Kıvanç EL / VATAN ANKARA
Kuran-ı Kerim ve siyer (Hz. Muhammed’in hayatı) derslerinin seçmeli olarak kabul edilmesinin ardından gözler hazırlanacak müfredata çevrildi. Seçmeli 2 dersin müfredatının Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanacağı ve Talim Terbiye Kurulu’na sunulacağı öğrenildi. Talim Terbiye’nin yapacağı incelemenin ardından ders programı kabul edilerek yayımlanacak. Henüz yasa yürürlüğe girmediği için okullarda bu iki seçmeli dersin nasıl işleneceği de netleşmedi. Ancak sistemin ana hatlarının şöyle planlandığı öğrenildi:
- İmam hatip liselerinde geniş bir programla verilen Kuran-ı Kerim dersinin “sadeleştirilmiş” hali yine liselerde seçmeli olarak, “basitleştirilmiş” hali de ortaokullarda seçmeli olarak öğretilecek.
- Kuran dersinin haftada 2 saat, siyer dersinin de yine haftada 2 saat olarak verilmesi planlanıyor.
- İmam hatiplerde 1 yılda 180 saat olarak verilen ders seçmeli olması durumunda liselerde yılda 72, ortaokullarda ise yılda 48 veya 56 saat verilecek.
- Öğrenciler ortaokul 1. sınıftan itibaren bu seçmeli dersleri alabileceği gibi, bu derslere ileriki sınıflarda da seçmeli olarak başlama hakkına sahip olacak. Buna göre öğrenci sadece 1 öğretim yılında seçebileceği gibi, 8 yıl boyunca da iki seçmeli dersi görebilecek. Bu durumda ilerleyen yıllarda dersler daha kapsamlı işlenecek.
- Ortaokuldaki 5, 6, 7,8. sınıflarla ve liselerdeki 9, 10, 11, 12. sınıflar için her yıl ayrı ayrı müfredat programı hazırlanacak.
- Kuran-ı Kerim dersi Arapça ve Türkçe mealiyle birlikte işlenecek.
- İlk alındığı yılda ilk ünite “Kuran Okumaya Giriş” olacak.
-Seçmeli dersi alan öğrencilere hemen Kuran verilip okutmaya başlatılmayacağı “Kuran’ı doğru okuma”, “Kuran harflerinin isimleri”, “harflerin kelime içindeki yazılış biçimleri” gibi konu başlıklarında öncelikle okunmasına yönelik üniteler işlenecek.
Bakanlık yetkilileri, ortaokullarda okutulacak Kuran ve siyer derslerinin oldukça basitleştirileceği ve çocukların yaşlarına uygun şekilde verileceğini ifade etti.
Hazırlanacak müfredat temel olarak “Okuma”, “Anlama”, “Ezberleme” temelinde oluşacak. “Kuran Okumaya Giriş”, “Okunacak Sözler ve Dualar”, “Kuran-ı Kerim’i Doğru ve Güzel Okuma: Tecvit” gibi üniteler işlenecek.
Arapça dersi 4’ten başlayacak
Bakanlık 2012-2013 yılında uygulanmak üzere İlköğretim Arapça müfredatı ders programını hazırlamıştı. Bu programa göre 4. sınıfta öğrenciler bu seçmeli derse girip Arapça öğrenmeye başlayabilecek. Kuran ve Siyer dersleri de öğrencilere 5. sınıftan itibaren verileceğinden öğrenci temel Arapçayı öğrenerek de ortaokul bölümüne başlayabilecek.
Başörtülü olur
Milli Eğitim Komisyonu Sözcüsü AKP’li Fikri Işık, ders içeriklerinin bakanlığın belirleyeceğini ifade ederek, derslerde başörtüsü takılıp takılmayacağı sorusuna “Milletin içinde başı açık olan da kapalı olan da var. Kuran okurken milletimiz başlarını örtüyorlar, daha sonra açıyorlar. Uygulamada mesele olacak konu değil. Gerektiğinde başlar kapatılır, daha sonraki derslere açılarak gidilebilir” dedi. Işık, Kuran dersini verecek öğretmenler için bakanlığa ek kadro da verilebileceğini söyledi.
