CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin 34. Olağan Kurultayı'nda partililere seslendi.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:
Sevgili CHPliler değerli yol arkadaşlarım, yabancı misyonun değerli temsilcileri, bize güç veren destek veren sevgili aydınlar sanatçılar ulu bir çınarın gölgesinde 34. kurultayımızı yapıyoruz. bu ulu çınarın adı CHP'dir. Tarihimizle köklerimizle her zaman onur duyduk duyacağız. Milli mücadele kahramanımız başta Mustafa kemal olmak üzere tüm genel başkanlarımızı şükranla anıyorum, onların aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Biz CHP'liler olarak her zaman görkemli bir tarihe sahip olmaktan onur duyduk. CHP'nin tarihi emperyalizmle mücadelenin tarihidir, bağımsızlığımızın tarihidir. Bütün yurttaşlarımız şunu iyi bilsin ki tam bağımsızlıkçı anti emperyalist duruşumuzdan bir milimetrelik sapma bile yapmayacaktır CHP. CHP kadroları zamanın ruhunu en iyi okuyan kadrolardır.
CHP'liler ilkesiz ulusal siyaset yapmazlar. İlkelerim vardır halkın çıkarları üzerine inşa edelmiştir. İlkelerimiz vardır ülkemizin çıkarları üzerine inşa edilmiştir.
'Sosyal demokrasinin temelinde değişim, değişim, değişim vardır'
Sosyal demokratlar toplumda var olan eşitsizlikleri mağduriyetleri gidermek için vardır. Sosyal demokrasinin temelinde değişim, değişim, değişim vardır.
Sormamız gereken soru şu değişimden ne anlıyoruz. Değişim çağdaş uygarlığı yakalamadır. bizim değişimi hedefimiz Atatürk'ün hedeflediği çağdaş uygarlık düzeyidir.
Geldiğimiz süreç entelektüellerin aşağılandığı, onların hapislere atıldığı bir süreç yaşıyoruz. Gelişmiş ülke, kişi başına gelirin en yüksek olduğu ülke değildir. Eğer böyle kabul edilseydi petro dolarları olan ülkeler en gelişmiş ülkeler kabul edilirdi. Gelişmiş ülke bilgi toplumunu özümseyen ülkedir. Onun için üniversite ve eğitim politikamızı yeniden şekillendirmek zorundayız.
Gelişmiş ülke küçük ayrıntılmarda iş bölümüne giden ülkedir. Üniversiteye acaba ne kadar önem veriyoruz? 171 ülkede yapılan araştırmada milli gelirden eğitime pay harcama konusunda Danimarka 13, Tunus 17, İran 76, Uganda 129, Türkiye ise 132'nci sıradadır. Bu rakamları bilerek CHP'nin bu kurultayda neden bilgi toplumuna neden bilgi ekonomisine önem verdiğini bir kez daha yüce Türk milletinin takdirine sunmak isterim.
"Özerk üniversite"
Üniversiteleri ayakta olan bir ülke üreten ve dünyada söz sahibi olan bir ülkedir, saygın bir ülkedir. Demokrasisi gelişmiş ülkedir, dünyaya marka olan bir ülkedir. Peki bizim suskun üniversitelerimiz ortaçağın medreselerine dönüştürülen üniversitelerimiz. Bunu CHP'liler olarak yurtseverler olarak kabul etmiyoruz. Özerk üniversite, özgür bilim adamı diyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiçbir döneminde eğitimle ilgili bir yasal düzenleme, üniversiteler devre dışı bırakılarak eğitimciler, siyasal partiler, hükümet devre dışı bırakılarak bir düzenleme TBMM'ye gelmemiştir. İlk kez 4+4+4 sistemi bir eğitim reformu olarak TBMM'ye gelmiştir. Bakanlar Kurulu'nda, Milli Eğitim Bakanlığı'nda ve üniversitelerde görüşülmeyen TBMM'ye gelmiş olan kanun teklifini bir dayatma kültürü ile getirilmişlerdir. Bunu karşı tepki gösteren tek parti CHP'dir.
Aklın özgürleşmesinin önündeki engeller kaldırılmadığı müddetçe Türkiye'yi bilgi toplumuna dönüştüremez. Eğitim Türkiye'de ve tüm dünyada stratejik bir alandır. Denenir ve ondan sonra uygulamaya konulur. CHP olarak biz seçim programımıza koyduk, hala o ilkemizin arkasındayız. Her yıl 10 bin üniversite öğrencisi yurtdışında eğitime gönderilecektir dedik. 5 yılda 50 bin bilim adamına düşünün. Türkiye'yi bilgi toplumu yapma aşamasında ciddi bir sıçrama yapacaktı. Dünyayı tanımada zamanın ruhunu iyi okumalıyız. Çin ve Hindistan ekonomilerinin yarattığı yeni bir küresel işbölümü var. Yeni bir düzen ve işbölümü var. Onu sağlayan iki büyük aktör var Çin ve Hindistan. İkinci büyük bir eğilim ise enerjidir, üçüncü eğilim iklim değişikliğinin yarattığı yeni bir ekonomik gerçek ve bilim ve teknolojide gelişme dünyada inovasyonu yarattı.
