Mahzar Osman’ı, yeni neslin büyük çoğunluğu hatırlamaz bile.
Bugün yayımlanan, Atatürk’le olan anektod’unu görünce, onun, çocuklarına bıraktığı o ünlü vasiyeti geldi aklıma.
Mesleğinde doruğa çıkmış ve iyi bir cumhuriyet vatandaşı olmuş bu mütevazı insan, çocuklarına mirasını nasıl paylaşacaklarını değil, şana, şöhrete, servete itibar etmemelerini, ikbal için kimseye boyun eğmemelerini vasiyet ediyor.
Onun vasiyetinden sadece çocuklarının değil, hepimizin alacağı çok dersler olduğu kuşkusuz.
Çok lafa gerek yok!
O vasiyeti paylaşalım, ders alması gerekenler alsın, bir cumhuriyet aydınının nasıl olması gerektiğini görsün!
Mustafa T. Turhan
VASİYET
63 senelik hayatımın tarihi bir gramofon plâğına sığamaz. Lâkin tarih bir kelime ile söylenebilir: Göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir ömür. Hayatımın hususiyeti durmaksızın çalışmak oldu. Çalışmaksızın geçen ömrün çok sıkıntılı ve usandırıcı olduğuna kaniyim. Daima İlerlemeye, faydalı olmaya çalıştım. Başardığım azsa suçun pek azı bendedir. İnsanı muhit yapar, fevkalbeşer yaratılanları müstesna. Bense herkes gibi âdî bir insandım. Şaşırmadım, daima doğru yolda, cesur adımlarla yürüdüm. İyi bir vatandaş, iyi bir aile babası ve nihayet iyi bir insan sayılırsam hakkımdır, bu da bana yeter.
13 yaşında Bülbül deresine gömdüğüm anamın aşkını ölünceye kadar lekesiz, en büyük sevgi olarak taşıdım. Hayatımın bütün manevî kuvvetlerini o sevgi kaynağından aldım. Allah’ı, dini, milleti, insanları sevmeyi o mukaddes kadın bana tanıttı. Bütün varlığımı ona borçluyum. Babam da bana en kıymetli mirası hediye etti: Sıhhat ve namus!.. Ben ne kazandımsa, ne isem onlara aittir, onlara borçluyum. Bıraktıkları fukaralık bile bana en büyük şeref ve iftihar vesilesi oldu.
Doktor oldum, hoca oldum, refaha kavuştum, şöhretim birçoklarını imrendirecek dereceye vardı. Lâkin bütün bu saadetlerin tadına anacığımın acı hatıraları karıştı. Doktor oldum, zabit oldum, evlendim, nur topu gibi evlâtlarım, torunlarım oldu. Her sevinçte «ah.. ne olurdu bu günümüzü anam görse idi..» derdim. Çok mesut yaşadım. Hayatta herkes gibi heyecanlar, ıstıraplar elbette ben de çektim. Hamdolsun kaderim hepsini yendi, yenemediğine de tahammül etmeyi öğretti. En mesut günlerimin biri doktor çıktığım gündü. Artık hürriyete kavuşmuştum, ekmeğimi kazanacak, aileme ve insanlara yardım edebilecek hale gelmiştim. İkinci mesut günüm de büyük oğlum Lâhut’un dünyaya gelişidir. İlk babalık zevkini tadıyordum. Onu dünyaya bırakacağım, benim eserimi o takip edecekti. O benim en kıymetli eserimdi. Nitekim o da doktor oldu. O da sinir hekimi. Allah’a çok şükür ona bütün benliğimi verebildim. İmrendiğim, yapamadığım şeyleri çalıştım ki o yapsın. Ah çocuklarımı ne kadar severim!
Evlâtlarım, Lâhut’um, Tuba’m, İrem’im, Nasut’um, Cülmut’um ve onların anneleri, Saadet’im!.. Hayatımın yıldızları!.. Hayat sahamın ufuklarında her biriniz doğdukça ben dünyayı, yaşamayı daha zevkli buldum. Sizin yükünüzü taşımak bana ne tatlı geldi. Bir gün dünyayı, hayatı terketmeye mecbur olacağım. Şüphesiz bu hoş bir şey değil. Lâkin, herkes gibi ona ben şimdiden hazırım. Sade, sizden ayrılmak hepsinden güç olacak.
Evlâtlarım, hayatımda size her zaman söylediğim baba nasihatini bir daha tekrarlıyorum: Şöhreti, serveti, huzuru, şeref ve haysiyetinizle değişmeyiniz. İkbal için kimseye boyun eğmeyiniz. Namuslu ve hür olmanın zevki ölçüsüzdür. Hayatta korkaklar ezilir, kendinizi ezdirmeyiniz. Namuslu, hür ve cesur ve azimkâr olunuz. Hele gülünç olmayınız, iğrenç olmayınız. Kimse size acımaya lüzum görmesin, kimsenin merhametine muhtaç olmayınız. Milletinizi, vatanınızı ve bütün insanları seviniz. Alîcenap ve şefkatli olunuz. Hayatınızı koruyunuz; hayat pek kıymetli bir vedîadır. Ama şeref ve haysiyetinizi korumak için gerektiğinde her fedakârlığa hazırlıklı olunuz.
İşte evlâtlarım, size babanızın bir nasihati, ebedî sizde kalacak bir yadigârı
ORD. PROF.DR MAZHAR OSMAN USMAN
Hiç yorum yok...