Geçtiğimiz ay gazetede bir haber ilişti gözüme; haberin başlığı; “Lösemili çocuklar için ter döktüler” (Hürriyet, Akdeniz, 14 Mart 2010). Haber; Antalya’da bowling turnuvası düzenleyen rotaract kulübü üyelerinin elde ettikleri geliri LÖSEV’e bağışlaması…
Çok insani, çok saygın, övgüyü hak eden bir davranış, elbet sergilenenler… Ülkenin sürüklenmek istendiği karanlık görüntülerinden sonra, bir ışık oldu bu haber; çok duygulandım !..
Sahi ! Kimdi bu gençler… AKP hükümetinin bile ilgisiz kaldığı Lösemi hastalarına, karşılıksız yardım eden bu Rotaract kulübü üyeleri… Merak bu ya ! İnternetten sordum soruşturdum…
Özetle, Rotaract kulüpleri; bilgi ve becerilerini arttırmak, toplumlarının fiziksel ve sosyal gereksinimlerine hitap etmek; dostluk ve hizmet çerçevesinde dünyadaki bütün insanlar arasında daha iyi ilişkiler kurmak; kişinin iş ve mesleğindeki ahlak standartlarının yüceltilmesini amaçlamak, dünyaya barış ve uluslararası anlayış getirmeye yönelik çabanın ürünleri…
Küçük yaşlarda kanserin pençesine düşen çocuklarımıza uzanan bir el !... Rotaract kulüpleri… Teşekkürler arkadaşlar, teşekkürler.
Katkısı ve maddi değeri ne olursa olsun, Rotaract kulübü üyelerinin, davranışlarıyla; kamuoyuna ve sorumlulara yaptıkları anımsatmalar o denli büyük ki… Umarım, anlarlar !..
Neden kuşkuluyum?
Bakın anlatayım; Ankara ‘Çayyolu Haber Bülteni’ Haziran 2007 sayısında, LÖSEV “Lösemili Çocuklar Vakfı” Başkanı Dr. Üstün Ezer’in açıklamalarını okumuştum.
Ezer, “LÖSEV’in, pek çok çocuğu azrailin kollarından hayata kazandırdıklarını, ne yazık ki, donörü olan, ilik nakli bekleyen çocuklarımızın, ameliyat sırası beklerken öldüğünü, son on ayda lösemi olduğu bilinen çocuklarımızın, uygun ilik bulunduğu halde hastanede yatak bulamadığı için öldüğünü, bu nedenle LÖSEV vakfının Lösemili çocuklar için “LÖSEV KENTİ” adı ile bir proje geliştirdiklerini, bu projeyi gerçekleştirmek için çalmadık kapı bırakmadıklarını, hatta projesinin maketini başbakana kadar sunduklarını, bunun için devletten para pul istemediklerini, istediklerinin sadece bu kompleksi yapabilmek için bir arsa olduğunu” söylüyordu, yazısında.
2 yıl 2 ay sonra “Tutulmayan Sözler Unutulan Vaatler” başlığıyla bir başka haber yer aldı, Hürriyet Gazetesinde. Devlet erkanının Lösev’in projelerini incelerken ki fotoğraflarına yer vermişti gazete… Tahmin edileceği üzere; Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı ve Başbakan tarafından 17 Kasım 2003 tarihinde “Lösemili Çocuklar Kenti” inşa etmek üzere verilen söz, üzerinden altı yıl geçmesine karşın yerine getirilmemişti.
Gazeteler, bu gelişmeler üzerine Vakfın “Kim Engelliyor” adında bir kampanya başlattığını duyurmuştu.
RANT MI? LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR MI?
Kampanya, geniş yer bulmuştu görsel ve yazılı medyada…Yazılanlar ve çizilenler, vakfın, “Kim Engelliyor” kampanyasına adeta yanıt arıyordu !.. Bu arada önemli bilgilerde sızıyordu kamuoyuna…
Ve, LÖSEV yönetim kurulu ve lösemili hasta yakınlarının kendi çabalarıyla Ankara Eskişehir Yolu üzerinde buldukları arsanın, AKP’li Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek tarafından büyük iş merkezi olarak planlanacağı yer aldı, gazetelerde…
Yoruma gerek yok! Rant’ın ve ihtirasın nelere kadir olduğunun bir resmi adeta, yaşananlar… Vakfın açıklamaları ve basında yer alan haberler TBMM’ne taşınmıştı, ama !..
Devlet bankalarının, Başbakanın damadı Berat Albayrak’ın Genel Müdürü olduğu Çalık Grubunu, 750 Milyon dolarlık kredi konusunda ikiletmediği, Kuşadası Limanının İsrail’li Sami Ofer ve Ortağı Mehmet Kutman’a devri için özel yasa hazırlandığı bir ülkede; CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan AKP hükümetinin başına haklı olarak soruyor; “tahsis edilecek arsanın değeri, sizce ülkemizin kanserli çocuklarının tedavi edilmesi ve hayata tutunmasından daha yüksek olabilir mi?”
Lösemili çocukların Başbakan ERDOĞAN’ a hitaben yazdığı bir mektuba da yer vermişti ‘Çayyolu Haber Bülteni’. Bakın ne diyordu lösemili çocuğumuz mektubunda;
“ Sayın Recep Amcamıza,
Siz lösemili bir çocuk olmak ne demektir, bilir misiniz? Siz hastanede yatarken anneniz yanınıza alınmadığı için anne yerine yastıklara sarılarak ağlamak ne demektir bilir misiniz?
Siz aylarca annenizin, babanızın hastane bahçelerinde, banklarda yatması ve bir torba kan peşinde koşması ne demektir bilir misiniz?
Siz maske taktığı için lösemili çocuklardan uzaklaşılması, onlara acıyarak bakılması ne demektir bilir misiniz?”
Anlaşılan, AKP hükümeti kimseyi duyacak ve görecek durumda değil !.. Hani, ne derler; “gözlerini dolar bürümüş”
Mustafa Nuri ÖZDEN
Eğitimci
nozdenbaba@gmail.com
Hiç yorum yok...