Haberler


Türkçe Tutkununun Ardından
  • Yorumlar: 0
  • 18 Mart 2011 00:00
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 1960
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

Türkçe Tutkununun Ardından

0 0
Sevgili Jülide Gülizar!

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun güleç yüzü, Türk dilinin önemli savunucusu ve öğretmeni idin… Evet, sen çok iyi bir Türkçe öğretmeni idin… Ne yazık ki başta TRT olmak üzere öteki TV kanallarında ve radyolardaki pek çok öğrencin kafasız çıktı!

Özel radyo ve TV kanallarını bir yana bırakın en çok “gâvurca” sözcükler TRT haber sunucularından kulaklarımıza takılıyor.

Hâlâ, “provokatör” diyorlar “kışkırtıcıya”… Seni bu satırlarla anmak istiyorum. Ölümün “kışkırttı” beni bu satırları yazmaya!

Öğrencilerin “başarım” dururken “performans” diyerek “gâvurca” bildiklerini göstermeye çalışıyorlar. En çok ve seve seve kullandıkları ise “ayrıntı” yerine “detay!”

Bilmem ne “organizasyonu deklarasyon” yayımlamış! “Gerzek” öğrencilerin sanki bunun bilmem ne “örgütünün bildirisi” olduğunu bilmiyor! Ya da falanca üniversitenin “kampusundaki” bir sınavda “opsiyonlu” sorulardan söz ediyor. Sen onlara “kampus”un “yerleşke”, “opsiyon”un da “seçme” olduğunu çeşitli kereler öğrettiğin halde, bunu algılayacak kafa yokmuş onlarda!

İstanbul’daki Moda haftasında, tasarımcıların “şovlarında” göze çarpan “konseptteki trend” diye başlayan sözlerini, o kafasız öğrencilerinin sanki anaları da anladı! Ama, anasına o “gösterilerde” yeni “bir kavram eğilimi” deseydi, o haberi dinleyen bir çocuk da anadili ile büyüyecek, öğrencin gibi yozlaşmayacaktı.

Bir başkası Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne “partner ülke olmak için entegrasyon prosesinde” diyor. Anası da oğlunun ya da kızının “ortak ülke olarak bütünleşme sürecinde” olduğunu şıppadak anlıyor!

Son zamanlarda “kavga, çatışma” sözcüğü unutuldu, Arapça “arbede” sözcüğü moda oldu…

Yarışma sunucusu, yarışmacı bayana “buton’a bas” diyor. “Gerzek” öğrencin, “buton” sözcüğünün Türkçe “düğme” olduğunu belki de bilmiyor!

Spor muhabiri anlatıyor: “Bastınlı star oyuncu, sezon finalinde defansif oyunu bırakıp ofansif oynamaya başladığında koçu tarafından bençe alındı!” Gelin bu Türkçeyi, Türkçeye çevirmeye çalışalım! “Bastın” dediği Amerikalıların “Boston” kentinin telaffuz biçimidir. Çünkü o aslan delikanlı, yalnızca İngilizce bildiğini değil Amerikalılar gibi vurgulayabildiğini de göstererek kendisine övünç yaratıyor olmalı. Dediği ise şu: “Bostonlu yıldız oyuncu, mevsimin son karşılaşmasında savunmayı bırakıp hücum oynamaya başladığında çalıştırıcısı tarafından kenara alındı!”

Bütün bu dil kargaşasına TRT yönetimi de seyirci kalıyor!

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “iki dil” tartışmaları ile ilgili görüşünü açıklarken “herkesin diline dikkat etmesini” öneriyor. İki cümle sonra ise “Türkiye geçmişte birkaç kez ‘take-off’yaptı!” diyor! Gül’ün bu sözlerinin “kalkış, çıkış” demek olduğunu herhalde 72 milyon Türk anlamıştır… Birkaç gün sonra da Marmara Gemisi ile ilgili olarak İsrail hükümetinin raporu hakkında “kredibilitesi yok” diyebiliyor.

Sokaktaki adama “take off” ya da “kredibilitesi yok” sözlerinin ne anlama geldiğini sorun bakalım ne gibi yanıtlar alacaksınız! “Off” sözcüğünün Trabzon’un ilçesi “Of” ile; “kredibiliteyi” de “güvenirlik” yerine “kredi kartı yok” olarak algılayan yanıtlar verilirse hiç şaşırmam!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kars’ta “Grand Castle Hotel” adının haklı olarak “Büyük Kale Oteli” olarak değiştirilmesini istedi. Ama aynı günlerde TBMM’deki konuşmalarında bolca “provokasyon”, “pik” ve “minimize” gibi sözcükleri kullanmaktan çekinmedi.

Erdoğan’ın “provokasyon (kışkırtma)”, İngilizce “peak (-Türkçe pik okunur-doruk)”, “minimize” sözcüğü ile de “en aza indirgemek, küçümsemek” demek istediğini AKP milletvekilleri anlamış olabilirler: Ya Anadolu’daki seçmenleri!

Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan Aliye Kavaf, “Dizilerdeki erotizm beni irite ediyor” demiş. Bakan Kavaf’ı “cinsellik (içeren diziler) sinirlendirmiş”! Ben de devlet adamlarımızın, haber sunucularımızın Türkçeye olan saygısızlıklarından dolayı sinirleniyorum!

Okurlarımdan, yazılarımda “Q, W, X” harflerini neden kullanmadığıma ilişkin iletiler alıyorum. Yanıt açık, Türkçe ABC’sinde olmayan harfleri Türkçe yazıda kullanmanın anlamı var mı?

İngilizce, Fransızca gibi dillerde Türkçenin “Ç, Ğ, Ö, Ş, Ü” harfleri, ayrıca küçük “ı”, büyük “İ” de yok. Dolayısıyla bu harflerin bulunduğu Türkçe özel adları yazmak için kendi harflerini kullanırlar.

Örneğin “Özgen Acar”ı, “Ozgen Acar” diye yazarlar. Bizim “Bastın” diyen spor anlatıcımız gibi Türkçedeki “Ö” sesini vurgulayıp “Özgen Acar” diye okumazlar. Nasıl okurlar? Kendi telaffuzlarına uygun olarak Amerika’da “Azgın Akar”, Fransa’da ise “Ozgan Asar” diye okurlar.

Peki biz Türkçede olmayan “Q, W, X” harflerini neden hâlâ kullanıyoruz?

Bu konuda ilginç bir örneği yabancı basından verelim. Tüm Batı basınında meslektaşım Ahmet Şık’ın soyadı, döndü dolaştı müstehcen bir sözcüğe dönüştü. Çünkü, adamlarda “Ş” yok. Onun yerine ne kullandılar: “S”. Küçük “ı” yok. Hangi harfi kullandılar? Küçük “i”. Son harf “k”da bir değişiklik olmadı. Şimdi okuyun bakalım Ahmet’in “Şık” soyadı ne oldu?
ÖZGEN ACAR
Cumhuriyet
Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.