tanıdınız. Size önerim, Öcalan’a eskortluk yapacak yeni bir birim oluşturmanızdır. İmralı Canisi rahatlarsa, müzakereler daha iyi geçer. Muhteşem Yüzyıl dizisindeki Hürrem’in giysilerinden rahatsız olan siz, yukarıdaki gerçek olaylara ne diyeceksiniz?
*MİT Müsteşarı Hakan Fidan;
Siz T.C Devletinin bir memurusunuz. Öncelikli göreviniz, yukarıda anlattıklarım gibi binlerce olayın arşivlerinizde bulunan belge ve kayıtlarını çıkarmak ve
Türk Milletine bu çapulcuların gerçek yüzlerini anlatmak olmalıdır.
Önce görevinizi yapın, Türk Milleti kiminle pazarlık yaptığınızı iyice bilsin,
sonra isterseniz Öcalan ile isterseniz Kandil’deki canilerle buluşmaya gidersiniz.
*Bülent Arınç Başbakan Yardımcısı;
İnanın sizi çözmekte, anlamakta çok zorlanıyorum.
Türk Milleti Atatürk için gözyaşı döker, siz Seyit Rıza için,
Türk Milleti şehit subay Kubilay için gözyaşı döker, siz derviş memed için,
Türk Milleti PKK’nın öldürdüğü kadınlar-çocuklar için ağlar, siz ölüm emri veren Sakineler için.
Siz başörtüsünü namusunuz kabul edersiniz, sonra tecavüzcü katil ile kol kola çözüm ararsınız! Bu nasıl bir anlayış!
Türk Ordusunun Genelkurmay Başkanının, MİT Müsteşarının, Emniyet Genel Müdürünün ellerinde bulunan; PKK’nın yaptığı örgüt içi infazlar, işkenceler, cinayetler, hırsızlıklar, haraçlar, uyuşturucu ticareti, PKK’nın nihai hedefi ile ilgili belge ve bilgiler önce Türkiyeli Başbakan’a, sonra da Türk Milletine açıklanmalıdır. Açıklayın, Türk Milleti AKP İktidarının kimlerle pazarlık yaptığını anlasın. Açıklayın yoksa sizler de bu belanın altında ezileceksiniz.
Sağlık ve başarı dileklerimle 15 Ocak 2013
RİFAT SERDAROĞLU
Hiç yorum yok...