Ergenekon davasından 3 yılı aşkın bir süredir Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay, dün “Kamuoyuna açık mektup” başlıklı yazılı açıklama yaptı. Kamuoyuna mektubuna “Türkiye’de hukuk, adalet ve özgürlük kavramları, günlük iktidar siyasetinin en ucuz parçası haline gelmiştir” ifadeleriyle başlayan Balbay, şöyle devam etti: “Son olarak tutuklu vekillerinin Meclis’e katılmasını sağlayacak yasal düzenlemeye, iktidar partisinin ‘Biz anket yaptık, ankete katılanların yüzde 60’ı, onların özgürlüğünü istemiyor’ açıklaması siyasal ve toplumsal linçtir. Bir partinin genel merkezi anket yaparak mahkeme kurmakta ve karar vermektedir. Bu hükmün öne alınmasıdır. Bu mahkemenin parti genel merkezine alınmasıdır. Bu Meclis’in yasa yapma yetkisinin iktidar partisinin yönetim organlarına devredilmesidir. Dünyanın hiçbir ülkesinde anketle özgürlük pazarlığı yapılmaz.”
Balbay, “Yaşadığımız durum, eski Türk filmlerinde elleri kolları bağlı bir kişi su isteyince başındaki kişinin bir testi tu getirip kahkahalarla yere dökmesine benziyor. Unutulmasın ki, o zulmü yapanlar, filmlerde bile kazanmamıştır” değerlendirmesini yaptı.
Karayılan da gelir
Açıklamasında, “Tutuklu vekiller çıkar Meclis’e gelirse Karayılan da Meclis’e gelirmiş” ifadesine yer veren Balbay şöyle devam etti: “Şu anda Danıştay katili ile birlikte yargılanıyorum; çıkarsam yanıma Karayılan’ın geleceğin söyleniyor! İktidar öylesine büyük bir kaos ortamı yarattı ki, kamuoyun tutuklu ile hükümlü arasındaki farkı bile gözetmiyor. Yargılanmakta olduğum dava, içine herkesin doldurulduğu bir iddianameler çuvalı haline geldi. Bu kadar birbirine benzemez, işkence ile bile bir araya getirilemez. Danıştay katilinin yanı sıra yazarlığını yaptığım Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atılması olayına katıldığını kabul edenlerle, aynı salonda yargılanıyorum.”
Af istemiyorum
Balbay açıklamasında, “Ben, bu eylemi yapan, varlığı kanıtlanmamış örgütün üyesi olmakla suçlanıyorum. Hakkımda tek delil bilgisayardan çıktığı iddia edilen notlar. Bunların hukuki durumunun tartışmalı olduğunu, mahkemenin görevlendiği TÜBİTAK uzmanı söylüyor” dedi. “Ben af istemiyorum” diyen Balbay, “Bu sözlerim bir yakarış, bir feryat değil, bir özgürlük ve adalet çığlığıdır. Milli iradeyi milyonlarca kişinin verdiği oy mu belirler, nasıl yapıldığı bilinmeyen birkaç bin kişilik anket mi” diye sordu.
Doğu’ya Batı’ya sorun
Balbay, kamuoyuna mektubuna şöyle devam etti: “Eksikli Meclis’in tutuklu 8 milletvekili var. Güneydoğu illerimize BDP’li, Batı illerimize CHP ve MHP’li milletvekillerini sorsanız tahmin edilmesi zor olmayan bir sonuç elde edersiniz. Tersini yaparsanız sonucu yine öngörmekte zorlanmazsınız. Böyle bir noktaya getirilmiş Türkiye’nin Başbakan’ı lig şampiyonluğu kupasının nerede verileceğiyle ilgileniyor, ama ‘tutuklu milletvekilleri benim sorunum değil’ diyor. Öyle anlaşılıyor ki, sadece top değil, siyaset de yuvarlak. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ilkesi böyle mi gözetilir?”
“Ben İzmir Milletvekiliyim, aynı zamanda Türkiye milletvekiliyim” diyen Balbay, “İzmir’den ve pek çok yerden ‘Vekilimizi Meclis’te istiyoruz’ çağrıları yükseliyor. Dilerim bu çağrılar daha da yükselir, Ankara’dan Silivri’den duyulur hale gelir” ifadelerini kullandı. Balbay, kamuoyuna şu çağrıda bulundu: “12 Haziran seçimlerinin yıldönümü yaklaşırken her bireyi ‘bi-rey’ olmaya çağırıyorum. 2-3 bin kişilik ankete cevap vermeye çağırıyorum. Milli iradenin ne olduğunu göstermeye çağırıyorum. Hukukun ayaklar altına alındığını haykırmaya çağırıyorum.”
Hiç yorum yok...