Tuba Gök’ün doğaseverliğini anında www.cayyolum.com’da yayınladık. Son derece olumlu tepkiler aldık. Bu arada Tuba’dan bir de mail aldık. Şöyle diyordu;

"Engin Bey internet sitesinde yapmış olduğunuz teşekkürlerinizden dolayı çok mutlu oldum. İnanın bir karşılık beklemeden yapılan bu duyarlı davranışı herkese örnek bir davranış olarak aktarıp ailem için güzel sözler sarfettiğiniz için size çok teşşekkür ederim.

Size bir de mutlu bir haber vermek istiyorum. Yanan ormanda orta boylu bir kamlubağ buldum. Kabuğunun tepesi yanmış ayakları ve yüzü de hafif yanmış. İyileşene kadar bizim misafirimiz. Gerekli görülen her şeyi veteriner kontrolü altında yaptık.

Ne yazık ki hiç yanmasaydı ormanımız ve ağaçlarımız ve hayvanlarımız zarar görmeselerdi.

Çok üzüldüm ama ormanımızın yeniden yeşereceğini umut ederek üzüntümü hafifletiyorum.

Saygılarımla size iyi çalışmalar dilerim."

Tuba GÖK

Tahribatın boyutunu görmemiz açısından kaplumbağanın fotoğrafını istedim Tuba’dan. Kaplumbağanın fotoğrafı gerçekten bizi üzdü.

Kimileri hayvansever. Ama bu hayvanseverlik köpekseverlikle sınırlı. Oysa doğa; karıncası, kaplumbağası, köpeği, kedisiyle, tavşanıyla bir bütün.

Yangının yarattığı tahribatı yukarıdaki resim bir nebze de olsa anlatmıyor mu? Nelere nasıl sahip çıkmamızın belgesi niteliğinde değil mi?

8 Ağustos’ta yaptığımız toplantının bir konusu da buydu. Yeşilimize, hayvanımıza, doğamıza sahip çıkmak, onları kollamak, gelişmesini sağlamak son derece önemli. Toplantıda "Çayyolu’nu nasıl duyarlı hale getiririz?" sorusunu kendi aramızda uzun uzadıya tartıştık.