Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı okununca bir gecede kotarılıp, yürütme organının önüne konulduğu hemen anlaşılıyor.
Tasarıya hukukçu eli hiç değmemiş. Örneğin gerek ulusal ve gerekse uluslararası hukuk tarafından güvence altına alınan hak arama hürriyeti, bu tasarıda hiçbir beis duyulmaksızın ortadan kaldırılabilmiş.
Tasarının “Uygulama işlemleri” başlıklı 6. maddesinin 9. bendinde deniliyor ki “Bu yasa uyarınca tesis edilen idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ... İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca dava açılabilir. Bu davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez”.
Çok zamanları yok anlaşılan. Öyle ya hepimizin bildiği idari işlemlere karşı tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içinde dava açılabilir. İdari yargıya da tahammülleri yok anlaşılan. Öyle ya Anayasa ve İdari Yargılama Usulü Yasası’nca hüküm altına alınan “yürütmenin durdurulması” kurumuna dahi tahammülleri yok.
Böylesi bir düzenlemenin verili mevzuat çerçevesinde anlaşılması, açıklanması mümkün değil. Oldu olacak, bu kanun uyarınca tesis edilen idari işlemlere karşı hiçbir şekil ve şartta dava açılamaz diye yazıverseydiniz, elinizden tutan mı vardı?
Tasarı, özü itibariyle “seni, beni, hepimizi mülksüzleştirme” tasarısı.
Benden, senden, bizden aldığını kime veriyor? En çok parayı kim verirse ona.
Tasarının “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde “rezerv yapı alanı” “Bu Kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin ve İdarenin talebine bağlı olarak veya re’sen, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenen alanlar” olarak tanımlanmış.
Tasarıya göre hepimizin halen oturduğu evleri, varsa zeytinlikleri, varsa tarlası, bahçesi “rezerv yapı alanı” ya da “riskli alan, riskli yapı” olarak tanımlanıp, buna göre işlem görebilecek.
Peki bu “rezerv yapı alanı, riskli alan, riskli yapı” tespitlerini kim yapacak? Tasarıya göre oluşturulan bir kurul.
Yapılan tespitlere yönelik bir itiraz hakkınız var mı? Sakın ha, itiraz ederseniz malınız, mülkünüz, eviniz, bağınız, bahçeniz, yazlığınız hemen “dönüşüme” tabi tutulup, elinize beş kuruş geçmeyeceği gibi üstüne üstlük bir de yıkım vesair masraflara da katlanmak zorunda kalabilirsiniz.
İtiraz etmezseniz ne olur? Olacak olan bu kez itirazsız olacaktır ve değişen bir sonuç ortaya çıkmayacaktır. TOKİ malınızın, mülkünüzün ortağı, giderek sahibidir.
Plazalar ve gökdelenlerle “sanat norm ve standartlarına uygun” bir biçimde “dönüştürülecek” yeni yerleşim alanlarının genellikle evlerimiz, bahçelerimiz olduğuna ikna! ediliyoruz ama asıl “yeni yerleşim alanlarının” Zeytinlikler, Meralar, Ormanlar, Kıyılar, Askeri Bölgeler olduğunu da açıkça görüyoruz.
Oysa bu alanlar, bu alanlara özel yasalarla, özellikle koruma altına alınmıştır. Kamu bu özel yasalar üzerinden bu topraklarda bu suretle örgütlenmiştir. Tasarıda bu özel yasalar uygulanamaz hale getirilir ise, topraklar üzerindeki kamu malı örgütlenmesi de çözülme sürecine girecektir.
Avukat Ali Altay
Hiç yorum yok...