Haberler


SÖZCÜ /CHP içindeki Brütüsleri soran Ertuğrul Akbay’a Kemal Kılıçdaroğlu bu cevabı verdi: ‘Benim tek
  • Yorumlar: 0
  • 05 Ocak 2012 00:00
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 2201
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

SÖZCÜ /CHP içindeki Brütüsleri soran Ertuğrul Akbay’a Kemal Kılıçdaroğlu bu cevabı verdi: ‘Benim tek

0 0

SÖZCÜ /CHP içindeki Brütüsleri soran Ertuğrul Akbay’a Kemal Kılıçdaroğlu bu cevabı verdi: ‘Benim tek güvencem partililerim ve halkım.’


“Partililerim ve halkım bana sahip çıkıyor” diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu “Buda brütüsleri kendiliğinden yok ediyor… Sayıları her gün azalıyor. Er geç yok olup gidecekler” dedi.

“Yarım asıra yakın gazeteciliğimde…

İnönü’den Celal Bayar’a…

Demirel’den Ecevit’e…

Erbakan’dan Tansu Çiller’e…

Mesut Yılmaz’dan rahmetli Özal’a kadar…

Tüm bu devlet büyükleriyle ilgili haberler, röportajlar yaptım.

Ayrıca;

Erbakan’ın… Ecevit’in… Özal’ın…

Demirel’in hayat öykülerini de yazdım.

Onların özelliklerini yakinen tanıma fırsatı buldum.

Ancak;

Hepsinden ifana değişik

CHP lideri Kılıçdaroğlu hepsinden değişik bir lider.

Kılıçdaroğlu ile son bir yıl içinde 2 kez seri röportaj…

Bir kez de birlikte nikah şahitliği yaptım.

Bu nedenle, O’nu da en az diğer liderler kadar tanıdım…

Sanki;

Sessizliği ve kibarlığı Ecevit…

Bilgi hazinesi ise;

Demirel ile rahmetli Özal karışımı…

Öte yandan;

Demirel gibi hazır cevap…

Bu konuda aralarındaki tek fark;

Demirel soruyu beğenmezse cevap vermez…

Kırmadan, kibarca atlatır.

Mevlana gibi hoşgörülü

Kemal Kılıçdaroğlu ise;

Değil bir lidere…

Sıradan birine bile sorulmaya cesaret edilemeyecek kadar ters bir soru sorulsa bile…

‘Böyle de soru mu olur?’ diye terslemez.

Kim ne sorarsa sorsun, gene de anında cevap verir.

Kılıçdaroğlu’nun bir başka özelliği de;

Mevlana gibi hoşgörülü…

Mevlana gibi sabırlı olmasıdır.

Kanımca;

Partideki malum kişilerin tetikçileri olan…

İçteki ve dıştaki “Brütüs’ler O’na köstek olmaz…

Partililer de kendisine sahip çıkarsa…

İleride, Türk halkı ihtiyaç duyduğu gerçek bir demokrat lideri kazanmış olur..

Röportaj yapmak için…

Kılıçdaroğlu ile İstanbul’da…

Yeşilköy’ün ünlü balıkçısı Yüksel’de buluştuk.

CHP liderine sormak istediğim birçok şeyin yanı sıra;

Belediye seçimlerinde;

İstanbul, Ankara ve İzmir’den kimlerin aday gösterileceğinden tutun da…

Delegelerin, mahalle ve ilçelerde seçimle mi, yoksa eski sistemle mi belirleneceğine kadar…

Partililerin merak edip cevap •aradığı konular…

Halk arasında kulaktan kulağa dolaşan söylentiler de vardı.

Bu söylentiler de az buz değildi.

Kılıçdaroğlu’nun liderlik tartışmasından tutun da;

İçteki ve dıştaki “Brütüs’lere, köstebeklere kadar birçok konuyu kapsıyordu.

Yemek sonrası da her şeyi Kılıçdaroğlu’na sordum.

Hepsinin cevabım da aldım

Yalnız, Kılıçdaroğlu yüzünden o gün aç kaldım.

Nasıl mı?

Anlatayım;

İstanbul’un en ünlü balıkçı lokantalarından biri olan Yüksel’de buluştuğumuza göre;

Tabii ki, balık yiyecektik.

Ancak, balıktan önce birer çay söyledim.

Kılıçdaroğlu; ‘

-’Neden önce çay?’, dedi.

Sayın Kılıçdaroğlu!

-Ben her yemek öncesi çay içerim…

Neden içtiğimi de size anlatayım;

-40 yıla yakın bir zamandır genç kalma ve uzun yaşama sırlarını araştırıyorum.

Bunun için 29 yıl önce Kafkaslar’da 150 yaşına kadar yaşayan insanları inceledim.

Genetik laboratuvar çalışmalarını izledim.

Genç kalmanın…

Uzun ama sağlıklı yaşamanın püf noktalarını öğrendim.

Çayın önemi!

Usulüne göre (ileride tarifini vereceğim) demlenmiş çay da bunların başında gelir.

