Türban, son günlerimizin en önemli konusu, başka sorunumuz kalmadı, ne yoksulluk, ne işsizlik, ne ekonomik kriz, ne terör, ne kuşatma kadınlara özgürlük mü vereceğiz yoksa onları baskı altına mı alacağız?
Türbanı takanları aşağıdaki gibi gruplayabiliriz,
- Aile baskısı nedeniyle takanlar,
- Menfaat ilişkisi veya beklentisi olanlar,
- Kendi isteği ve hür iradesi ile takanlar
Bunlardan ilk ikisi için bir özgürlük istek ve ifadesinden söz edilemez.
Bu tamamen bir yanıltma ve aldatmadır. Üçüncüsü üzerinde tartışabiliriz. Öncelikle hür iradenin ne için kullanılmak istendiğine bakılmalıdır. İslam'ın gereğini yerine getirmek için ise, öncelikle Kuran-ı Kerim'in bu konuda ne dediğine bakmak gerekir. İncelenince türban şeklinde bir örtünmenin Kutsal Kitap'ta olmadığı anlaşılıyor. Din adamlarımız da böyle söylüyorlar. Ancak türbancı diyebileceğimiz bazı yazarlar ve siyasiler bu konuda ısrarla cahil kesimi yanıltma ve aldatma yarışı içindeler. Açıkça ve dürüst olarak Kutsal Kitap'ın örtünme ile ilgili ayetlerini inceleyip yorumlamak yerine her kafadan bir ses çıkıyor. Akla gelen ilk soru, kadının yüzü tümüyle açık olduktan sonra saçları kapatmak neden? Zaten Kutsal Kitap böyle bir şey söylemiyor. Örtünme konusunda edep yerlerinden ve ziynet yerlerinden söz ediyor. Bu durumda türbanın bir aldatmaca ve bir siyasi simge olduğu ister istemez düşünülüyor.
Simgenin başa takılması dikkat çekici olması yönünden iyi düşünülmüş. Bu konu aslında Türkiye'nin götürülmek istendiği siyasi hedefin Yani İslam Devleti denilen totaliter rejimin yolu üzerinde bir ara hedeftir. Din üzerinde oynanan şekilci bir oyundur. Aldatmacadır.
Demokratik hak ve özgürlükleri kullanarak, yalan ve dolanla totaliter bir rejimi getirmeye çalışmak ve bu nedenle cahil insanların din duygularını istismar etmek bir yere kadar sürer. Hayatta gerçekleri uzun süre gizlemek mümkün değildir. Sonunda bütün gerçekler ortaya çıkar ve aldatılan insanlar neyin özgürlük neyin esaret olduğunu görürler. Dini inancını yaşamak özgürce ibadet etmek için totaliter rejime gerek yoktur. Totaliter rejimlerde tam tersine ibadetini özgürce yaşamak mümkün olmaz. Birçok dayatmaya, esarete, akıl ve vicdan yoksunluğuna tahammül etmek gerekir. Böyle bir rejimin getireceği asıl önemli felaket medeni dünyanın çoktan aştığı çağdışı düşünce anlayış ve yaşam tarzı ile sonunda düşülecek olan yoksulluk, felaket ve esarettir "medeniyet kendisine ilgisiz kalanları yakar mahveder" Özgürlüğümüzü, Cumhuriyetimizi, onurumuzu, her şeyimizi ve pek çok insanımızı kaybederiz. İnsanlık geriye doğru yürümez, medeniyete, bilim ve teknolojiye doğru yürümeliyiz. İbadet Allah ile kul arasındadır kimsenin ve hiçbir otoritenin bu ilişkiye karışma yetkisi yoktur. Devletin böyle bir yetkisi yoktur. Laiklik budur. Dinsizlik değildir. ALLAH İNSANLARIMIZA AKIL, FİKİR, SAĞDUYU VERSİN. İHTİRAS İNSANLARIN AKLINI YOK, GÖZLERİNİ KÖR EDER. MANTIKLI VE HOŞGÖRÜLÜ OLMAYA ÇALIŞALIM.
Aysel AMAÇ
CHP Ankara İl Yön.Kur.Üyesi.
Hiç yorum yok...