PAZAR günü Eskişehir Yolu güzergahında, idaremdeki 06 plakalı hususi aracımla seyir halindeyim. (Ne yapayım, trafik lisanı böyle)
"Bana göre normal" ve emniyetli bir hızla gidiyorum.
Çevremdeki araçlar da, 60-90 km arası bir süratle seyrediyor trafikte.
Bir kaç 100 km üzerinde hızla giden, "haşarı" sürücü de geçiyor yanımdan.
Ama yol dört şerit, yani şehiriçi otobanlarımızdan.
Beytepe köprüsüne yaklaşırken, bir anda trafik kalabalıklaşıyor.
İlerideki onlarca otomobilin kırmızı stop lambalarıyla, fener alayına dönüşüyor araç kervanı.
Herkes frenliyor.
Önce kaza oldu sanıyorum.
Neyse ki kaza değil.
Beytepe köprüsüne gelmeden önceki "çelik tak"ı görünce meseleyi çözüyorum.
Takın üzerinde 3-4 kamera, 5-6 algılayıcı ile otomatik radar kontrolü var.
Otomobiller orayı geçene kadar, "Dostlar, pardon emniyet alışverişte görsün" gibilerinden süratini aniden 50'ye düşürüyor.
Kazık fren tabiri, yerini "kamera freni"ne bırakmış.
Digital algılayıcıları algılayamanlar ise, kameralara gülümseyemeden geçip gidiyorlar.
Tam bir hengame.
Çok şeritli, otoban misali yollarda 50 km hız sınırlamasını, yetkililer de, uzmanlar da gerçekçi bulmuyor.
Bir kaç yıldır TBMM'ye de geldi bu sorun.
Eskişehir, Gölbaşı, İncek gibi yollarda hız sınırlamasını yeniden düzenlemek için çalışmalar da sürüyor.
Bu konuda bir başka yakınma da, sürücülerin nerede, ne kadar süratle gidecekleri konusunda tam bir kafa karışıklığı yaşamaları.
Bu karmaşa ve 4 şeritli yolda -hissi kablel vukuyla- aniden yapılan frenlemeler, trafikte suni kaos yaratıyor.
Sürüş ritmini/düzenini olumsuz etkileyerek, radar refleksli ani hareketlere neden oluyor.
Yapılacak yeni düzenleme, bu nedenle acil.
Yeni hız sınırlamalarıyla, dilerim gerçekçi, işlevsel bir ölçüt getirilir.
Hiç yorum yok...