Kafkaslar’da çay her zaman içiliyor.

Ancak, her yemek öncesi mutlaka içiliyor.

Nedeni de gayet basit aslında.

Çayın içindeki “Tein” maddesi midenin çeşitli salgılarını harekete geçiriyor.

Bu da sindirimi kolaylaştırıyor.

Sindirimin kolaylaşması ise, hem midenin yorulmasını önlüyor.

Hem de yemeklerin iyi hazmedilmesini sağlıyor.

Yine çayın içinde bulunan ve en az “Tein” kadar önemli olan “Tanen” maddesi ise, sindirim sırasında zararlı maddeleri ayrıştırıyor.

Midenin en az kalp kadar hayati bir organ olduğunu da unutmamak gerekir. • • •

-Ertuğrul Bey!

Çok formda görünüyorsunuz…

Genç kalma sırrımı çözdüğünüz belli oluyor.

Bu bilgileri kitap haline getirin ki bizler de faydalanalım…

-Sayın Kılıçdaroğlu!

- Böyle bir hazırlığım var dedim..

Çayımızı bitirdikten sonra da…

Garsona sordum;

Ne balığı tavsiye edersin, diye…

-Boğaz lüferi var efendim.

Hem de olta balığı.

-Getir bir görelim…

Garson biraz sonra bir kilodan fazla bir lüfer ile geldi.

Diriliğinden bu sabah yakalandığı da belli oluyordu.

Rakı yerine nar suyu

Kılıçdaroğlu’na;

-Yarım yarım yesek nasıl olur, dedim.

Bana;

-Ben ancak bunun dörtte birini yiyebilirim, dedi.

-Az olmaz mı, dedim.

-Merak etmeyin, fazla olur az olmaz.

Bunun üzerine, ayıp olmasın, diye;…

Ben de yarımın öbür yarısını…

Yani balığın diğer dörtte birini, yiyeyim, dedim.

Balıkta karar kıldıktan sonra garson sordu;

İçki olarak ne alırsınız, diye…

Kılıçdaroğlu benim içkiyle aram pek yoktur.

Siz alın Ertuğrul Bey, dedi.

Kılıçdaroğlu’na;

-Benim de içkiyle hiç aram yoktur.

Daha önceleri toplantılarda ayıp olmasın diye bir yudum falan alıyordum.

Ama, 15 yıldan fazla oldu, içkiyi ağzıma bile değdirmiyorum…

Bunun da faydasını çok gördüm…

Oğlumun düğününde bile, bardağa soda koyup öylesine “şerefe!” kadeh kaldırdım.

Bana göre;

Sigara ne kadar ciğerlere zararlıysa…

İçki de karaciğere, beyne o kadar zararlı.

Kim sağlıklı bir yaşam istiyorsa sigaraya ve içkiye veda etsin, derim.

Sayesinde aç kaldım!

Önce nefis bir lakerda… Salata…

Arkasından da balığımız… Ve içecek olarak nar suyumuz, geldi. Nar suyunu görünce… Kılıçdaroğlu; -Balık severler şimdi bize kızacak

Balık rakısız olur mu, diye…

Gülüştük…

Daha sonra kaymaklı kabak ve ayva tatlısı geldi.

Ama, Kılıçdaroğlu bunlara da el sürmedi.

Ben de ayıp olmasın, diye…

Kılıçdaroğlu’nun yediği kadar yiyince, tabii ki, gün boyu aç kaldım.

• • •

Yemek faslı bitmiş.,.

Sıra röportaja gelmişti…

Yemek sırasındaki sohbetimiz, benim Kılıçdaroğlu’na daha rahat soru sormamı sağlamıştı.

Kılıçdaroğlu’na dedim ki;

-Bana göre, bir gazetecinin görevi de;

Halkın merak ettiği konulara, söylentilere sahibinden cevap aramaktır.

Ben de size bu konuları, söylentileri soracağım.

Sorular biraz ters olabilir.

İsterseniz cevap vermeyebilir siniz?

-Ertuğrul Bey!

Rahatlıkla bana her soruyu sorabilirsiniz.

Zira;

Halkın cevabını aradığı sorulara yanıt vermek benim görevimdir.

Kılıçdaroğlu böyle dedi ama…

Ben yine de tedbiri elden bırakmadım.

Brütüs’ler ne olacak?

Daha yumuşak soruyla başlayıp, zorlarını sona sakladım.

-Sayın Kılıçdaroğlu!

Parti içindeki malum kişilerin tetikçileri olan Brütüs”ler hakkında ne diyorsunuz?

-Ertuğrul Bey!

Benim tek güvencem;

Partililerimdir… Halkımdır…

Ben onlara güveniyorum.

-Peki! Bu Brütüs’ler ne olacak?…

-Partililerim, halkım bana sahip çıkıyor.

Bu da onları kendiliğinden yok ediyor.

Sayıları her geçen gün azalıyor.

Er geç hepsi yok olup gidecekler.

 

NOT: Kılıçdaroğlu ile röportaj yarın SÖZCÜ gazetesinde devam edecek…

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.