Patronsunuz sonuçta… Biz yazıyoruz… Biz çiziyoruz…
Ama siz “gazeteci” oluyorsunuz nasılsa… *
Zalimle biz boğuşuyoruz…
Yoksulla biz ağlaşıyoruz…
Vurguncunun peşinde biz…
Gece uykusuzluk bizim…
Gündüz mahkeme koridorları bize ait…
Saldırılar bize…
Kurşunlar bizim için…
Bizi vuruyorlar…
Biz öldük…
*
Ama “gazetecilik” sizin…
*
Patronsun, paran var… O kadar…
Gelip “gazeteci” kesiliyorsunuz… Bir anda her şeyden anlıyorsunuz… İşletmeciliği atlayıp baş editör oluyorsunuz… 28 Şubat Araştırma Komisyonu‘nda sizi niye çağırıp sordular?.. Çünkü gazeteci olmadığınız halde, çıkarlarınız gereği “gazetecilik” yapmaya kalktığınız için… *
Bir şeyi unuttunuz ama…
Gazetecilik yürek ister…
İşte:
Bir tekiniz o komisyonda kalkıp da “Bu dönemde medyanın esareti, 28 Şubat’tan daha beter… Asıl şimdi basın özgür değil…” diyemediniz…
Bir tekiniz diyemediniz ki:
“Asıl şimdi keskin kılıçlar altındayız… Yazarlarımızın atılma emirlerini kürsüye çıkıp Başbakan verdi, kovduk… İktidara hoş gözüken birer genel yayın yönetmeni bulduk, oturttuk… Eleştiren bir tek editör, yazar, muhabir, hatta karikatürist kalmadı gazetelerimizde, attık… Televizyonlarda hoşlanılmayan tüm programlar kaldırıldı, kaldırdık… Mesela ‘AKP’ diyorduk, kızdı, bir günde ‘Ak Parti’ demeye başladık tümümüz aynı anda, korktuk… Gazetelerimize, televizyonlarımıza el konuldu, sustuk… Yüze yakın gazeteci zaten hapiste… Sonuçta; medya olarak sadece iktidarın hoşuna gideni gösteriyoruz topluma, tırstık…”
Diyemediniz…
Çünkü paranız var da yüreğiniz yok…
Eeee müstahak…
*
28 Şubat askeri müdahalesini araştıran komisyonda bile kimler konuşuldu?..
AKP döneminde attığınız gazeteciler…
Demeye diliniz varmadı…
*
Olsun…
O gazetelerde ve televizyonlarda, eski arkadaşlarımız, dostlarımız, binlerce emekçi meslektaşımız çalıştığı için susayım…
O binalarda anılarımız, o odalarda yaşanmış mutluluklarımız, telaşlarımız, o duvarlara sinmiş kalmış acılarımız, o masalara düşmüş gözyaşlarımız hatırına…
Susayım…
*
Ama insanların vicdanında çoktan kurulmuş “Bir hazin yıkımı ve ihanetleri araştırma komisyonlarına” çağırıyorlar sizi patron…
Oralarda bakalım ne diyeceksiniz?..
Hiç yorum yok...