Ülkemizde devlet eliyle yapılacak harcamalar, ancak bütçeye konulan ödenekler sayesinde yapılabilir. Burada amaç harcamaları zaptı rap altına almaktır. Gelin görün ki uygulamada, bu durum tam ters bir şekilde yürütülür.
Bir bakalım, bu bahsini ettiğimiz ödenekler neler olabilir. İsminden de anlaşılacağı gibi sanki göstere göstere yolsuzluk yapılması için adı bile ÖRTÜLÜ ÖDENEK konulmuştur. Yani usulsüz harcamanı yap, ancak kime?, niçin?, nasıl?, ne miktar? ödeme yaptığın belli olmasın, diye üstüne masa örtüsü gibi örtüyü ser. Sonrada yapılan harcama görünmez olsun. Ayrıca birde buna "devlet sırrı" gizliliğini ekle, malı al götür. Durumu meydana gelmektedir. Peki bu örtülü ödenek kimin eli altındadır? Başbakanın emrindedir. Başbakanda bahsini ettiğimiz ödeneği, Başbakanlık müsteşarı eliyle yürütür. Gerektiğinde şifahi veya yazı olarak Başbakan emreder. Müsteşarı uygular. Veya uygun gördüğü kişiyi görevlendirir.
Bu arada Bakanların, Belediye Başkanlarının da temsil ağırlama ödenekleri vardır. Onlarda tıpkı Başbakanın örtülü ödeneğinin benzeri gibidir. Yönetmelik ve Yönergeleri vardır. Denetimi yapılamayacak bir durum göstermektedirler. Hatta Bakanlar genellikle yılda bir kez denetim elamanlarına Teftiş Kurulları aracılığıyla seminer vs. adı altında düzenlenen toplantılarda eşleriyle birlikte ağırlanıp, yapılan harcamaya bizzat denetçisinin de ailesi ile birlikte katarak, terbiye cihetine gidilmektedir. Böyle bir ağırlama giderine eşiyle katılan bir denetmen, görev yapacağı bir belediyede veya bakanlık denetiminde eli ve ayağı bağlamış olur. Sisteme otomatikman uyar görevini yapamaz hale gelir. Yapması gereken tespitlerini yapamaz, bir anda kör olur. Usulsüz harcama soldan, sağa normal bir evrakmış gibi geçer gider. Bir daha da kimse bu gideri göremez.
Tabi bu gibi ağırlama giderini devlet yaparsa, Sivil Toplum Örgütleri boş durur mu? Sanayi Odaları, Meslek Odaları, Siyasi Partiler (Hazineden yardım alanlar), Üniversiteler, Sendikalar, Dernekler vs. belirttiğimiz ağırlama giderini kullanarak yerlerini sağlamlaştırırlar. Bedava yemek veya sağlanan imkanlar baldan tatlıdır...
Acaba ağırlama yetkisini kullanma hakkını elde eden makam sahipleri; bu giderler, ceplerinden çıksa idi, bu kadar harcama yaparlar mıydı? Cevabı belli kör kuruş dahi harcayacaklarını sanmıyorum. Devlet veya ilgili kurum karşılayacaksa; "devletin malı deniz, yemeyen domuz." atasözü durumu özetlemektedir. Aman yemeye devam... Sonunda sömürülen, hakkı yenen halk, elbet bir gün uyanacaktır ve oylarıyla hesap soracaktır...
Nejad KUMBASAR
SBF 1976, İçişleri Bakanlığı
E. Başkontrolörü
Kaynak: www.cayyoluhaberbulteni.com
Haber Detayı: www.cayyoluhaberbulteni.com/CayyoluHaberDetaylari.asp?ID=6003
Hiç yorum yok...