Bir siyasi partinin seçim kazanmasını sağlayan birçok faktör vardır.

Parti örgütünün iyi çalışması, halkın sempatisinin kazanılması, nohut, mercimek, kömür dağıtılması v.s bu faktörlerden bazılarıdır.

En önemli faktörse, “işte bunu seçeceksiniz” denilerek, halkın karşısına çıkarılacak güçlü bir adayın belirlenmesidir.

Bir siyasi parti, seçimi kazanmak istiyorsa, milletvekili ve belediye başkanı adaylarını belirlerken kendi çizgisine göre kılı kırk yarmalıdır.

Hele, daha önce seçilmiş birisini yeniden aday yapacaksa, bunu enine boyuna düşünmeli, başarısının ve başarısızlıklarının karnesine bakmalıdır.

Mesela, belediyecilik adına sıradan işeri yaptığı halde bunları allayıp pullayıp başarı diye satmaya çalışan “uyanık” belediye başkanlarını tanımalı, onlara kanmamalıdır.

İcra ettikleri işlerin gerçek ihtiyaçlara mı, yoksa birilerine rant yaratmaya mı dönük olduğunu, verdikleri ihaleleri nasıl yaptıklarını, kimlere verdiklerini, imar işlerinde nasıl davrandıklarını, bu işlerin partinin ilkelerine ne kadar uygun olduğunu çok ciddi irdelemeli, gösterilenleri değil, gerçekleri görmelidir.

Seçildikten sonra burnu kalkmış, hiziplere yakın durup, partisi örgütüyle iyi ilişkiler içinde olmayı becerememiş başkanları bir kalemde çizmelidir.

Partisinden istifa edenleri en yakınında tutmaya devam edip, onlarla kol kola gezerken,partisinin üyeleriyle nane molla ilişkiler içinde olan başkanları, ağzıyla kuş tutsa defterden silmelidir.

O başkanların parti değil, “ekip” ilişkilerine önem verdiğini, partiden istifa edenlerle omuz omuza olmalarının aslında partiye karşı pervasızca tavır koymak olduğunu fark etmelidir.

Hatta bununla yetinmemeli, o başkanın yönettiği belediyeyle dolaylı da olsa iş ilişkisine girerek, başkanı bir kez daha aday yapmaya uğraşan, bunun uğruna demokratik seçimle göreve gelmiş olan parti örgütünü bile tanımayacak kadar taraf olup, parti organlarınca verilmiş bir karar yokken, sağda solda o başkanı yeniden aday yapacaklarını söyleyen “jakoben kafalı” parti yöneticilerinin gerçek yüzlerini görmeli ve hangi rütbede olursa olsun kenara çekmelidir.

Seçilmiş parti örgütüne kulak vermeyi bilen, yerel yönetimleri yakından takip eden, halk ve kent için mi, yoksa rant için mi belediyecilik yaptıklarını ayırt edebilme objektifliğine sahip olan, kişisel ilişkilerini ve çıkarlarını, parti ve halkın çıkarlarının önüne koymayan yöneticileri göreve getirmelidir.

Seçim kazanmak isteyen parti, miting meydanlarında nutuklar atmanın, TV lerde vaatlere bulunmanın, cadde ve sokakları afiş ve bayraklarla donatmanın yeterli olmadığını, esas yapılması gerekenin kendi çizgisi içinde ilkeli ve tutarlı olmak ve bu kriterlere uygun adaylar belirlemek olduğunu görmelidir.

Aksi halde, bütün bunları seçimleri kaybettiğinde öğrenecektir ki, o zaman atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş olacaktır!

Önemli olan tekerlek kırlmadan yol göstermektir! 

Çayyolu Tokmağı