26 Kasım - 13 Aralık 2010'da açılacak olan Serginin adı "anadolu satrancı". Sanatçı: Vicdan Güvenç. Vicdan Hanım’ın sergisi hakkında anlattıklarıyla sizi başbaşa bırakıyoruz...
“Bu sergi için iki senedir hazırlanıyorum. Hat, minyatür, tezhip ve altındaki kullandığım zemin ( ki çağdaş zemindir ); hepsi bana aittir. Bu sanatların uzun yıllar eğitimini aldım.
Ne yapıyorum ben ? Ben aslında eskiyi yeniyle buluşturuyorum, bir sentez yapıyorum. Yani bu resimlerde hem çağdaş hem de geleneksel anlayışı görebilirsiniz; kısacası, ikisini buluşturuyorum...
Bu sergiye çalışmadan önce çok fazla kitap okudum. Burada genelde onuncu yüzyılı işliyorum; Haçlı Seferleri’ne Anadolu’dan bir bakış açısı getiriyorum. Serginin ana teması budur. Kimseyi küstürmek değil niyetim; niyetim, bir şeylerle bağ kurmaktır.
Tablolarda görebileceğiniz en ufak detay dahi orijinaldir, hiçbirini kafamdan uydurmadım !
Ben çok sık sergi açan bir insan değilim; bir konuya dalıp o alanda bol bol okuyorum, kafamda yer ediyor bunlar ve daha sonra onu resmetmeye çalışıyorum.
Bu Haçlı Seferleri hem Türkiye’yi hem Avrupa’yı hem de Arabistan’ı ilgilendiren bir konudur. Daha sonra da, sağolsunlar (!) Moğolistan’ı da ilgilendirdi. Geçmişe şöyle bir göz gezdiren bu sergiyi özellikle Avrupa Konseyi’nde açmak istedim. Bu yurtdışındaki ilk sergim ve bunu halen yaşamakta olduğum Ankara’da da açmayı planlıyorum önümüzdeki Aralık veya Ocak ayında.
Yirmi eserden oluşan bu sergiye neden “Anadolu Satrancı” adını verdim ? Çünkü bu resimlerde şahları görebilirsiniz; piyonları, kaleyi, fili, atları, matları, oyunları görebilirsiniz... Örneğin “En passant” isimli bir tablo var; Fransızca’dan geçmiş bir satranç deyimidir ve “Geçerken vurmak” anlamına gelmektedir. Bu figürlerle Anadolu biraraya gelince, hepsi “Anadolu Satrancı” isminde birleşti adeta kendiliğinden, denk düştü. Benim aklıma da başka hiçbir ad gelmedi doğrusu...
Benim anlayışımda sanat sanatçı içindir, çünkü sanatçı yaptığından kesinlikle tatmin olmalı ki sunabilsin. Ben meselâ tatmin olmadığım birkaç resmimi yırttım attım, çünkü benim için iyi resim değildi onlar. Önce resimlerin beni tatmin etmesi gerekir ki onları insanlara sunabileyim.
Şunu da söylemek istiyorum : şu ana kadar bu resimlere bakıp da etkilenmeyen kişi yoktur. Arkamızdaki “Tevekkül” isimli şu resmi yaparken örneğin, ben ağladım. Sergideki her resimde bir olay, bir durum vardır...”
Biz de cayyolum.com olarak bu sergiyi mutlaka görmenizi tavsiye ediyoruz. Bu görsel şöleni kaçırmayın deriz...
çayyolum.com
Hiç yorum yok...