Başlığı okuyunca yakın zamanlarda kaybettiğimiz ünlü kişilerden bahsedeceğimi sanmayınız. Ama en az ünlü kişiler kadar, hatta onlardan daha fazla yaşantımızı etkileyen sosyal olaylardan bahsedeceğim.
Kaybettiğimiz toplumsal değerlerimizden ilki ve en önemlisi, ana dilimiz, Öz Türkçemiz olsa gerek. Hani 13 Mayıs 1277 tarihinde (yaklaşık 700 yıl önce) Karaman Beyi Mehmet Beyin, siyasi ve askeri zaferleri yanında bir kültür zaferi olan:
”Bu günden sonra,divanda,dergahda ve bargahda (izinle girilen yer) mecliste ve meydanda Tükçe’den başka bir dil kullanılmayacaktır.”dediği TÜRKÇEMİZ.
Hatırladınız değil mi?..
Daha sonra Ulu Önder Atatürk’ ün
“……Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil şuurla işlensin.”
“….Türk Milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” dediği ana dilimiz, arı dilimiz. TÜRKÇEMİZ
İşte önce onu kaybettik.
Peki karşılığında ne kazandık dersiniz ?...
Şöyle çevrenize bir bakın Türkçe kaç tane iş yeri tabelası görüyorsunuz?... Ya da Türkçe isimlendirilmiş kaç tane ürün sayabiliyorsunuz.Birbirimizden ayrılırken; sağ ellerimizin avuç içlerini karşılıklı vurup çak veya bay-bay söyleminin, Türkçemizde karşılığı yok mu?
Argo bu dilin esası mıdır? Güzel dilimizin yerine bunu öngörüyoruz.
Çocuklarımızın argo kelimeler kullanmasına göz yummak ya hoşumuza gidiyor, ya da arı dilimizde bunların tam karşılığını bilmiyoruz.
Üçüncü bir ihtimal: bu konuyu önemsemiyoruz. Haydi biz dilimizi tam olarak bilmiyoruz diyelim. Peki…dilimizi en güzel şekli ile kullanarak topluma örnek olması gereken TRT ye ne demeli?... Yahut her bilim gibi bunu öğrenebileceğimiz ders kitapları acaba yeterli mi?... Lütfen çocuğunuzun ders kitaplarını, özellikle de Türkçe kitabını alıp bir inceleyiniz. Bunlar Milli Eğitim Bakanlığının Talim Terbiye Kurulunca incelenmiş ve ders kitabı olarak veya yardımcı ders kitabı olarak tavsiye edilmiştir:
Bir diğer acı kaybımıza gelince;
Bu da en az öz Türkçemiz kadar önemli .
Örf ve âdetlerimiz.
Onlara bağlı kalmanın geri kafalılık sayıldığı bir zamandayız. Baksanıza örf ve âdetlerimizden ne zaman bahsetsek geri kafalılıkla suçlanıyoruz. Hem de; kendi çocuklarımız tarafından dinazor yakıştırması ile.
Bu yadırganmalar bu garipsenmeler, yaşantımızın hemen her evresinde karşımıza çıkmaktalar.
Tüm bunların sorumlusu kimdir ?. Kimlerdir ?....
Uzun uzun düşünmeye, çevremizde sorumlu aramaya gerek yok. Tek sorumlu biziz. Biz…
Biz kendi değerlerimize sahip çıkıp onu korumazsak yabancı kültürlerin istilasına maruz kalacağımızdan hiç şüpheniz olmasın
(Ömer Önder)
Hiç yorum yok...