"Hızlı balık yavaş balığı yutuyor"
Bizim 'büyük balık küçük balığı yutar' diye güzel bir söz var. Artık hızlı balık yavaş balığı yutuyor. Türkiye gönenç toplumu olmak zorundadır. Hızlı yetenek inşaası önemlidir. Bunun yolu çağdaş eğitimle olur. Türkiye'nin elindeki en önemli silah ne Bor madenidir ne de Toryum madenidir. Türkiye'nin elindeki en büyük koz insan malzemesidir. Türkiye'nin değil üreten bir ülke, bilimle kaynaşan bir Türkiye sanata ve aydınlara önem veren bir Türkiye, hedefimiz bu olmalı.
İşsizlik
Türkiye'nin üretebilmesi için dört politikaya ihtiyaç var vergi, politika, bütçe ve teşvik politikanızı geliştirmeniz ve uygulamanız gerekiyor. Üretmeyen Türkiye'nin en ciddi sorunlarından birisi işsizliktir. Her dört gencimizden biri işsiz. Kadınlar büyük ölçüde çalışma alanının dışına itildi. Ortaya çıkan sosyal tabloya dikkatinizi çekmek isterim. Genç boşanmalar çığ gibi artıyor, iş kazalarında Avrupa birincisi dünya üçüncüsüyüz. Terörden çok fazla insanımız hayatını kaybetti. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. İşsizlik sağlıklı, düzenli, geleceğe güvenle bakan bir toplumun en büyük tehlikesidir. Bu tehlikeyi görmemiz gereğini yapmamız gerekiyor. Neden üreten Türkiye diyoruz, çünkü üreten Türkiye işsizliği değil istihdam yaratan bir ekonomi demektir.
"Tüketime endeksli politika tarımı da çökertti"
Tüketime endeksli politika tarımı da çökertti. Çiftçileri görüyorsunuz, her gittiğimiz yerde bu şikayetleri duyuyoruz. Ortadoğu'yu besleyen bir Türkiye nasıl olur da tarım ithalatı yapıyor. Çiftçiye mazot desteği veriyor. Çiftçilerin kazancından kesilen miktar 8 milyardor. Çiftçi kazanmazsa esnaf da kazanmıyor. Biz neden üreten Türkiye, çalışan Türkiye diyoruz. Bunun ilk hedefini koyan Mustafa Kemal Atatürk'tür.
Bu partinin kurucusu genel başkanı Mustafa Kemal Atatürk'tür. O diyor ki, üretin, çalışın ve dünyada söz sahibi olun. Onun için önce üreteceğiz, çalışacağız sonra da toplumun her kesimine hakça dağıtacağız.
Egemen güçlerin Ortadoğu'daki taşeronluğunu üstlenmek tarihimize, insanımıza saygısızlıktır. Unutmayın egemen güçler ateşi elleriyle tutmazlar. Onurlu olun, dik olun, kimseye boyun eğmeyin, korkmayın burası Mustafa Kemal'in ülkesidir.
'Yurtta barış, dünyada barış' işte Atatürk'ün işte halkımızın duymak istediği bu. Yurtta da barış istiyoruz, dünyada da barış istiyoruz. 25 gündür uçağımız düştü nasıl düştüğünü bilmiyoruz. Merak ediyorum, bunlar saygın bir devlet mi yoksa Türkiye Cumhuriyeti bir aşiret devleti mi oldu? Kendi uçağının nasıl düştüğünü bilmeyen bir yönetim anlayışı olabilir mi? Bu görüntü Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışmıyor. Ne diyorlardı sıfır sorun. Tam bir sorunlar batağına sürüklenen Türkiye.
"Suriye'de yapılan katliamlara her zaman karşı olduk"
Bize 'yoksa siz Esad'ı mı destekliyorsunuz?' diyorlar. Suriye'de yapılan katliamlara her zaman karşı olduk, kınıyoruz, kınamaya devam edeceğiz. Mısır'daki sağır sultan bunu duydu ama bazıları duymadı. Değil ülkemizde, değil Suriye'de bütün dünyada hiçbir insanın burnunun kanamasını istemeyiz. Çünkü bizim yüreğimizde insan sevgisi var, insanı seviyoruz.
"Savaş istemiyoruz"
Elbette ki Suriye'ye özgürlüklerin gelmesini istiyoruz. Bizim görüşümüz uluslararası hukuk neyi öngörüyorsa biz de aynı düşünürüz. CHP hukukun üstünlüğüne inanan bir partidir. Uluslararası hukuk neyi öngörüyorsa biz ona destek veririz. Biz bölgemizde savaş istemiyoruz.
