Sığınmaevlerinde yer olmadığı için şiddet gösteren eşlerine çaresiz geri dönmek zorunda kalan kadınlar için yeni dönem başlıyor. Şikâyetler üzerine sığınmaevi yönetmeliğinde değişikliğine hazırlanan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, başvuru yapan mağdur kadınları engelli, fuhşa itilmiş, ekonomik güçlük yaşayan ve çocuklular şeklinde nitelendirip aynı sığınmaevinin farklı odalarına yerleştirmeyi planlıyor. Bakanlık ayrıca mağdur kadınların sürekli gündeme getirdiği “12 yaşından büyük erkek çocuğumuzu ne yapalım” şikâyetleri için ise yeni çözümler bulacak. Buna göre gerekli durumlarda erkek çocuğu olan kadınlara, 35-70 metrekare arasındaki stüdyo tipi evler verilebilecek.

Yönetmelikle ayrıca belediyelerin keyfi kadın sığınmaevi açmama tercihlerinin de önüne geçilmek isteniyor. 50 binin üstünde nüfusu olan yerlerde belediyeler tarafından “sığınmaevi açılabilir” ifadesi “açılır” şeklinde değiştirilecek.

Bakanlık kadına yönelik şiddet kapsamında üniversitelerin iletişim fakültelerinde eğitim gören öğrencilerle çalışma kararı da aldı.

Bakanlığın, daha önce sivil toplum örgütleriyle yaptığı toplantıda, SHÇEK yetkililerinin “diğer kadınları da fuhşa yönlendirirler” gerekçesiyle fuhuş yapanların sığınmaevlerinde farklı bölümlerde kalmasını önermiş, kadın örgütleri “tecrit ve ötekileştirme” diyerek öneriye karşı çıkmıştı.

Sevil ARINAN
Cumhuriyet

Bir kadın sığınma evine neden gerek duyar? Evinde şiddet gördüğü, sokakta kaldığı, yeni bir kimlik yeni bir hayata adım atmak istediği için.  Engelli olma, ekonomi ve şiddet sorunları ile bu evlere sığınan çocuklu veya çocuksuz kadınları bir yana bırakırsak, zorla veya başka sebeplerle fuhşa itilen bir kadın niye sığınma evine gerek duyar diye kendi kendimize sormamız lazım. Başını sokacak bir çatı bulamadığından mı yoksa parasal ve şiddet sorunlarından mı? Belki bu bahis konusu sorunların az da olsa böyle bir karara katkısı olabilir. Ama asıl amaç yeni bir hayata başlamak, beyaz bir sahife açmak her insan gibi özgür ve huzurlu yaşama isteği olamaz mı? Eğer sığınılan kapının eşiğinde etiketlenip, tecrit edilecekse SIĞINMANIN ne anlamı kalır? Bu kadınların diğer sığınmacılardan ayrı tutulması  KAŞIKLA VERİLENİN SAPIYLA GÖZ ÇIKARILMASINDAN başka nedir? Hayata yeniden merhaba demek için Devlete sığınan bu kadınlar psikolojik yardımı, yeni bir kimliği ve gizliliği hak etmiyorlar mı? Diğer sığınmacılardan onları ayırmak afişe temek hangi vicdana sığar?..

Devletine sığınan ondan yeni bir hayat için yardım isteyen kadının "FUHUŞ YAPANA TECRİT" önerisi ile etiketlemek geldiği sokağa itmekten başka nedir? Devlet Anaya koruma, kollama, kucaklama yakışır.

"GEL KİM OLURSAN OL GEL; İSTER MECUSİ, İSTER PUTA TAPAN, YÜZ KERE, BİN KERE BOZSAN DA TÖVBENİ YİNE GEL" diyen Mevla'nın adı konteyner evlerde değil gönüllerde kalsın.