TRT gibi ciddi yayın organlarında yıllarca yer verilmeyen, ama ülke kültürünün hızla yozlaşmasına paralel olarak yıldızı parlayan “arabesk müziğin” en bilinen temsilcisinin ağlayan şarkılarını, yıllar sonra ünlü pop şarkıcılarımız söylüyor bu CD’de.
Medyada yer alan haberlere bakılırsa, birilerine baba lakabı takmaya çok meraklı ülkemiz insanı şimdilerde, “Babaya Saygı” ismiyle piyasaya sürülen ve tam da piyasa işi olan bu CD’ye çok büyük ilgi duyuyormuş.
Müzikalitesi oldukça tartışmalı olan bir CD’nin bu denli ilgi görmesini, ülkenin müzik kültürü dikkate alındığında anlayışla karşılamamak elde değil.
Bu CD’nin piyasaya sürülmesinin ardından, magazin sayfalarında, o “Babanın", şarkılarını söyleyenlere teşekkür bile etmediği haberlerini okuyunca da şaşırmamak gerekir.
Çünkü, gariplik, kendilerine teşekkür edilmemesinde değil, olsa, olsa böyle bir işin yapılmasında olabilir.
Kendisi, müzik alanında belli bir yere gelip de saygınlık kazanmış olanların, bir başka “müzik adamını” böylesine yüceltmeyi kabul etmeleri için o adamın, gerçekten “evrensel bir müzisyen” ve yaptığı müziğin de gerçekten “saygın” bir müzik olması icap eder.
Ortada böyle bir durum yoksa, bu, “abartılı yüceltmeyi” yapanların tümünün, “aynı kefede” olduğunu gösterir.
Aslına bakılırsa, bizim gibi, müziğin “m” sini bile yapmayanların baş tacı edildiği, tek bir şarkıyla akıl almaz paralar kazandığı, mankenlerin şarkıcı, şarkıcı geçinenlerin artist olduğu, birbirlerinden farkları olmayanların birbirine övgüler dizdiği, kısacası körlerin sağırların birbirini ağırladığı bir ülkede, böyle bir kriterin olmaması çok da normaldir.
Bu tür yüceltmeler yapılırken ortada kriter olursa, şaşırılmalıdır!
Bu nedenledir ki, geçenlerde bir TV kanalında yayımlanan ve bu CD’nin devamı niteliğinde bir organizasyon olduğu izlenimini veren bir programda, sunucuların, programa katılan şarkıcıların ve oldukça çok sayıdaki seyircinin, sanki dünyaca ünlü bir “müzik dehasını” yüceltiyorlarmış, böyle bir dehayla ilgili bir program yapıyorlarmış gibi davranmaları da olağan ve sıradan karşılanmalıdır.
Zira, kültür emperyalizminin pençesinde benliğini yitirmiş, dünyanın tanıyıp saygı duyduğu Fazıl Say gibi bir virtüözü haksız ithamlarla yargılanırken sesi çıkmayan, gerçek sanatçıları dışlanırken seyreden bir toplumun varacağı son durak ancak burası olacaktır.
Mustafa T. Turhan
Hiç yorum yok...