Bir arkadaşım sağnak yağışlarda Çetin Emeç bulvarında her zamanki trafikte bekler ve adım adım ilerken sağanak yağmuru görmesine rağmen Dikmen köprüsünün altına girmekte bir sakınca görmemiş..
Kendisinden dinleyelim gerisini:
"Bir anda Dikmen caddesinden sel halinde sular köprünün her tarafından akmaya başladı, rögarlar yetmediği için ya da tıkalı olduğu için köprünün altında su hızla yükseldi.. Arabanın kapısını açıp çıkamadım, önde bir çocuklu aile çığlık çığlığa imdat çağırıyordu.. Çevreden gelip kapıları açmaya çalıştılar.. kapılar zorla açıldı. Su direksiyon seviyesini hızla geçmişti ve araçtaki laptop'umu düşünecek vakit bile yoktu. Kendimi suların içinde bulmuştum ve hızla sağanak altında köprü altından kurtulup dışarı çıktık.."
Aynı yağmurda aynı yolu kullanan ben 10 dakika sonra aynı kavşağa vardığımda, karanlıkta suyun içinde gömülü 8-10 aracın birinin sevgili Gülbin'e ait olduğunu fark etmedim tabii.. Tıkanan yol bizi Dikmen köprüsünün üstüne adım adım yönlendirdi..
Daha sonra 40 milyarlık otomatik arabasının tüm elektrik donanımı bozulduğu için aracın hurdaya çıktığını öğrendim.. Canını kurtardığına seviniyordu ama…
Tabii bu "Avrupa Kenti" Başkent Ankara'da sık rastlanan bir durum.. Bundan sonra daha sık rastlanacak gibi.. Eşim altgeçitlere girmemi yasakladı ama evime nereden gelip gidebilirim??
Dikmen'in sel vadisi olduğu daha önceden de biliniyordu ve buna göre drenaj önlemleri alınmalıydı.
Tabii yapılan II. etap uygulamasındaki dev anfi-tiyatro bu amaçla yapıldı herhalde ama drenaj sorunları çözülememişti.
Bir Forum'da şu öneri var: Çoook güldüm ağlanacak halimize..
Ankara'da Trafik kuralları yeniden düzenlenmeli; Her aracın standart donanımına ilave şişme bot ve can yeleği de eklenmeli... Birde derler ki Ankara'da Deniz yok...
Geçen ay yazdığımız gibi hızlı olmayan toplu ulaşım araçlarımız bizi "uyduruk" kent "Çayyolu"ndan alıp geri bırakmakta zorlanıyor.. Dolayısı ile iş yerimizi de evimize yakın bir adrese taşımanın zamanı geldi sayılır.. Ama kent merkezi ile bağlantımızı tamamen kesemeyiz ki.. En iyisi belediyemizin bu kavşak ve alt üst geçit yapma sevdasından kurtulmasını beklemek! Gerçek toplu taşın aracı "METRO" olduğunu geçen ayki yazımızda vurgulamaya çalışmıştık dolaylı yoldan. Ama artık yüksek sesle söyleyelim..
METRO'muzu İSTİYORUZ!
Can yeleğinizi takın,
İyi bir kış geçirmeniz dileklerimle..
Mehmet TUNÇER
Hiç yorum yok...