Gün geçmiyor ki, yok artık daha neler, dedirten bir gelişme yaşanmasın...

Tamam, AKP’nin zihniyetini, dünyaya bakışını biliyoruz ama...

Buna rağmen hayret edilecek olaylar karşısında ister istemez şaşırıyoruz...

Kürtaj yasağı, alkol yasağı filan derken...

Sıra geldi, insanların özel hayatını düzelemeye...

Neymiş efendim, kız ve erkek öğrenci aynı evi paylaşamazmış...

H...aberi duyduğumuzda pes doğrusu dedik...

Sonra Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan gelen, böyle bir yetkimiz de düşüncemiz de yok şeklindeki açıklama üzerine galiba bir yanlış anlama olduğunu sandık...

Lakin çoğu zaman olduğu gibi yine Sn. Başbakan çıktı, işin doğru olduğunu ilan etti....

Fas’a giderken yaptığı açıklamada, "Bir defa kız erkek karışık yurt dönemini kapattık, yüzde 75 düzenlemeyi yapmış vaziyetteyiz. Kızlarla erkeklerin aynı kampüsü paylaştıkları yurtlar olmayacak. Ev olayına gelince, bununla ilgili pek çok şikayet oldu, aynı daireyi kız erkek paylaşıyor diye. Bu konuyu sizlerin takdirine bırakıyorum ve muhafazakar demokrat bir iktidar olarak da ne gibi düzenleme yapılabilir, bunun psikolojik; sosyolojik neticeleri nedir ne değildir bu çalışmaları yapıp bu şikayetleri değerlendireceğiz"

"Kişinin müstakil özel evlerinde bir kız ya da bir erkeğin aynı evde kalması ne denli uygun olabilir? Siz böyle bir şeyi hoş karşılar mısınız? Eğer siz kızınızla ilgili böyle bir şeyi uygun buluyorsanız, size hayırlı olsun. Eğer bir yasal düzenleme gerekiyorsa biz yasal düzenlemeyi yaparız. Valiliklerin yapması gerekiyorsa bunu yaparız" dedi...

Bu konuda, söze “Bu protestolar uluslar arası gündemde hükümete karşı yükselen bir muhalefet gibi algılanıyor.”diyerek başlayıp soru yönelten bir muhabirle tartışmaya girdi...

Yüzde elliyi evde zor tutuyoruz lafını tekrar etti...

Freni yok!..

Çıkıp, kız ve erkek öğrencilerin aynı daireyi paylaşamaması için yasal düzenleme yapabilmeyi savunabiliyor...

Ve bunu da muhafazakar demokrat bir iktidar olmalarına dayandırıyor...

Muhafazakarlıkla bile açıklanamayacak olan bu yaklaşım, kuşkusuz demokrasiyle hiç mi hiç bağdaşmıyor.

İnsanlar, hayat tarzlarına müdahaleden yakındıkça, inadına yapar gibi yeni müdahaleler ardı ardına sıralanıyor...

Sonra bunun adı da demokratlık oluyor...

Diktatörlük nasıl bir şeyse artık!..

Seçimle başa gelince diktatörlük olunmaz sanıyor...

Mussolini’nin, Hitler’in seçimle gelen diktatörler olduğunu unutuyor...

*

Aynı Sn. Başbakan, Fenerbahçe Spor Kulübünün olağanüstü kongresinde alınan sonuç için “Kulüplerle ilgili bir söylemde bulunmam doğru değil, bana düşen hayırlı olsun demektir” diyor..

Ve ardından, “vaatlerin temeli olup olmadığını FB camiası bir buçuk yıl içerisinde görecektir” diye ekliyor...

Adeta, kongreyi kazananların olmayacak vaatlerde bulunduklarını ima ediyor.

Ama bu söylem olmuyor!..

Mustafa Tuğrul Turhan