‘Din bilgisi olmayan şarkıları bile anlamaz’
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, 88 yıldır temel eğitim meseleleri konuşulduğu zaman tartışmaların din eğitimine getirildiğini ve din eğitimi tartışmaları üzerinde yoğunlaşıldığını söyledi. Bu tartışmada sadece bir tarafın değil her iki tarafın da Diyanet İşleri Başkanı olduğunu vurgulayan Görmez, Kur’an-ı Kerim’in kendisinin isteğe bağlı öğretilmesine hiç kimsenin karşı olmadığına inandığını söyledi. Görmez, şunları kaydetti:
“Müslüman bir ülkede herhangi bir insanın isteğine bağlı olarak çağdaş okul ortamında İslam dininin en temel kaynağı olan Kuran-ı Kerim’i ve anlamını öğrenme talebi kadar makul, masum bir talep olamaz. Din eğitimi konusunu, asla bir ayrışma ve bir tartışma konusu haline getirmemeliyiz. 88 yıldır zaten birtakım vehimler, korkular, endişeler sebebiyle toplum olarak birbirimizi üzdük, birtakım gönül kırgınlıklarına yol açtık. Bunları tekrarlamamız doğru değil.”
‘Asgari din bilgisi gerekli’
Görmez sempozyumdaki konuşmasında ise bu topraklarda yaşayan bir insanın asgari vatandaşlık bilgisine sahip olabilmesi, bu toplumun tarihini, kültürünü bilmesi, din konusunda asgari bilgilere ihtiyacı olduğunu vurguladı: ”Dinin temel kavramlarını, temel kuramlarını bilmeyen bir arkadaşımız, bu toplumun türkülerini, bu toplumun şarkılarını bile anlayamaz. Aşık Veysel’in türkülerini bile anlayamaz, Yunus Emre’nin hiçbir şiirini anlayamaz, Hazreti Mevlana’nın hiçbir hikayesini anlayamaz. Asgari din kültürüne sahip olmayan bir insan, bu milletin türkülerini ve şarkılarını bile anlayamaz.”
Kimi memnun kimi kaygılı
- Hüseyin Korkut (İmam-Hatip Liseleri Mezunları Mensupları Derneği Genel Başkanı): Kuran-ı Kerim dersi sadece yaz okullarıyla sınırlandırılmıştı. Yaz ortamında çocukların tatil psikolojisi içerisinde dinlenmesi gereken dönemde çok da verimli ve etkili olmayan şartlarda yapılıyordu. Seçmeli de olsa okul ortamına taşınması, çocukların inanç değerlerinde büyük bir gücü olacak.
- İsmail Koncuk (Türk Eğitim Sen Genel Başkanı): “Kuran-ı Kerim’in seçmeli dir ders olması olumlu bir gelişme. Hatta geç kalmış bir uygulama.
- Ünsal Yıldız (Eğitim Sen Genel Başkanı): Maalesef şaşıracak bir şey yok. Yasanın önemli unsurlarından bir tanesi eğitimin anti laik bir şekilde düzenlenmesi. Var olan laiklik unsurlarının temizlendiği ve giderek muhafazakarlaştırıldığı bir yapı oluşturuluyor. Defalarca itirazda bulunduk. Ancak bu, niyetin açık hale getirilmesidir. Bir yasa haline getirilmesi elbette çok sıkıntılıdır. Ama niyetin açık açık beyan edilmesidir.
- Selahattin Özel (Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı): “Zaten zorunlu din dersini AİHM’ye taşımıştık. Kendi anlayışlarını getirip dayatıyorlar. Kuran-ı Kerim ve Peygamber’in hayatından ziyade, Erdoğan’ı bugüne kadar siyasete dini alet ediyor anlayışıyla düşünüyorduk. Bunda yanılmışız. Bütün samimiyetimle söylüyorum. Kendisi direkt olarak din için siyaset yapıyor.
VATAN
Hiç yorum yok...