Karadeniz’de bir kasaba belediyesi teftişindeyim. Kalacak yer olmadığından, hizmet binasında üç oda var. Boşaltmakta mümkün değil, gece koridorda yatak kuruluyor. Perde de yok sabahın köründe güneş doğunca benim mesaim zorunlu olarak başlıyor. Hizmetli mesaiye gelince benim yatak alel acele toplanıyor, aşağıda depoya konuluyor. Gecede geç saatlerde koridor gene yatak odasına dönüştürülüyor. Ayrıca yaz mevsiminde turnedeyiz, sivrisineklerle de sabaha kadar savaş halinde olduğumdan, çok huzursuzum. Sen köyü belediye yap, ama bir misafirhane düzenleme, hatta bilirsiniz köylerde bile misafirleri ağırlamak için köy odaları vardır. Akıllarınca belediye olunca geliştiklerini sanırken 5- 10 kişi maaşa ve ücrete kavuşurken, bin bir türlü vergi ile karşılaşan belde vatandaşları bin bir pişman, ama geriye dönüş yok. Kasaba halkı dolaylı, dolaysız vergilerle boğuşmaya başlıyorlar. Ancak Belediye Başkanlığını kazanan siyasi parti ve diğer siyasi partilerin seçilmiş meclis üyeleri ile memur, işçi olanlar maaşa, ücrete, huzur haklarına bağlandıklarından, bu kesimdekiler hayatlarından oldukça memnun oluyorlar. Bu olgu tek buraya has değil, ülke genelinde aynen devam eder. Yeni Belediye olan yerlerde devlet gücünü oldukça hissettirmeye başlar. Siyasi Partilerde bu arada üyelerine makam, unvan ve maddi imkan sağlar. Tüm bu giderler sonuçta vatandaşın sırtına otomatikman yüklenir.
Küçük yerlerde nöbetçi memur uygulaması da yapılmaz, ayrıca bu görevi de otomatikman üslenme durumunda kalıyorum. Gün ağırmış ben çoktan mesaiye başlamışken, belediyenin kapısı yumruklanıyor, ben de aşağıya inip kapıyı açıyorum. Bir vatandaş heyecanlı bir şekilde mezarlıkta dün defin edilen kişinin kol ve elinin dışarıda olduğunu, rahmetlinin mezardan çıkmaya çalıştığını, ancak gücünün yetmediği gibi, rahmetliyi neredeyse evliya yapmıştı. Telefon manyetolu PTT memuruna ulaşamıyoruz, mesai başlamamış. Temizlik işçisine rastlanıyor, durum Belediye Başkanına ve personele iletiliyor. Hepsi belediyeye geliyorlar, ben hariç tümü mezarlığa gidiyorlar. Durum aynen söylendiği gibi mezarın üstünde mevtanın kol ve eli anlattıklarına göre birazda parçalanmış, oldukça hazin bir vaziyet. İnsanın üzülmemesi mümkün değil. Biz denetim elemanları da her zaman mezarlığın etrafının yüksek duvarla çevrilmesi yönünde tenkit ve tavsiyelerde bulunuruz.
Bu anda yaptığımız; tenkit ve tavsiyenin ne kadar haklı olduğunu daha iyi anladım. Çünkü amaç köpek ve diğer hayvanların mezarlığa girmesinin önlenmesiydi. Aksi halde bu gibi olaylar ve tevatürler yoğunlaşırdı. Bende kendi çapımda araştırmaya başladım. Mezarı kazan işçiyi odama çağırdım ondan bilgi aldım. Zaten olay hemen anlaşıldı. 50-60 Cm kazıldığını, toprakta yumuşak olduğundan, ayrıca tabutta kullanılmadığı, köpekler için her türlü kolaylık sağlandığından, kolayca mevtaya ulaşmışlar, elini ve kolunu çıkararak parçalamışlar. Tabiatıyla SBF'de ve İçişleri Bakanlığı’nda kimse bize bu konuda bilgi vermediği halde; bilgisizde olsak konuyu kendimce çözdüm. "Mezarlar artık 1.50 metre kazılacak ve duvar yükseltilecek, mezarlık kapısı kilitlenecek, ziyaret isteminde, ilgili görevlisi kapıyı açacak ve sonunda tekrar kilitlenecek." denilerek bir konuyu da açıklığa kavuşturmanın huzuru ile tekrar evraklarla boğuşmaya, geceleri de koridorda sivrisineklerle savaşa kaldığım yerden her gün teftiş bitene kadar devam ettim.
Nejad KUMBASAR
İçişleri Bakanlığı E.Başkontrolörü
Hiç yorum yok...