Haberler


MEMURLARIN “KORUNMALARINA” DAİR YASALAR HEP OLMUŞTUR, OLMALIDIR!
  • Yorumlar: 0
  • 14 Şubat 2012 00:00
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 1843
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

MEMURLARIN “KORUNMALARINA” DAİR YASALAR HEP OLMUŞTUR, OLMALIDIR!

0 0

MİT Müsteşarının ifadeye davet edilmesinden sonra hükümetin, MİT elemanları ve kamudaki üst bürokratlar hakkında savcılıklarca soruşturma yapılmasının başbakan veya ilgili bakan tarafından izin verilmesiyle mümkün olabileceğine ilişkin yasa değişikliği hazırlanmasına, muhalefetin verdiği tepki, abartılı ve çelişkilidir.

 

Çelişkilidir; çünkü, getirilmek istenen yasa değişikliği, muhalefetin çok sert eleştiriler yöneltip, kaldırılmasını istediği, “özel yetkili” savcılara, Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasıyla, istediği her kamu görevlisi hakkında, sorgulama yapma ve iddianame düzenleyebilme imkanı veren “özel yetkilerin” kısıtlamaya yöneliktir.

 

Abartılıdır; Çünkü, kamu görevi yürüten memurların ikide bir yargı önüne çıkartılmasının kamu görevinin yapılmasını engelleyeceği gerekçesiyle, her zaman koruyucu yasalar olmuştur.

 

Bunların en çok bilineni Osmanlı’dan kalma 04 Şubat 1329 tarihinden 02.12.1999 tarihine kadar yüzyıllarca yürürlükte olmuş “Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat” ve diğeri de bu kanunun yerine ikame edilmek üzere 02.12.1999 tarihinde yayımlanan ve halen yürürlükte bulunan 4483 sayılı, Memurlar ve Diğer kamu Görevlilerinin Yargılanmalarına Dair Yasadır.

 

Anılan bu iki yasayla, memurlar koruma altına alınmış ve savcılıklarca haklarında soruşturma yapılması, atamaya yetkili amirin iznine bağlanmıştır.

 

Hiç kuşkusuz bu izin, idari bir işlem olması nedeniyle de idari yargıya tabidir. Bu iki yasa arasındaki farklardan birisi, Memurin Muhakematı Yasasında, savcılıkça bir soruşturma izni talep edildiğinde, atama yetkili amirce, herhangi bir incelemeye gerek duyulmadan izin verilip, verilmemesine karar verilebilecekken, 1999 tarihli, Memurların Yargılanmalarına Dair Yasada, savcılıkça bir soruşturma izni talep edildiğinde, müfettiş gibi soruşturma konularında uzman görevlilere yaptırılacak bir ön incelemeden sonra düzenlenecek rapora dayanılarak izin verilip, verilmemesine karar verilebileceğidir.

Ve her durumda bu karara karşı ilgililerce idari yargı yoluna gidilebilmektedir.

İzin verilmemesi halinde izin isteyen savcılıkça, izin verilmesi halinde de izin verilen memurca idari yargıya başvurulabilecektir.

 

Yani, MİT müsteşarının başına gelenden sonra yapılamaya çalışılan yasa değişikliği aslında yeni bir şey getirmemektedir.

 

Zaten mevcut 4483 sayılı yasaya ve MİT’in kendi yasasına göre, savcılıklarca yapılacak bir soruşturma için atamaya yetkili amirden izin alınması gerekir.

 

Bu, MİT müsteşarı için de böyledir. Her kademeden memurla ilgili de böyledir.

 

Bunun tartışılmasına neden olan nedir? CMUK ile özel yetkili savcılara verilen özel yetkilerdir.

 

Dolayısıyla, şimdi yapılamak istenilen, aslında Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasıyla özel yetkili savcılıklara verilen özel yetkilerle, uygulanamaz hale getirilmiş olan memurların “korunmasına” ilişkin yasaya, olması gereken işlevinin tekrar kazandırılması olacaktır.

Bir nevi, yanlıştan dönmedir!

 

Ki, bu aslında olması gereken ve aynı zamanda muhalefetin de istediği bir durum değil midir?

 

Peki, bu girişimin, eleştirilecek yönü yok mudur? Elbette vardır!

 

O da memurların, haklarında iki de bir soruşturma yapılmaktan “korunmaları” için çıkartılmış olan yasanın varlığının ve CMUK daki özel yetkilerin bu yasayı uygulanmaz kıldığının, bir çok kamu görevlisi soruşturulurken unutulup, MİT müsteşarının ifadeye çağırılmasından sonra hatırlanmasıdır.

 

Tabi değişikliğin, "özel yetkilerin" kaldırılması ve tüm memurları kapsaması için CMUK da yapılması şartıyla!

 

M.T

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.