Türkiye halkı 10 yıllık AKP iktidarında o eski filmi seyrediyor.

ABD, AB miğferi içinde yer alan emperyalist devletler ile Türkiye içindeki şer güçler ittifakı hep aynı kalelere saldırıyor.

Bu kaleler nedir?

Birincisi ulusal sermayeyi kalesi. Bu kale çökerme noktasına geldi.

Bunu yaparken Mustafa Kemal Atatürk’ün yoksul halkın birikimiyle kurmuş olduğu 193 kamu kuruluşunun AKP iktidarının eliyle yabancı kumpanyalara satılmasıdır.

İkinci kale bağımsız yargıyı, özerk üniversite yaratma çalışmaları, proletaryayı ülke genelinde örgütsüzleştirerek bu kaleleri de fethetme çalışmalarıydı. Bu çalışmalarını AKP, toplumdan habersiz şifrelerle uygulamaya koyuyordu.

Üçüncüsü, kurumsallaşmış askeri örgüt olan TSK’ni yandaş yargı eliyle ortadan kaldırmak ve orduyu itibarsızlaştırmak istiyordu.

Dördüncüsü ise devleti ve Cumhuriyeti kuran, ülke bağımsızlığını gerçekleştiren, emperyalist devletleri Anadolu’da yenen Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu CHP’ye karşı yerli ve yabancı şer güçlerin desteğiyle, emperyalizm işbirliği içinde CHP’yi kuşatarak çökertme politikasıydı.

Devlet ağırlıklı karma ekonomik sistemi Cumhuriyetle birlikte uygulaya gelmiş CHP’yi siyasi sahnede kuşatma altında tutarak silmek o kadar kolay olmadığı 26 Şubat 2012 tüzük kurultayında “Büyük Demokrasi Şöleni” ile ortaya çıktı.

“Bu kanıya nereden varıyorsunuz?” derseniz, bu kurultayı izleyen bir gazeteci olarak aşağıya düşeceğim şu notları CHP içinde ve dışında siyaset yapanlar ve yapmayanlar, ekmeğinin büyümesini isteyenler altını çizerek okumalıdır.

Sindirim sistemi rahatsızlığı nedeniyle ameliyat geçiren Başbakan Erdoğan’ı eşiyle birlikte evinden “geçmiş olsun” ziyaretinde bulunan CHP önceki Genel Başkanı Deniz Baykal ve Önder Sav “Büyük Demokrasi Şöleni Kurultayına” gelmiyorlardı.

Deniz Baykal-Önder Sav ikilisi 16. Olağanüstü kurultaya gelmiyorlardı ama Ankara’da Arena toplantı salonunu bin basın mensubu, 980 büyük kurultay delegesi yaklaşık 50 bin civarında partili doldurdu.

Baykal ve Sav’ın “26 Şubat Kurultayına katılmayın!” çağrıları fos çıktı. Bu CHP örgütünün tabandan tavana doğru CHP’yi örgütlediğini gösteriyordu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Arena Salonu’na girdiğinde adeta yer gök inliyordu. Önceki Genel Başkan Baykal’ın Genel Sekreterliğini yapmış olan Denizli Milletvekili Adnan Keskin kurultay başkanlığına seçildi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmasında notlarıma şu cümleler düştü: AKP döneminde faili meçhul cinayetlerin toplamı 168’e yükseldi.

MİT Yasası Başbakan Erdoğan’a adeta “çete kurma yetkisi” veriyor.

Türkiye’de gerçekler insafsızca karartılıyor.

Türkiye tarihinin en büyük bölücüsü Erdoğan’dır. Halkımızı uygulamalarıyla ve sözleriyle “Kürt-Türk, Alevi-Sunni, dindar-dindar olmayan” diye bölüyor.

AKP, 12 Eylül artıklarıdır, arkasında Kenan Evrenler ile ABD vardır.

AKP iktidarında basılmamış kitaplar toplattırılıyor. AKP karşıtı medya mensupları hapse atılıyor, işine son veriliyor, çalışanlar ise işini kaybetme korkusu yaşıyor. Sus pus oluyorlar.

Unutulmasın ki CHP iktidarında bütün gazeteciler özgür olacaktır…

AKP polis destekli, yargı destekli bir operasyonla İzmir Büyükşehir Belediyesine saldırıyor.

(Devam edecek)