Biz yedi düvele karşı mücadele ettik, toprağımız işgal altındaydık, onun için savaştık. Kıbrıs'ta insanlarımızı katlediyorlardı ve Bülent Ecevit Kıbrıs'a giderek barış harekatını gerçekleştirdi. Biz tam 1 yıl önce hükümete bir çağrıda bulunduk. Dedik ki 'Türkiye'de bir uluslararası Suriye konferansı düzenleyin'. Herkesi çağırın, abilik yapın, önderlik yapın. Bizim önerilerimizi görmediler, duymadılar ve ellerinin tersiyle ittiler. Sonra Labrov bizim önerimizi sahiplendi. Rusya'da bir Suriye konferansı yaptı. Kimin itibarı arttı, savaş çığırtkanlığı yapan mı, yoksa konferans toplayan mı?
Suriye'de katliam var deyip savaş tamtamları çalacaksın, ötür yandan insanları katledilen, yargılanan Ömer El Beşir'i Türkiye Cumhuriyeti'ne çağırıp 'merhaba' diyeceksin. Türkiye Cumhuriyeti'nin katillerle işi yok. Uluslararası mahkemelerin katil ilan ettiği bir adamı sen hangi inançla Türkiye'ye davet ediyorsun
"Kürecik'e o füze kalkanını İsrali'i korumak için kurulduğunu bilmeyen mi var?"
İç politikada bir manevra yapıyorlar. Efendim İsrail bizim düşmanımızdır diye. Peki Kürecik'e o füze kalkanını İsrali'i korumak için kurulduğunu bilmeyen mi var? Düşman üretmek üzere bir dış politika kurabilir mi? Kürecik İsrail kalkanından sonra İran, Türkiye'de Kürecik'i vuracağını söyledi. Bir komşuyla ilk kez hasım oluyoruz. Kıbrıs Rum Kesimi Doğu Akdeniz'de doğal kaynak koynakları buldular. Biz ne yaptık Piri Reis'i gönderdik. Yolda arızalandı geri çektik. Benim ağrıma giden bir şey var. Bir Rum bakan çıkıp 'Bunları boşverin, çok konuşurlar bir şey yapamaz' diyor. Bu benim ağrıma gitti. Bu tablo Türkiye'ye yakışmıyor.
"Taşeronluk yapıyorsun"
Türkiye enerji açısından Rusya'ya yüzde 60 oranında bağlıdır. Şimdi bizim Dışişleri Bakanımız diyor ki, 'efendim biz Rusya'yı izole edeceğiz'. Ben ne söyleyeyim. Büyük savaşlar her zaman enerji kaynakları üzerinden çıkmıştır. Türkiye önümüzdreki 20 yıl içinde 280 milyar dolarlık enerji yatırımı yapmak zorundadır.
Gidersiniz Kaddafi'nin elinden ödül alırsınız. Batının egemen güçleri Kaddafi'yi ezmek isterler, sen şakşaklarsın. Sonra bavul dolusu çantaları alıp 'acaba Libya'dan bir şey gelecek mi?' dersin. Libya'dan sana bir şey gelmedi, egemen güçler onu paylaştılar. Sen onların taşeronluğunu yapıyorsun, taşarona da bir şey düşmez zaten. Kıbrıs davasında bize katkı sunan Kaddafi'nin linç edilmesini alkışlamak bize yakışmaz.
Demokrasi ahlaki değerler üzerinden yükselir. Demokrasilerde yöneticiler gilerler halka hesap verirler. Onun için TBMM'nin iç tüzüğünü değişsin, bir kurum oluşturulsun ve o komisyonun başkanı ana muhalefetten olsun.
Demokrasi ahlaki değerler üzerinden yükselir. Demokrasilerde yöneticiler gilerler halka hesap verirler. Onun için TBMM'nin iç tüzüğünü değişsin, bir kurum oluşturulsun ve o komisyonun başkanı ana muhalefetten olsun.
Silivri toplama kampını bütün dünyaya anlattık. Orada yargılama yok sanıkları hazır olarak görme alışkanlığı vardır. Orada görülen özgürlüğün kan davasıdır. Yüzyılın soygunu Deniz Feneri davasına bakalım. Deniz Fener'ini sorgulayan savcıları sorgulayan bir sistem sadece Türkiye'de var. Ne zamandan beri hırsızları soruşturmanın suç olduğu anlaşıldı. Böyle adalet olmaz. Siyasallaşan yargı yargı değildir.
