Bilirsiniz, bizde, bir kanattan diğer kanada uçanlar, o kanatta yıllardır emek verenlerden daha makbuldür...
Sağdan sola geçersin en gözde sen olursun...
Soldan sağa geçersin yere göğe sığdırılmazsın...
Böyledir...
Ahmet Hakan’da bu durumun son örneklerindedir.
Kanal 7 de haber spikeriyken, birden hidayete erip Hürriyet geçince, birden kıymetlenmiştir.
Yazılarını, madde madde yazdığı için okunması büyük sabır gerektirse ve anlaşılması zor olsa da baş tacı edilmiştir.
Şanslı kullardandır velhasıl...
Bir gün nalına, bir gün mıhına vurup, son derece “duayen” demokrat görüntüsü verse de, zurnanın zırt dediği yerde aslını inkar edememekte, kökeninin imam hatip kültürü olduğunu dışa vurmaktadır.
Örneği çoktur...
En sonuncusu, dün Bekir Coşkun ile ilgili yazdıklarıdır.
Bekir ustanın, “türban meclise girdi CHP baktı” diye yazdığını söyleyip, bunun nesi yanlış diye soruyor ve bir sürü soru ekliyor yine madde madde...
Gören, çok farklı şeyler söylediğini sanır...
Ama gerçek öyle değil...
Tüm soruları cebir ve şiddet uygulanması olasılığı üzerine...
Başörtüsü ile meclise giren bayanları ittirip kaktıracak mıydı?
Kılık kıyafet zabıtalığı mı yapacaktı?..
Dışarı dışarı diye bağıracak mıydı?
Mealindeki soruları, Ecevit hükümeti zamanında meclise türbanla giren Merve Kavakçı’ ya karşı gösterilen tepkilerden aklında kalanları sıralayarak tekrar ediyor...
Ve medeniyetten, aydınlıktan, çağdaşlıktan anladığınız şey, Meclise başörtüsüyle giren üç beş kadının Meclisten kapı dışarı edilmesini sağlamaksa... Adı batsın sizin medeniyetinizin de, çağdaşlığınızın da, aydınlığınızın da...” diyor...
Yani, kısacası demagoji yapıyor...
Meseleyi, son günlerde başı sonu belli olmayan sınırsız özgürlük söylemleri kapsamına sıkıştırıp, aklınca üste çıkıyor...
Türbanın, bir siyasi simge olduğunu...
Laik bir cumhuriyetin Meclisinde, her hangi bir dinin simgesinin gösteri aracı olarak kullanılmasının doğru olmadığını...
Meselenin aslının özgürlük değil, laiklik ilkesinin çiğnenmesi ile ilgili olduğunu...
Gözlerden kaçırıyor...
Köylü kurnazlığı yapıyor...
Aslında o, bunu hep yapıyor...
O günkü yazısını kurtarmaya çalışıyor...
Bunun oportünistlik olduğunu biliyor, ama bilmezden geliyor...
Haddini bilmiyor, boyundan büyük işlere kalkıyor...
Hasan dağına oduna gidiyor...
Bekir ustayla aşık atmaya yelteniyor...
Birilerine hoş görünmek isterken, komik oluyor...
Çapının ne olduğunu ortaya koyuyor...
Hiç yorum yok...