ZONGULDAK Karadon’da grizu patladı, maden ocağı çöktü. Patlamadan üç gün sonra, toprak altında kalan 30 madenciye ancak dört gün sonra ulaşılabileceği açıklandı. Fakat bu nasıl hesapsa ertesi gün cesetlere ulaşıldı.
Civanımın padişahı Fatih Sultan Recep, Zonguldak’a gitti ve “Ne yapalım takdiri ilahi. Madenci oldu mu bunu (ölümü) göze alacaksınız. Şükredin ki bir işiniz var. Yapacak bir şey yok” dedi.
Hayır, var! Grizu patlaması doğal bir olaydır ama maden ocağının çökmesi ve işçilerinin göçük altında ölmesi Allah’ın takdiri değildir. Kömür ocaklarındaki patlamaların ve ölümlerin sorumlusu madeni işleten şirketin veya devlet kurumunun yetkilileridir.
Yeraltında kömür üretiminde temel ilke “önce emniyet”tir. Hele Zonguldak gibi gazı bol ve cevher yapısı zor bir bölgede “emniyet”in önemi çok daha büyüktür. Ama siz “önce para” derseniz ve can güvenliğini göz ardı ederseniz sorumluluğu Allah’a yükleme acizliği içine düşer; halkı da “şükredin ki bir işiniz var” diye kandırdığınızı sanırsınız.
7 Mart 1983’te Zonguldak Kandilli’de grizu patlamış ve 103 maden işçisi ölmüştü. 103 işçinin yaşamını yitirdiği ocağa patlamadan üç yıl sonra Ümit Kıvanç arkadaşımla birlikte inmiş ve Cumhuriyet’te uzun bir yazı dizisi hazırlamıştık.
Hey Anadolu kitabından bir alıntıyla patlamanın olduğu ocağa inmeye çalışıyoruz: “Artık yerde ray yok. Kömürün içinde oyulmuş bir oyuk burası. Basık ve dik. Nefeslik diyorlar buraya. Ocağın nefesliği, pis havanın çıktığı yer. Bizim ‘ocak’ diye bildiğimiz, ‘maden ocağı’ dediğimiz yere de madenciler pano diyorlar. Pano, yerin altındaki damarda kömürün çıkarıldığı bir birim. Damarın içinde birden fazla pano oluyor. Nefeslikten pis hava çıkıyor ya, hemen oraya grizu ölçüm aygıtı yerleştirilmiş. Büyük facia sırasında, yeryüzündeki tahlisiye istasyonunun deposunda duran aygıt bu! Aygıt, panodan çıkan grizu miktarını her saniye ölçüyor. İbresi, yüzde 1 oranına göre otomatiğe bağlanmış. Yüzde 1 olunca, elektrik düzenini kesecek. Şu andaki grizu binde 1.”
Depoda saklanan grizu ölçüm aygıtı yeraltında çalışıyor olsaydı Kandilli’de 103 işçi ölmeyecekti.
Karadon’da 30 işçinin diri diri gömülmesi takdiri ilahiymiş. Sen onu benim külahıma anlat!
Deniz Som
21 Mayıs 2010 - Cumhuriyet
Hiç yorum yok...