"Bu sorunu çözmeye kararlıyız"
Sıkıyönetim mahkemeleri, DGM'ler vardı, karşı çıktı. Şimdi gücüne ve adamına göre iki mahkeme oluşturmaya çalıştılar. Bir Silivri mahkemeleri bir de AKP'nin terörle mücadele mahkemeleri. İster Kürt sorunu, ister Güneydoğu sorunu. CHP olarak bu sorunu çözmeye kararlıyız. Siyaset sorunlardan nemalanan değil sorunlara çözüm üretme sanatıdır. Tutturmuşuz analar ağlamasın. Lafla peynir gemisi yürümez. Siyasetçinin sorumluluk üstlenmesi lazımdır. Analar ağlıyorsa yolunu yordamını bulacaksın, halk sana oy verdi. Sorunlar çözülmezse derinleşir Türkiye otoriter yapıya kayar.
Aydına, sanatçıya 'kitap yazma' deniliyor. Ne olacak bunun sonu.? Yazacağız ve direneceğiz. Bütün şehit annelerimize sesleniyorum. Onların ellerinde öpüyorum. Yetki verin güç verin Türkiye'yi anaların ağlamadığı bir ülke haline dönüştürelim.
Sorunun ve çözünün zor olduğunu biliyorum. Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün geleneğinden geliyoruz, sorun varsa çözüm de vardır. Özgürlükleri baskıya alan, medya üzerinde baskı kuran, yargıyı siyasi otoritenin emri veren yolsuzluk ve ihaleye karıştıran milletvekillerine, Atatürk'ün mirası olan Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu'nu bir odaya hapseden anlayışın hazırladığı Anayasa'ya hayır diyoruz. Daha çağdaş ve daha özgür bir anayasa istiyoruz. Bunun için masadan kalkmayacağız, ta ki istediklerimize sahip oluncaya kadar.
Çağdaş bir Anayasa'yı direne direne yapacağız. Anayasa'yı herkesi ikna ederek çağdaş ülkeleri örnek göstererek masaya oturduk AKP'nin maskesini düşürdük, yüzünü görmeye başladık. CHP anayasayı her zaman önemsemiştir. Anayasa konusuna her zaman önem vermiştir. 1980'den bu yana askeri yönetim tarafından yapılan anayasaya ister ilçe, ister kurultayda hepsinde karşı çıktık. Karşı çıkacağız çağdaş bir Anayasa'ya kavuşacağız.
"Her kurultayda bir adım daha attık"
Laiklik din ve vicdan özgürlüğüdür, toplumun çimentosudur, herkesin inancına saygı göstermenin temel kuralıdır. Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. İki yılda çok şey yaptık. Her kurultay bizi biraz daha değiştirdi. Her kurultayda bir adım daha attık. Bu kurultayda da değişeceğiz, dönüşeceğiz.
Terör, işsizlik, yoksulluk, üniversiteler, engelliler, kadınlar hangi sorun varsa hangi sorun varsa o sorunun çözümüyle ilgili açık ve net cümlelerle bizim çözümümüz vardır. Biz çözüm üreten, güven veren partiyiz. Uzun aradan sonra ilk kez parti okulumuzu açtık ve eğiticilerin eğitimi için yola çıktık.
"Demokrasi yok"
CHP olarak kendimize güveniyoruz. Dünyayı yakından izliyorum, Çin'de Hindistan'da Afrika'da ne oluyor. Günü gününe izliyorum. Bizim kadrolarımız toplumun en nitelikle kadrolarıdır. Biz işin medyatik yönüne değil, temeline inmek istiyoruz. Niğde'de patates mitingi yaptıysak bunun içindir. Şanlıurfa'da 13 kişi hapishanede yanarak öldü.
Hesabını veren oldu mu, sorumluluğu üstlenen oldu mu? O zaman ülkede demokrasi yok. Demokrasinin olduğu yerde birisi çıkıp üstlenecek ve hesabını verecek. Samsun'daki felaketi hatırlayın, bakan diyor ki 'sorumluluk bizde' e öyleyse gereğini yap, istifa etmek gibi onurlu bir görev yap.
"Korkaklardan aydın olmaz"
Bu ülkede korkaklardan aydın olunmaz. İstediği kadar okusun, yazsın, konuşsun göğsünde yürek taşımıyorsa ben ona aydın demem. Aydın elinde meşalesi olan, topluma önderlik yapan kişidir. Boşuna mı okuyorsun, yazıyorsun. Beni hapse atarlar mı diyorsun, o zaman kalemini bırakacaksın. Bir köşeye çekileceksin, inzivaya çekileceksin.
Türkü söylemekten korkuyorlar, türkü bizim bağımsızlığımızdır. Türküler bizim köklerimizdir, kültürümüzdür. Türkücüyü cezalandıracaksın, sanatçıyı cezalandıracaksın, konseri iptal edeceksin. Ne olacak başın göğe mi erecek, ne olacak başın hep önde olacak.
Cumhuriyet
Hiç yorum yok...