AKP iktidarının emek ve çabayla elde ettiği başarıları kuruntular yüzünden harcadığını görmek insanı üzüyor.
Economist dergisi, son sayısında Türkiye’yi anlatırken polis devleti manzarası çizdi.
Hak ihlâllerinden mağdur kişilerle yapılan söyleşiler acı verici. Bu örnekler çoğalmamalı.
Son Economist’i okuyan bir Tunuslu veya Mısırlı “Bize örnek almamızı söyledikleri Türk demokrasisi buysa hiç almayalım; yerinde kalsın” diyecektir.
Çünkü dergi Türkiye’de hapisteki gazeteci sayısının Çin’i geride bıraktığını, gösteri hakkı kullanan öğrencilerin mahkeme sürerken okuldan atıldıklarını, baştan savma iddianameler ve saçma davalarla bir yargı faciası yaşandığını anlatıyor.
AB hedefinden sapmamak, kopmamak Türkiye için hayati önemdedir.
AB devamlı, ABD de zaman zaman hâl ve gidişteki bozulmalar karşısında uyarıcı tavır alır.
Dergi Türkiye’de görülen bozulmaya neden Batı’dan dost müdahalesi gelmediğini sormuş. Ankara’daki bir Avrupalı büyükelçinin verdiği cevap pek umut verici değil:
Avrupa kendi sorunlarına dalmış halde. Türkiye’yi gözetleyecek mecali yok. Amerika derseniz, o da bölgesel güvenlik kaygıları ile Türkiye’ye ihtiyacı bulunduğu için kırıcı olmak arayı bozmak istemiyor!
Bu gidiş nereye?
Araştırmayı yapan muhabirin kanaati şu:
“Durum kötüye gidiyor. Kendi derdindeki Avrupa bunu fark etmiyor. Haklarını savunmak Türklere düşüyor.
Tabii hapse girmemeyi başarabilirlerse!”
Ana muhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu dün İstanbul’da Adalar Müzesi’nin resmi açılış törenine katıldı. Orada yeni şiirler yazacağını söyleyen şair Ataol Behramoğlu’na dikkatli olmasını söyledi.
“Yazarken bir gün kendinizi Silivri’de bulabilirsiniz” diye uyardı.
Behramoğlu’nun şiirleri o kadar umutsuz değil. İşte fikir verecek birkaç satır:
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Asmaların üstünde gün ışığı
En güzel geleceğin yakışığı
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum
Zinciri altında kımıldayan
Bitecek sanıldığı yerde başlayan
Merak ediyorum;“tek adam” olarak Başbakan Erdoğan gitgide kendine zarar verebilecek kadar büyüdüğünü farkediyor ve bunun rahatsızlığını hissediyor mu?
Ekonomi konuşalım
Onun gücü karşısında demokrasinin ve hukuk devletinin temel unsuru olan kurumlar işlevlerini kaybetmiştir.
Başbakan ne isterse o oluyor.
Meclis sadece tasdik ediyor.
Meclis gibi yargı da artık bu gerçeğe boyun eğmiş durumdadır.
Sakıncalı gidişi gören ve bunu parti içinde seslendirecek insanlar belki çıkacak ama iş işten geçmeden yerine getirilmeli bu görev.
Erdoğan’ın öfkesine kurban olmak pahasına göze alınmalı...
AKP’nin iktidardaki 9 yılını Gazeteport’a değerlendiren eski Sanayi Bakanı Ali Coşkun aynı zamanda partinin kurucularındandır.
Şu anda milletvekili ve bakan olsa yine böyle konuşur muydu bilemeyiz ama tesbiti ve uyarısı yerindedir:
“Biz bu partiyi lider partisi olarak kurmadık, kadro partisi olarak kurduk. Ancak AK Parti kadro partisinden lider partisine dönüşüyor. Türkiye’nin sıkıntısı bu!”
Çare ne?. Liderler siyasi kavgalarla istikrara zarar verecekleri yerde ekonomiye ağırlık verecekler.
Ve bu gerçeği herkesten önce Başbakan keşfedecek.
Dersim patırtısının ülkeye ve partisine ne kazandırdığını doğru hesap ederse çok da kolay keşfeder!
Hiç yorum yok...