Yönetmen Yücel Erten’in Ankara Devlet Tiyatrosu imzalı ‘Barış’ yapımında oluşturduğu şenlikli estetik, gerçek ve düş bezeli bir dünyanın görselliği içinde, Cem İdiz’in müziğiyle gerçekleşiyor.
Acımasız politik stratejiler doğrultusunda tetiklenmiş terorizmin/savaşların saldığı dehşet, gelişmiş teknoloji yardımıyla TV ekranında günü gününe karşımıza çıkıyor. Ne yazık ki insanlığın ortak vicdanı, insanlık dışı manzaraları bile kanıksayabiliyor. Kafa ile yüreğin, bilgi ile sağduyunun, strateji teknikleri ile insanbilimin birbirine yabancılaştığı, postmodern ironiye tutsak bir dünyada yaşıyoruz. “İlkel” olan ile “uygar” olan arasındaki karşıtlığın yok olduğu...
Gelişmiş insan topluluklarının, daha az gelişmiş insan topluluklarına yönelttiği “oyuncaklı” politikaların bugün ulaştığı nokta, “uygar”ın içinde sakladığı “ilkel”i gösteriyor. Politik ve ekonomik çıkarlar adına, “barışçıl görünüşlü” söz oyunlarının ardından sırıtan “kaba güç”e yaslanıldığı artık bilinen bir gerçek. Oysa günümüze gelebilmiş en eski “Komedya” metinlerinin yazarı Aristophanes, insanlığı savaşa karşı 25 yüzyıldır uyarmaktadır. Tiyatronun antik dönem bilgelerinin yaptığı uyarıların “ilkel”liği delip geçememiş olması, insanlığın “uygarlık” dersinden sınıfta kaldığını göstermiyor mu?
Antik Yunan’da Altın Çağ’ın yaratıcısı Atina kent-devletinin yurttaşıydı Aristophanes. Toplumunun Pelepones Savaşları nedeniyle yıkımın eşiğine geldiği aşamada, Atina demokrasisinin son kırıntılarının sağladığı düşünce ve söz özgürlüğünü kullandı. Yapıtlarında eğitim, hukuk, savaş ve barış gibi kamu yaşamına ilişkin konuları irdeledi. Yazdığı sahne metinler “tartışma güldürüsü” özelliği taşır.
Bu nedenle, izleyeni “merak öğesi” yoluyla yakalayan komedilerden farklıdır. Aristophanes, yapıtlarında temel araç olarak ‘koro’yu kullanır. Oyunda ortaya atılan “tartışma”yı alevlendiren, tartışmada yer alan, oyunun “Parabasis” bölümünde “öne çıkarak” seyirciye yazar adına seslenen koro, Atinalı yurttaşın kafası ve vicdanı gibiydi.
Aristophanes, aynı zamanda, şarap ve bereket tanrısı Dionisos’a ilişkin ritüellerin yaşam/doğa coşkusunu, kusursuz bir şiir-şarkı-dans örüntüsü içinde dile getirdi. Sahnede zengin ve renkli bir “fantezi” dünyası oluşturdu. Eski Komedya’nın hem “eğitici” hem de “eğlendirici” yanını sahneye taşırken, “politik taşlama”dan “kaba fars”a, “incelikli söz oyunları”ndan, ağzı bozuk/belden aşağı şakalara, ünlü kişilere sataşmaya kadar varan çeşitli güldürü öğelerini cömertçe kullandı.
“Barış” büyük ozanın ülkemizde en sık sahnelenen yapıtlarındandır. Oyunu ilk kez 1982’de Ankara Sanatevi’nde sahneleyen Yücel Erten, aradan geçen süre içinde beş farklı “Barış” yapımına daha imza attı. Son çalışmasını da Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçılarıyla içinde bulunduğumuz tiyatro döneminde yaptı.
Yücel Erten 30 yıldır, “Barış”ı günün koşullarına göre yeniden elden geçiriyor. Söz, mimik, jest, hareket düzeyinde yaptığı uyarlamalarla oyunu tazeleyip bir kez daha “güncel” olana yaklaştırıyor. Oyunun kültüre ilişkin göstergelerini, Ege Denizi’ni çevreleyen Anadolu ve Attika yarımadaları ile adaların tarihinden/coğrafyasından alıp kullanıyor.
Oyunla öyle bütünleşmiş ki zaman zaman, toplumsal/politik içerikli uyarlamalardan açık saçık şakalara dek, hangisinin Aristophanes’in kaleminden çıktığı, hangisinin Yücel Erten uyarlaması olduğunu fark edemiyorsunuz.
Parıltısını hiç yitirmeyen -1982 tarihli- Cem İdiz imzalı müziğiyle günümüze taşınan oyunda, Hakan Dündar yalın-işlevsel dekoruyla, Sevgi Türkay hem yöresel hem de fantezi boyutta çizilmiş giysileriyle, Salima Sökmen dans ve Şükrü Kırımoğlu ışık tasarımıyla, Erten’in sahnede yarattığı gerçek ve düş bezeli dünyayı şık bir görselliğe ulaştırıyor.
Erten’in enerjik sahne dilinin -geleneksel tiyatromuzun ve “epik tiyatro”nun “açık biçim”deki sereserpeliğine de yaslandırılmış- şakacı/şenlikli estetik düzeneğini oluşturan oyuncular, Bilal Güldere’den, Ali Fuat Davutoğlu’na, Zafer Güllü’ye, Sabri Özmener’e, Murat Gökçer’e, Ahmet Burak Bacınoğlu’ya, Aylin Dinç’e, Ayşe Simgem Baykara’ya, Kemal Okan Özkan’a, Derya Şenol’a, Başak Güleç’e, Demet Kızılay’a, İpek Demir’e ve Korobaşı Mithat Erdemli’ye uzanıyor. Oyunun olmazsa olmazı Koro’ya ise bu oyuncular yanında Özgür Keçeci, Hasan İrfan Buzcu, Arda Saygın, Engin Yaman, Derya Can ve Özge Deniz Asyalıoğlu destek veriyor.
Ayşegül Yüksel
Cumhuriyet
Not: Eleştirisini okuduğunuz oyun, 10-11-12-13-14-31 Ocak tarihleri arasında Çayyolu Cüneyt Gökçer Sahnesinde izleyebilirsiniz.
Hiç yorum yok...