Dün saat 14.00’te Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Genel Kurulu’nu tepeden gören locaya cılız bir alkış eşliğinde girdi. Daha önce mensubu olduğu iktidar partisinin milletvekilleri bile fark etmediklerinden olsa gerek belli belirsiz ayağa kalktılar. Meclis’te bir kuruluş yıldönümü coşkusundan ziyade, genel bir ‘yorgunluk’ hali gözleniyordu.

Meclis Başkanı Cemil Çiçek konuşmasında Meclis’in ‘bir konu, sorun ve görevinin’ ‘Yeni anayasa zaruriyeti’ olarak açıkladı. Anayasa müzakereleri sürdüren dört partinin tamamı umudunu kesmiş olsa da Çiçek hâlâ pes etmemiş. Çiçek’in “Yasa çıkarıyoruz uygulanmıyor” şikâyeti galiba ‘tutuklu milletvekillerinin’ durumuyla ilgiliydi. ‘Galiba’ diyoruz çünkü Çiçek hangi konuyla ilgili olduğunu dinleyenin anlayışına bırakmayı tercih etmişti. Gönül arzu ederdi ki başkanı olduğu Meclis’in ‘eksik iradeyle’ çalışması meselesini daha açık ve yüksek sesle dile getirebilmiş olsun.

Neyse ki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’in acziyetini de ortaya koyan bu hukuk dışılığı “Daha kaç 23 Nisan’ı hapiste geçirecekler?” diye gündeme getirdi.

Dışarıda farklı bayram 
Liderler konuşur, Cumhurbaşkanı, komutanlar ve diplomatlar dinlerken, başkentin bir başka köşesinde, Yenimahalle Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde farklı bir ‘bayram’ havası vardı!

Bir yıl önce 28 Nisan’da aynı salonda başlayan ‘Milli Anayasa Forumu’, 152 il ve ilçede 75 bin kişi ile yaptıkları toplantıların sonrasında dün ‘siyasete’ adımını atıyordu. Ankara ve Anadolu’nun dört bir yanından gelen yurttaşlar, sadece iki bin kişilik salonu değil, fuayeye kurulan dev ekranların önünü, içerideki sesi dışarıya veren otobüslerin etrafını tıklım tıklım doldurmuştu. Ellerinde Türk bayrakları ve Atatürk posterleri ile.

Kimler yoktu ki? 
Atatürkçü Düşünce Derneği, İşçi Partisi, Türkiye Gençlik Birliği, CHP’liler, Çağdaş Yaşam üyeleri, Doğru Yolcular, Demokrat Partililer ve örgütlü örgütsüz binlerce yurttaş, güzel havaya rağmen art arda konuşan onlarca konuşmacıyı bıkmadan dinlediler.

Hareketin Ankara Temsilcisi Ufuk Söylemez bir yılın sonunda isim ve gündem değişikliğine gittiklerini belirterek, “Artık sadece anayasa konusunu değil Türkiye’nin temel meselelerini ve yapmayı planladıkları rejim değişikliğini de gündeme taşıyacağız. Bu toplantıyla adımız da ‘Milli Merkez’ oluyor. Sağdan ve soldan çok değişik görüşlerden gelen bizler ortak noktamız Atatürk’te birleştik” dedi. Nitekim katılımcılar arasında çeşitli görüşlerden parti temsilcileri, akademisyenler, hukukçular, sanatçılar, emekli askerler, milletvekilleri ve sendikacılar yer aldı. Hangi siyasi akımdan gelirse gelsin tüm konuşmacıların ortak vurgusu ise “Atatürk ve Cumhuriyet devrimlerinin yıpratılmasına yönelik girişimlere karşı mücadele edilmesi gerektiği” idi.

Milli Merkez sadece yeni anayasa karşıtı bir platform olmaktan çıkıp siyasi bir güç haline de dönüşüyor. Dünkü kurultayda il ve ilçe yönetimlerini, çalışma komisyonlarını belirlediler. Söylemez niyetlerini, “Partiler üstü olmak istiyoruz ama gerekirse alternatif de yaratacağız. Bizim gibi düşünen Atatürkçülerle işbirliğine açık olacağız” diyerek açıkladı.

‘Süreç’ muhalifleri birleştiriyor 
Meclis’teki konuşmalara damgasını vuran ‘İmralı sürecinin’, Meclis dışı muhalefetin de ana gündemi olduğu konuşma ve sloganlardan anlaşılıyordu. Söylemez “Ortak paydamız Türkiye’nin bölünmez birliği. 29. Kürt isyanı olan PKK’yi bastıracağız” derken, kurultay başkanlığına seçilen deneyimli siyasetçi Hüsamettin Cindoruk da “PKK ile devletmiş gibi müzakere yapılıyor. Devlet kudretini göstermelidir. Devlet özür diler mi? Milletle birlikte cumhuriyeti, Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk’ü koruma ve kollama görevini sonsuza dek sürdüreceğiz” diye konuştu.

23 Nisan’da Meclis’teki ‘yorgun’ ortam ile Milli Merkez Kurultayı’ndaki ‘öfkeli coşku’ya bakınca şöyle bir izlenim edindik:

- AKP iktidarının Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kurumlarını silikleştirme ve unutturma çabalarına toplumda çığ gibi büyüyen bir tepki var. Benzer şekilde İmralı sürecine yönelik de tepki birikmesi gözleniyor.

- Bu iki konuda kaygı duyan kitleler öfkelerini, kızgınlıklarını ifade edecekleri muhalefet platformları arayışı içinde. İşte Milli Merkez, böyle bir zamanlama ile ortaya çıkıyor.

Utku Çakırözer 
Cumhuriyet