Bir meczup’un iftiralarına dayanılarak Ergenekon diye bir “örgüt” yaratıldığında niyetin ne olduğu aşağı yukarı belliydi.

Ümraniye de bir gecekondunun çatısında bulunduğu söylenen el bombalarından yola çıkılarak tutuklamalar başlatılıp, iş Türk Silahlı Kuvvetleri ne kadar uzandığında niyet daha da belirginleşmeye başlamıştı.

Ardından her gün bir yerde kazı yapılıp, bir takım silahlar bulundu denilerek, Ergenekon’un silahlı bir örgüt olduğu iddiası ortaya atılınca, hiç şaşırtıcı olmadı.

*

Amerika Birleşik Devletleri patentli Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ülkenin güneydoğusunda kurdurulacak bir Kürt devletinin yolunu açmak için mutlaka ulusalcı güçlerin susturulması ve özellikle de PKK ile yıllardır yılmadan mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetlerinin devre dışı bırakılması, itibarsızlaştırılması, darbeci ilan edilerek, zan altında bırakılıp PKK’nın meşrulaştırılacağı “çözüm sürecinde” etkili olamamasının sağlanması gerekirdi.

Bunun için en güvenilir yol yargının devreye sokulmasıydı.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yeniden düzenlendi, Ergenekon ve Balyoz davaları açıldı.

*

Bu davalarda ne usul tanındı, ne teamüllere bakıldı, ne de savunmaya kulak verildi.
Dinlenmesi gereken ünlü tanıklar es geçildi.

Avukatlar susturuldu.

Millet adına karar verecek mahkeme salonuna milletin girmesi engellendi.

Hukuk katledildi!

Bunlara ilişkin eleştiriler çok yazılıp söylendi, ama kimse dinlemedi.

Tabiri caizse imam bildiğini okudu!

Kamuoyunda, davaların şeklen yürütüldüğü, aslında kararın peşinen belli olduğu izlenimi oluştu.

*

Nihayet sona gelindi…

Dün Ergenekon olarak bilinen davanın karar günüydü.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin Genel Kurmay Başkanı, müebbet hapse mahkum edildi.

Jandarma eski genel komutanı, birinci ordu eski komutanı müebbet hapse mahkum edildi, bir çok asker hakkında ağır hapis cezaları verildi.

Aynı şekilde birçok sivil de ağır hapis cezalarına çarptırıldı.

Beklenen oldu.

Bunun böyle olacağını söyleyen kamuoyu haklı çıktı.

*

Şimdi PKK terör örgütü elebaşı da Türk Silajlı Kuvvetlerinin başı da müebbet hapse mahkum ve Silivri de yatıyor.

PKK terör örgütünün elebaşı da müebbet hapse mahkum ve İmralı’da yatıyor.

Ergenekon davasının karar duruşmasına yaklaşıldığında bir tesadüf eseri olsa gerek, beni ya tekrar yargılayın, ya da buradan çıkartın demeye başladı.

Bunun olması mevcut mevzuata göre pek mümkün görünmemekle birlikte çeşitli senaryolar konuşulup duruyor.

Bu senaryolardan en eskisi, PKK elebaşı ve PKK’nın şehir örgütlenmesi KCK tutuklularının da serbest bırakılmasını sağlayacak bir genel af çıkartılmasına yönelik olanı.

Lakin bu senaryonun pratikte uygulanması için parlamentodan bir yasa geçirmek oldukça zor.

Çözüm sürecinin mimarı AKP bunu istese de, gerçekleşmesi için bir yasa teklifini verecek cesareti gösteremeyebilir.

Çünkü muhalefet partilerini bir taraf bıraksa bile, milletin büyük çoğunluğunun sert tepkisini alacağı gün gibi ortada.

O halde, bu tepkiyi en aza indirecek bir başka yol bulunması gerekir ki, işte söz konusu eski senaryonun en can alıcı bölümü de burada.

Milletin tepki gösterecek ulusalcı kesimini de ikna etmek için Ergenekon ve Balyoz davalarında, ulusalcıların destek verdiği asker ve sivillere ağır cezalar verilmeli ki, bu kesim de genel bir affın çıkartılmasına tepki göstermesin, ikna olsun.

Böylece PKK yandaşlarının zaten ellerini ovuşturarak beklediği genel af, ulusalcıların da itiraz etmemeleri sağlanarak çıkartılsın, olsun bitsin; “çözüm süreci” yara almasın.

*

Ve tesadüfe bakın ki, Balyozdan sonra Ergenekon davası da bu senaryoda öngörülen şekilde bitiyor.

Genel Kurmay Başkanı başta olmak üzere, sanıklara çok ağır cezalar veriliyor.

Şimdi bu senaryonun uygulanması için koşullar oluşmuş gibi görünüyor.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin başı ve silah arkadaşları, tıpkı PKK elebaşı gibi müebbet hapse mahkum.

Durum eşit.

Af yasası teklifinin verilmesinin veya en azından bu yönde kamuoyu oluşturmanın tam zamanı gibi.

Yandaş medyanın ekranlarda görünmeye meraklı laf ebeleri bu geceden itibaren bunu konuşmaya başlarsa kimse şaşırmasın.

Senaryo yürüyor demektir.

*
Önce milletvekili sanıklar serbest kalana kadar yemin etmeyeceğiz diyerek meclise girmeyen, üç gün sonra girip yemin eden ana muhalefet partisi muhalefet görevini layıkıyla yapmadığı, diğer muhalefet partisi AKP ye karşı tutarlı bir tavır sergileyemediği ve cumhuriyetten, vatanın bölünmez bütünlüğünden devletin tekliğinden yana olanlar, Taksim meydanını, “hayatıma karışma” diyerek dolduranlar kadar cesur olamadığı sürece, merak etmeyin daha çok senaryolar yürür.

Bir meczubun iftiraları üzerine yaratılan Ergenekon örgütü senaryosu yürüdükten sonra…

Mustafa T. Turhan