BAŞKAN Melih Gökçek, Ulaştırma Bakanlığı'na devredilen metroyla ilgili öncelik sıralamasını bir kez daha vurguladı:
"İlk sırada Sincan, ardından Keçiören ve en sonra da Çayyolu metrosu bitirilecek.
Sıralamada bir değişiklik olmayacak. Aynen böyle olacak. Biz programımızı buna göre yaptık, herhangi bir değişiklik olmaz."
Metro, özellikle metro kazıları kuşkusuz bir "program dahilinde" yapıldı.
Ama bu "program", kentsel ulaşım açısından bir "plan"a, bütünsel bir planlamaya mı dayanarak yürütüldü.
İşte bütün mesele bu.
On altı yıllık metro serüveni, her seçimde değişen finansman modelleri, öncelik sıralamaları "bitti-bitecek" diye açıklanan takvimlerle geçti.
Ve geldik bugüne.
Ulaştırma Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi ve uzmanların konuya, Ankara'nın somut ulaşım verileriyle bakmasının da zamanı geldi.
Bakanlık metroya Başkent'in ulaşımı açısından bir zorunluluk olduğu için kaynak ayıracak.
Çünkü metro Başkent'in trafiği açısından şu an görünen tek köklü çözüm.
Trafikte başka bir yolla rahatlama umudu yok.
Metro trafik sıkışıklığına/çaresizliğine bir çözüm olarak öngörülüyorsa, öncelik sıralamasının da, trafiği şu an en çok yoran bölgeye göre yapılması beklenir.
Elbette ne uzmanım, ne de öyle bir iddiam var.
Ama Ankara'yı yıllardır okuyorum ve görüyorum.
Eskişehir Yolu'ndaki trafik yoğunluğu günden güne artıyor.
Çünkü Eskişehir Yolu-TBMM hattı sürekli trafik üretiyor.
Trafiğe yeni katılan araçların çoğu o bölgeden.
Ayrıca yolun iki yanında resmi daireler, onbinlerce çalışanı barındıran kurumlar var.
Kara, Deniz, Hava komutanlıkları, Genelkurmay, Merkez Komutanlığı, onlarca bakanlık, Milli Kütüphane, üniversiteler, 20'ye yakın okul, otomobil firmaları, Karayolları, DSİ, TEK, ATO, MTA, YÖK, TOKİ gibi onlarca kurum, hastaneler var.
Aynı güzergaha yeni üniversiteler, hastaneler de yapılacak.
Çayyolu çevresi için öngörülen nüfusla ilgili projeksiyon ise artık milyonla ölçülüyor.
Yaşar SÖKMENSÜER
Hürriyet/ANKARA
28/Temmuz/2010
* * *
"Öncelik" için yeni planlanlama
ULAŞTIRMA Bakanlığı'na devredilen metroların "öncelik meselesi" ile ilgili tartışmalar sürüyor.
Dün Eskişehir Yolu'nun Ankara trafiğine etkisini, bu hatta yer alan yoğun merkezleri yazmıştım.
Merkezdeki trafikte, bu bölgedeki kamu ve özel işyerlerinin, üniversitelerin, okulların, özel otobüs firmalarının servisleri, de etkili.
Ötesi her gün sayısı artan dev alışveriş merkezleri de orada.
Büyük alışveriş merkezlerinin akşam saatlerinde, haftasonlarında yarattığı araç yoğunluğunu saptamak için sayısal veri gerekmiyor.
Oradan geçmek (geçmeye çalışmak) yeterli.
Yirmiden fazla semt de bu güzergahla omuz omuza.
Merkeze gidiş-gelişler araçlarla bu yoldan yapılıyor.
"Başkent şehirleşme açısından nereye kayıyor?" sorusunun yanıtı da, orası:
Batı'ya, yani Eskişehir Yolu'na. Ve hızla...
TOKİ konutları, hızla köyden küçük şehirlere, yerleşim merkezlerine dönüşen Ballıkuyumcu, Aşağı-Yukarı Yurtçu, oralara yapılacak yeni üniversiteler, hastaneler sırada.
Temelli ise yeni bir kent gibi yükseliyor, aynı hatta.
Ankara'dan Eskişehir Yolu'na uzanan 40-50 kilometrelik güzergahta yapılaşma, nüfus her an artıyor, artacak.
Trafiğe katılan yeni araçların çoğu da o bölgeden.
Bilkent, Çayyolu, Beysukent, Konutkent gibi üst gelir gruplarının yaşadığı banliyölerde, tek çocuklu bir ailenin hanesindeki otomobil sayısı üç.
O bölgedeki yeni yerleşim yerleriyle birlikte merkeze olan mesafe her gün artıyor.
Ve otomobil ağırlıklı ulaşım, yeni araçları zorunlu kılıyor.
Bu da sadece trafik sıkışıklığı değil, akaryakıt tüketimi, bakım giderleri, artan trafik kazaları gibi maliyetler ekliyor kent yaşamına.
Bu yeni "şehir"in merkeze ana açılımı ise Eskişehir Yolu.
Bu bölgedeki trafiğin atar damarı sürekli araç pompalıyor kente.
Toplar damarlar ise tıkalı...
Başkan Melih Gökçek metrolarda yaptığı öncelik sıralaması için geçmişte şu gerekçeyi göstermişti:
"Sıralamayı yaparken yoğunluğu dikkate aldık.".
Şimdi soralım.
Sincan'dan, Keçiören'den kent merkezine katılan trafik mi yoğun.
Eskişehir Yolu'ndan mı...
Yaşar SÖKMENSÜER
Hürriyet/ANKARA
29/Temmuz/2010
Hiç yorum yok...