Rauf Denktaş, bir ulusal kahraman, yılmak bilmeyen bir savaşımcıdır. Adanmış ruhlar ancak yılmak bilmeyen savaşımcılar arasından çıkar. Dikkat ederseniz “Yılmak bilmeyen bir savaşımcıydı.” demiyorum, dilim varmıyor.
Kıbrıs Türklerini cemaat olmaktan çıkarıp ulus olma bilincine ulaştıran dava adamlarının başında geliyordu Denktaş. Dr. Fazıl Küçük, Rauf Denktaş gibi Kıbrıs aydınlarına ödenmez borcumuz var.
KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’la beni 10 Eylül 2007’de Ekrem Yeşilada Bey tanıştırdı. Uzun uzun söyleşmem, ofisinde fotoğraflar çekmem de o güne rastlar. Bestekâr Ekrem Yeşilada’nın “O, bizim Atatürk’ümüz” derkenki durumu, sözcüklerle anlatılamaz; çünkü sözcüklere sığmaz diye düşünüyorum. Sayın Ekrem Yeşilada’nın Musiki Tarihimiz adlı kitapının kapağında tırnak içinde yer alan: “Tarihini bilmeyenlerin coğrafyasını yabancılar çizer.” özdeyişine çarpılmış kime ait olduğunu sormuştum, Ekrem Bey:
“Rauf Denktaş Bey’den duydum, Atatürk’ün değil mi?” yanıtını aldığımda afallamış, “Atatürk’ün olsaydı sanırım bilirdim, üstelik bu özdeyişi henüz öğrendim.” dediğimde afallama sırası Ekrem Bey’e geçmişti. O dopdolu özdeyişin sahibini öğrenmek, yaklaşık iki yıl sonraya rastlıyor. 14 Aralık 2009’da ‘Mevlana Haftası Kültürel Etkinlikleri’ndeyiz, ben ikinci sırada oturmaktayım. Biraz sonra etkinlikler başlayacak ve hemen önümdeki iki gence kalkmaları rica edildi ve oraya Rauf Denktaş Bey’le konuğu oturunca derin bir nefes aldım. Kendi kendime “Hayatta yıldızların parladığı anlar vardır, kaçırılmamalıdır.” dediğimi, saygılarımı sunarken Ekrem Yeşilada’nın kitap kapağındaki özdeyişin kime ait olduğunu sordum ve ekledim “Ekrem Bey sizden öğrenmiş de...”
Rauf Denktaş’ın “Benim efendim.” derkenki alçakgönüllü söyleyişi de yıllardır hiç aklımdan çıkmadı. O, yalnızca bir eylem adamı değil, söylem adamıdır da. Hayattan süzdüğü bu özdeyiş, beyinlere kazınmalı. O günden beri yakınlarıma, öğrencilerime ben de sık sık söylemek gereğini duyuyorum. Gerçekten de, “Tarihini bilmeyenlerin coğrafyasını yabancılar çizer.”
“Biz emanetçileriz. Üzerinde yaşayalım diye canlarını, kanlarını vermiş olanların bize bıraktıkları toprakları babamızdan miras kalmış mirasyedi gibi ne satabiliriz ne de bırakıp kaçabiliriz. Koruyacağız, sonuna kadar koruyacağız.”
“67 yıllık eşi Aydın Denktaş Hanım ‘Sevemez kimse seni benim kadar.’ bizim şarkımızdı” dedi ve Kıbrıs televizyon kanallarında bu şarkı günlerce çalındı. Biz de bu şarkıyı dinledikçe Denktaş’ı anımsayacağız.
2003’te düzenlenen “DAYAN DENKTAŞ, UYAN TÜRKİYE” Mitingi çok görkemliydi, kalabalıktı ama 17 Ocak 2012 anlatılamaz, sözcüklere sığmaz çünkü. Ona "Türkiye'nin Avrupa yolunu tıkayan bencil politikacı", "Uzlaşmazlığı yüzünden kendi halkını çözümsüzlüğe mahkûm eden diktatör." diyenler varsa da o yaşarken efsane olmuş liderdi ve halk onu bağrına bastı 17 Ocak 2012'de görkrmli törenle Cumhuriyet Parkı'na uğurladı. Törende söylenenlere kulak verelim:
- "TMT’de ( Türk Mukavemet Teşkilatı’nda ) kod adı Toros olduğundan, “GÜLE GÜLE TOROS!”
- “Küçük coğrafya büyük liderini kaybetti, unutmayacağız.”
- “Gökkubbe, Denktaş’ı gökkuşağıyla selamladı.”
- “Böyle bir duyguyu ve atmosferi daha önce kimse bize yaşatmadı. Bundan sonra da yaşatması mümkün değil.”
- “O, bizim Atatürk’ümüz!”
- “Tarihe yön veren liderlere artık rastlanmıyor.”
- “İşgal ve esarete direnen Kıbrıs Türk halkına bağımsızlık duygusunu aşılayan büyük liderdi.”
- “ O, yaşarken efsane olmuş büyük liderdi.”
- “Türk cemaati diye adlandırılan Kıbrıs Türk halkının KKTC’ye dönüşmesi için ömür boyu büyük emek verdi.”
- “Kıbrıslı Türklerin varoluş haklarının ve vazgeçilmez egemenlik hukukunun yılmaz, ödün vermez savunucusuydu.”
Hiç yorum yok...