Saraçoğlu Mahallesi’nin Türkiye’de ilk olarak katılımcı modelle halka açılması için birlikte çalışma yürüten Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Ankara Ticaret Odası hala protokol imzalamadı. Oda yöneticileri protokol imzalanmadan adım atmayacaklarını duyurdu.
Saraçoğlu Mahallesinin kamuya kazandırılması projesinde, Cumhurbaşkanı himayesinde, Çevre Şehircilik Bankalığı ve Ankara Ticaret Odası ile ortaklaşa çalışma yürüten Mimarlar Odası Ankara Şubesi yöneticileri protokol imzalanmadan hiçbir adım atmayacaklarını söyledi. Protokolün hala hazır olmamasına tepkili olan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan: "Süreç yavaş ilerliyor, ilke kararlarında anlaştık. Saraçoğlu’nda hiçbir yapının yıkılmayacağına dair temel prensiplerde anlaşmaya vardık ama ortada protokol yok, imza yok. Protokol herhangi bir etkinlik ve organizasyon yapmama kararı aldık. Çünkü bir gecede her şeyin değişiyor Ankara’da." dedi.
"Söz uçar, yazı kalır"
Mimarlar Odası Ankara Şube Genel Sekreteri Tezcan Karakuş Candan ise "Saraçoğlu Mahallesinde halk katılımı sağlamak için şenlik organizasyonunun alt yapısını hazırladık. Program hazır yalnız protokol sonrasına bırakacağız. Mahallenin bir kısmı boşaltılmış olsa da hala oturmakta olan Saraçoğlu mahallesi sakinlerinin doğalgazlarının ay sonu itibariyle keseceklerini, doğalgaz ve ısınma olmadığı için insanların boşaltmalarını istiyorlar, bu hiç şık bir tavır değil. İnsan haklarına aykırı. Tarafların protokole imza atmasını bekliyoruz. . Söz uçar yazı kalır" dedi.
Odalar bakanlıklara mı bağlanacak?
Orman Mühendisleri Odası’nın Orman ve Su işleri Bakanlığı’na bağlanma şeklinde yorumlanan bugün resmi gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararına ilk tepki de Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nden geldi. Orman Mühendisleri Odası’nın denetimi Orman Su işleri Bakanlığı’na devredildi. TMMOB’ye bağlı Orman Mühendisleri Odası’nın idari ve mali denetimi Orman Su işleri Bakanlığı’nca yapılır kararı bugün resmi gazetede yayımlandı. Karara Oda yöneticilerinden tepkiler gecikmedi. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan: "TMMOB’ye bağlı odaların merkeziyetçi bir yapıya bağlanması öngörülüyordu. Şu anda galiba Mimarlar Odası’nı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bir müdürlüğü haline getirme çabaları var. Yıllardır yürüttüğümüz kamu yararına çabalarımız, çalışmalarımız yok edilmek isteniyor. Son düzenlemeleriyle Odalarda mali sıkıntılara yol açtı. Yıllar öncesinden gelen bu tavır Devlet Denetleme Raporlarında Oda’ların nasıl zapturapt altına alınacağına dair ifadelerle yansıdı. Şimdi yapılanlar Odaları yok etmek anlamına geliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Mimarlar Odası Ankara Şube Genel Sekreteri Tezcan Karakuş Candan: "Kent topraklarının satılmasında, kültür ve mirasın talanına Oda olarak tepki gösteriyoruz. İktidar tarafından bu toplumsal muhalefeti ıslah etmenin bir yolu, ses kısmanın bir yolu olarak görülüyor. Yıllardır, Mimarlar Odası’nı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bir müdürlüğü haline getirmek istediklerini çok iyi biliyoruz. Böyle bir şeyin mümkün olması için Anayasa’nın 135. Maddesinin değiştirilmesi gerekir, anayasaya aykırıdır. AKP kan kaybediyor, bu nedenle ilgili, ilgisiz her şeye her yaşam alanına saldırıyor. 12 Eylül’ün vesayet yönetimi devam ediyor, bizi bağlayacakları bakanlığa sabırlar diliyorum." Dedi.
