“İlk kurulduğunda ve komşularımıza baktığımda burası çok güzel, yaşanabilir Ankara’nın en güzel mahallesi oluyor diye gururlanıp mahallemize halk olarak sahip çıkıyorduk, yeşiline sahip çıkıp elbirliği ile yeni yeşil alanlar yaratıyorduk. Birbirimizi seviyor, sayıyor; hep birlikte çocuklarımıza güzel, yaşanabilir bir mahalle bırakmayı hedeflemiştik. Şimdi bakıyorum, yeşili azalan, betonlaşan, beton yığınları arasında kaybolup giden bir Çayyolu görünümüne doğru hızla kayıp gidiyor. Konutlarımız yapılırken bizlerin arsalarına ayrıla yeşil alanlarımız birer birer ya köşesine büfe yapılacak diye baylanıp sonra yerini büyük restoranlar ya da alışveriş merkezleri haline dönüşüyor. Çocuklarımızın oynayacağı veya bizlerin çıkıp dolaşacağı bu alanlar birilerinin kazanç kapısı oluyor. Bizler ne zaman kış uykusundan uyanıp yeşil alanlarımız üzerine yapılan bu yapılaşmalara dur diyeceğiz. Artık uyanalım, yeter yanlış yapılaşmalara dur diyelim ve yeşil alanlarımıza sahip çıkalım.”
kişi ancak uyandıktan sonra daha önce uyuyor olduğunu kavrıyor
“Kişi ancak uyandıktan sonra, daha önce uyuyor olduğunu kavrıyor. Bildiğimiz şeylerin doğru olduğuna inanırız. Oysa bizi mahveden yanlışlarımız değil doğru zannettiklerimizdir. Bile bile yanlış yapmak istemez aslında insan. Ya kendini zorlama iradesini gösteremiyordur. Ya çaresiz ve korumasızdır. Ya da aslında yaptığının doğru olduğunu zannediyordur. İşte bizim için bu sonuncusu bir nevi uyku halidir. Uyurken rüyadayken uyuduğumuzu tam algılayamayız. Rüyaların üzüntü ve sevinci bunun içindir. Gerçek yaşamda sanırız kendimizi. Ne zaman ki uyanırız, o zaman biraz önce uyuyor olduğumuzu algılarız. Şimdi beni duyanlara sesleniyorum. Uyuyor musunuz ? Yoksa uyanık mısınız ? Ben kendi adıma bir itirafta bulunmak istiyorum. 45 yıldır uyuyormuşum. Kendimi uyanık sana bir uykucuymuşum meğer. Uyandın mı derseniz cevabım basit: Bilmiyorum. Umarım uyanırım. Diriyken uyanmayan ölünce uyanacak. Bunun için ölmeden önce uyanın…”
Hiç yorum yok...