Siyasi iradeler “muktedir” olduklarında çok ses getirirler. Örnek olarak; Büyük Atatürk için söylenenler, İsmet İnönü için söylenenler, Celâl Bayar için söylenenler, Menderes için söylenenler, Demirel için söylenenler, Ecevit için söylenenler, Özal için söylenenler, Yılmaz için söylenenler, Erbakan için söylenenler ve nihayet Erdoğan için söylenenler.
Bu arada geçmiş olan Cumhurbaşkanı ve başbakanlar “es” geçildiği anlamı taşımaz. Ancak onlar biraz daha pasif olanlar olduğundan (aktiviteye bağlı söylenti) haklarında daha az üretim yapıldığından şimdilik konumuz dışında tutulmaktadırlar.
Yoksa onların eylem ve icraatlarının olmadığı anlamı taşımamaktadır.
Son Başbakan Sayın Erdoğan için kamuoyunda var olan algılar:
Hukuka müdahale algısı var mı?
Yargıya müdahale algısı var mı?
Üniversitelere müdahale algısı var mı?
KPSS sınavları ile dilediğini kamuya aldığı, dilemediğini almadığı algısı var mı?
Üniversitelere (eğitime), spora, dine siyaset bulaştırdığı algısı var mı?
Sendikalara müdahale algısı var mı?
Sivil toplum kuruluşlarının eylem ve icraatlarına müdahale algısı var mı?
Türk Silahlı Kuvvetlere müdahale algısı var mı?
“Dokunanın yandığı” algısı var mı?
Tüm yandaşların ekonomik olarak güçlendiği algısı var mı?
Rakiplerin her zaman ve zeminde zarar görmesine katkı sağladığı algısı var mı?
Yönünü değiştirerek Ortadoğu’ya yaklaştığı algısı var mı?
Avrupa ve ABD’ye sağ gösterip sol vurduğu algısı var mı?
Basın ve basında bulunanlara karşı baskı uyguladığı algısı var mı?
Basılı ve görsel basının el değişmesine katkı sağladığı algısı var mı? Vs.
Bütün bu algılar ortadan kaldırılmadıkça, ya da kamuoyu vicdanı bu konuda rahat ettirilmediği sürece, AKP tartışılmaktan, gelecekte sorgulanmaktan kurtulamayacaktır.
27.09.2011. Alaeddin USTA.
Hiç yorum yok...