"Kızlı- erkekli proje çiziyorlar"
Candan şöyle devam etti: "İktidar, uyguladığı kentsel politikalarla TMMOB’ye bağlı odaların çalışma alanları ile doğrudan kesişiyor. Hükümet kentsel ölçekli uygulamalarında hem ideolojik ve ekonomik olarak bir rant bekliyor. İktidar, binaların cepheleri, tasarımları, alafranga tuvaletin ecnebi işi olduğu gibi tasarıma muhafazakar yaklaşımlarla müdahale ediyor. Mekân ve insan yaşantısı doğrudan alakalı. Şimdi özel alanda öğrenci evlerinin kızlı-erkekli kalma mekana yansıyacak, süit gibi tek kişilik sadece gidip uyuduğunuz, kızlı – erkekli oturup sohbet edemeyeceğiniz, çalışamayacağınız tasarımlarla değişecek. İdeolojiyi mekana ve yaşam alanına yansıtarak hem plansal hem ideolojik rant bekliyor. Konut dokunulmazlığı vardır, özel yaşamın ihlali Anayasaya aykırıdır."
"Geri Geri Gitmez Hayat"
Candan "18 yaşını bitirmiş insanların özgür olmasından daha doğal ne olabilir? Mimarlık öğrencileri proje teslimlerinde kızlı erkeli proje çiziyor , evlerde laboratuarlarda kızlar ayrı erkekler ayrı mı proje hazırlayacak. Mimarlık öğrencileri , öğrenci evlerini birer atölyeye dönüştürerek kullanılıyor. Mekânın kendisi insanı özgürleştirir. Başbakanın bu tavrını kabul etmiyoruz. Geri geri gitmez hayat her şey ileri gitmek durumunda. Bir şeyi geri geri götürmek isteyenler hayattan geri kalırlar" dedi
"Biber gazına dava"
Her gün soluduğumuz biber gazına dava geliyor. Hakkan baskıların kamusal alandan özel alana kaydığını kaydetti: "Kamusal alanları savunan bir Oda olarak, kentler, meydanlar, parklar sokaklar için mücadele yürütüyoruz. En basit barışçıl eylemler şiddetle bastırılıyor. Kent biber gazına boğuluyor. Hukukçularımız araştırıyor biber gazına dava açmaya hazırlanıyoruz. Baskıları kamusal alandan özel alana kaydırıyorlar, öğrenci evlerine karışılması bunun örneği. İnsanların en özgür olduğu alanlara mahremiyetine dokunacak uygulamalara başladılar."
"Baskıda vites beşte"
"baskı politikalarında iktidar vitesi beşe taktı" diyen Candan; "Demokratik ülkelerde olmayacak bir yaklaşımla, toplanıp protesto hakkını kullanan insanlara hemen biber gazı atılıyor. Ankara’da beş milyon insan, eyleme katılsın katılmasın biber gazını tattı. Bu yapılan gösteri hakkının ihlali ve insan haklarına aykırı bir durum. Herkes biber gazına maruz kalıyor. Dün yemek yediğimiz esnada YÖK’ü barışçıl bir şekilde protesto eden öğrencilere atılan gazdan hepimiz etkilendik. Baş ağrısı yapan biber gazının kimyasal içeriği araştırılmalı. Anayasal, barışçıl gösterilere biber gazı ile cevap verilmesi kentli yaşamının ihlalidir. Dava yoluna gideceğiz. Sokakta çocuğumuzla yürüyemiyoruz. Bu tahammülsüzlüğün bir nedeni var. Hükümet düşüşe geçti. Şiddetle iktidarını korumaya çalışıyor." Şeklinde konuştu.
ODTÜ’ye değinen Candan, ODTÜ yolunda çökmelerin tekrarlayabileceğini belirtti. "Yol hızlıca, hukuksuzca yapılıyor. Gittik ve gördük ki stabilize yolun üzerine asfalt dökülüyordu, Asfaltında her şeyin bekleme süresi vardır. Tekrar çökeceği aşikar. Bilimsel ilkeler dikkate alınarak yapılan bir düzenleme değil. Hiçbir çalışma yapılmamış orada çalışan insanların güvenliği bile alınmamış durumda. ODTÜ yolu hükümetin gece politikalarının ürünü. Hukuk tanımaz bir süreçte bunlara hukukun tarafsız karar vermesini bekliyoruz. ODTÜ koruma amaçlı imar planına itirazlarını yaptı, bizim için itiraz süreci zaman kaybı olduğu için Oda olarak itiraz etmeden dava sürecine girdik." Dedi.
Hakkan: "ODTÜ süreci bitmedi, dava süreçleri devam ediyor, ülke olarak ciddi bir kazanımla çıkacağız bu süreçten. Oldu bitti ile sonuçlandırdım zannetmesin Melih Gökçek. Kamu vicdanında da kazanımdayız" dedi.
Hiç yorum yok...