Haberler


Rauf Denktaş
  • Yorumlar: 0
  • 16 Ocak 2012 00:00
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 2029
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

Rauf Denktaş

0 0

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucusu,

KKTC’nin ölünceye kadar yegâne savunucusu,

“Bekledim de gelmedin” şarkısını 1974 Kıbrıs çıkarması öncesinde halkına söyleyecek kadar işini bilen,

“Toros” gizli koduyla ve  halkına hukukçu kimliği ile her dönem hizmet eden,

Bağımsızlık mücadelesinde  Birleşmiş Milletler’de MR. NO su olarak  tanınan,

Kıbrıs mücahidi, Kahraman lider Rauf Denktaş 12.01.2012 günü, saat 22 sularında “Bağımsızlık, bağımsızlık” diye bağırarak hayata gözlerini yumdu.

Allah Rahmet etsin. Nur içinde yatsın.

Tüm muhataplarının başı sağ olsun.

Kendisiyle 1979 da Kıbrıs’taki Yedek subaylığım sırasında tanıştık.

Karadenizli olduğumu duymuş. Çünkü temas hattında idim. Bir Pazar günü elinde tüfeği, bizzat odama geldi.

Sayın Denktaş o zaman “Kıbrıs Türk Federe Devlet Başkanı” idi. Taaki  1983 yılında KKT Cumhuriyeti’ni ilan edinceye kadar.

“Sen iyi silah kullanırsın. Gel birlikte keklik avlayalım” dedi. Ezile sıkıla emir sayarak bizzat katıldım. Epey keklik avladık. Bunların hepsini bana verdi. “Bunları askerlerine yedir” dedi. Birlikte takıma geldik. Soğuk su istedi. Yoktu. Toprağa gömülü küpten (yaz sıcağında biraz serin olur diye) su alıp kendisine verdim. “Buzdolabınız yok mu?” diye sordu.

Girne’ye gider gitmez, hayatımda gördüğüm en büyük buzdolabını alarak bana bizzat getirdi. Ama bu kez de elektrik yetmedi. Çünkü, elektriği Rumlar’dan alıyorduk. Alanıma da yeterli elektrik verilmiyordu. (Rumlardan elektrik alıp, onlara su veriyorduk).

Bu sırada kendisine sordum: Neden Kıbrıs’ta; fare, siyah yılan ve kirpi çok var?

Aldığım cevap önemliydi: Makarios, (kendisini Kıbrıs’ın sahibi sanan dini lider) fareler çoğalınca onları tüketsin diye zehirsiz bu siyah yılanları getirtti. Her ikisi de çoğalınca yine İngiltere’den kirpi getirtti.  Bundan dolayı” demişti.

Devam eden dostluk avı bırakıp eskiden beri heves ettiği ve yaptığı fotoğraf çekme sanatına tam dönüş yapıncaya kadar devam etti. İlk fotoğraf makinesini kullanmayı ondan öğrendim.

Son yıllarda Türkiye tarafından horlanması, aşağılanması, hatta Türkiye’den kovulmasının onda yarattığı trahomayı düşünmek bile istemiyorum. Gata’da ameliyat olduktan sonra, belli ki öleceğini anlamış olsa gerek, memleketine dönmek istedi ve arkasından da ekledi: “Memleketimde ölmek istiyorum” dedi.

Kanımca,  Anıt mezarı çoktan hak etti. 16.01.2012. Alaeddin USTA. Trabzon. meritokrasi@superposta.com

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.