Hiç unutmuyorum. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan kazandığı seçim zaferinin ardından “Biz sadece bize oy verenlerin değil, oy vermeyenlerle birlikte tüm milletimizin hükümeti olarak herkese hizmet üreteceğiz, tüm halkımızın hükümeti olacağız.” demiş, takdirlerimizi almıştı. Ancak uygulamalarla söylemler çoğu kez birbirini tutmadı. Örneğin, iktidar tüm milletimiz için son derece önemli olan ve de ilk ve orta öğretim sistemini kökünden değiştiren yeni ve beklenmeyen kanun teklifi ile özellikle kendisine oy vermeyen kesimi şaşkına çevirdi. Aynı iktidarın sayın yetkilileri, millet böyle istiyor diyerek milletin %50’sini seçim sonrası söylemlere rağmen yok saydılar. Haklı olarak bu kesimin ,karşı görüş belirten temsilcileri ile kendilerine yakışmayan şekilde kavgaya girdiler.
Tam da “dindar gençlik yetiştireceğiz” söyleminin hemen ardından gelen bu yeni öneri ciddi problemleri de beraberinde getirmekte, ülke insanlarını ikileme sürüklemektedir. Mevcut sistemin ne gibi kötü yanları görüldü de yeni sistemi getiriyorlar? Kimse bunu tartışmıyor. Halbuki mevcut sistemle
- 2002’de %11 olan okul öncesi eğitim oranı şimdilerde %30’lardadır.
- 8 yıllık kesintisiz temel eğitimde 6 - 13 yaş arası %67 olan okullaşma oranı şimdilerde %99’lara ulaştı.
Getirilmesi istenen yeni eğitim sistemi ile;
- Dershanecilik tepe yapacak. Velilerin zaten can çekişen ekonomileri için yeni bir kabus yaratılacaktır.
- İmam Hatip Liselerine yönelik imam hatip orta okullarının açılımı hedefleniyor. Bunu anlamamak için saf olmak gerek.
Bu demektir ki, bu iş “Ben yaptım oldu” havasına getirilemez. Tüm muhalefetin de onayına mazhar olan bir sistem halkın da oyuna sunulmalı. Kabul görmez ise, sorgulamayan toplum yerine, sorgulayıcı ve daha dürüst yeni toplumlar yetiştirecek laik ve bilimsel özellikler taşıyan, asrın ve geleceğin ihtiyaçlarına uygun içeriklerle yüklenmiş mevcut sistem korunmalıdır.
Allaha şükürler olsun ki, atalarımız bize kanları ile suladıkları cennet bir vatan, rengini onların kanlarından alan şanlı bir bayrak, islamın hoşgörüsünü en iyi şekilyde özümsemiş bir kültür bırakmışlardır. Dindar gençlik fikriyle hareket edenler şunu bilmelidirler ki, ne getirilirse getirilsin, eğitim sistemimizin laik yapısı ile cumhuriyeti ve Atatürk ilke ve devrimlerini koruyucu özellikleri daima muhafaza edilmelidir. Burada hem dürüst dindarlık, hem milliyetçilik hem de vatan sevgisi ve bilime açılan yol vardır. Şunu da dikkatle vurgulamalıyız ki, okuduklarımızdan öğrendiklerimiz kadarıyla, dindar toplum diye algılanan islam ülkelerinin uluslararası ahlak, temizlik, şeffaflık ve haklı kazanç notu hiç bir zaman on üzerinden 5’in üzerine çıkmadığı gibi, dünya bilim arenasında başarı arenasında adları bile geçmemektedir.
Bu durum gözden ırak tutulmamalıdır.
Reşat Özkan
Hiç yorum yok...