İvme Dershanesi bugün Yenimahalle Belediyesi ek binasındaki nikah salonunda dershaneye bu yıl kaydını yaptıran öğrencilerin velilerini topladı. Önce Dershane genel Müdürü Hüseyin Koçak, ardından da Kurucu Abdullah Yüksel kürsüye gelip yapacakları çalışmaları anlattılar. Ardından bireysel gelişim uzmanı Sıdıka Boyacıoğlu’nun konuşmasıyla devam eden toplantı ertesi velilerin sorularına geçildi.
Bir bayan velinin “Yurt dışında okuyan öğrnenciler üniversiteye sınavsız alınacakmış, bunu Çayyolu Haber Bülteni’nde okudum” deyince diğer veliler adeta şok yaşadılar, Kürsüye gelen Abdullah Yüksel, “Evet bunu bir ulusal gazete değil, bölgemizin gözü kulağı sesi, Çayyolu Haber Bülteni doile getirdi. Şu anda dergi sahibi Engin Uç da aramızda. Lütfen, bunun yorumunu oraya yazın” dedi.
Toplantının ardından verilen kokteyde mevzu olan tek konu, yurt dışında okuyan öğrencilerin üniversiteye sınavsız girecek olmalarıydı.
Böylelikle Fethullah Gülen’in öncü olarak açtığı yurt dışı okullarda okuyanlar, ellerini kollarını sallayarak geldikleri Türkiye’de istedikleri üniversiteye kayıtlarını yaptırabileceklerdi. Bu da eğitimde bir fırsat eşitsizliği yaratmaktaydı.
Ulusal medyanın hali malum. Bunu gündeme getirense bir tek Çayyolu Haber Bülteni oldu.
Bu durumda, o yazıyı yeniden yayınlayıp toplumu dürtmekte yarar bulunuyor
Köşe yazısı Mustafa T. Turhan tarafından kaleme alınmıştı. Okumayanlar için tekrar verelim;
“Siz Karar Verin!
Bu ülkede eğitim öğretim meselesini ciddiye almak ne kadar doğru acaba?
Okuyanlar hatırlarlar, geçenlerde, “okul başarısı eşittir hayat başarısı mıdır?” başlığıyla eğitim konusuna değinmiş, bu ana fikriden hareketle de, özel okul furyası çerçevesinde velilerin en pahalı okulu en iyi okul sanmamaları gerektiğinden, başarının sadece okula değil, aynı zamanda öğrencinin kişisel yetenekleri ve zeka düzeyine bağlı olduğundan söz etmiştik.
Deyim yerindeyse, ahkam kesmiş, kafa patlatmıştık.
Anlaşılan o ki, boşa yorulmuşuz.
Bizim yazının yayımlandığı günlerde Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararına göre 2013-2014 eğitim-öğretim yılında, ortaöğretimlerini yurtdışında bitirmeleri halinde TC vatandaşı olan öğrenciler, Türkiye’de istedikleri üniversiteye sınavsız girebilecekler.
Üstelik bu öğrencilerden, üniversite harcı ve öğrenci katkı payı da alınmayacak.
E, böyle olunca velilerin ülke içinde en iyi okul neresi ki, diye arayışa girip kucak dolusu para ödemesinin de, öğrencinin başarılı olmaya çalışmasının da pek bir anlamı kalmamış oluyor.
Ta, Ana Okulundan başlayıp yıllarca dünyanın parasını dökeceğine, gönder yurt dışında bir Türk okuluna, hem dil öğrensin hem de sınav stresi yaşamadan istediği üniversitenin istediği bölümüne harçsız marçsız giriversin.
O zaman fırsat eşitliği nerede mi kalıyor?
O da ne?
Eğitimde fırsat eşitliği mi vardı; eğitim paralı olduğundan beri zaten ortadan kalkmamış mıydı o eşitlik?
Şimdi yapılan, sadece tüy dikmek değil mi?
Bu ülkede yıllardır parayı basanlar özel okullarda okuyup, devlet okullarında okuyanlardan daha iyi koşullarda eğitim öğretim yaptığını, yoksul halk çocuklarının üniversiteye hazırlanmanın olmazsa olmazı haline getirilen dershanelere gidemediğini ve dolayısıyla üniversiteleri de kazanamadığını kim reddebilir?
Parası olanlar, özel okullarda, özel üniversitelerde okudu, olmayanlar da ya devlet okullarında kaldı, kaderine razı oldu, ya da cemaat ve tarikat okullarına gitti.
Cemaat ve tarikatlar, mahalle mahalle, sokak sokak dolaşıp, yoksul ama zeki çocukları kendi okullarına çekti, aileleri de çocuklarına normal koşullarda iyi bir eğitim aldıramayacağı için bu durumu çaresiz kabul etti.
Cemaat okulları, giderek büyüdü ve önce Türk vatandaşlarının işçi olarak çalıştığı ülkelerde sonra tüm dünya ülkelerinde boy gösterdi.
Bu günlere böyle gelindi.
Velhasıl, işin bu noktaya varması hiç de beklenmedik bir hal değildi.
Köy zaten görünüyordu!
Uygun ortam hazırlanıp, cumhuriyet döneminin en önemli yasalarından olan Tevhidi Tedrisat Yasası, orası burası delindikten sonra filen rafa kaldırılınca bugünlere gelindi.
Şimdi, bir tarafta parası olanlara hitap eden özel okullar, bir tarafta da “parasız” veya diğer özellere göre daha “az paralı” olan cemaat okulları var; devlet okulları, giderek hem nicelik, hem nitelik olarak yok olmakta.
Parası olan paralı özel üniversiteye kolayca gidecek, gerekirse yurt dışında bir özel üniversitede okuyacak, keza yurt dışındaki Fetullah Gülen okullarından mezun olanlar sınavsız harçsız Türkiye’de istediği üniversiteye girecek, altta kalanınsa canı çıkacak.
Gelinen nokta budur!
Yamalı bohça olduğu herkesçe söylenen eğitim sistemimiz ne yazık ki, bu içler acısı haldedir.
Ve ülke, bu tablodan her yönüyle olumsuz etkilenmektedir.
Bu durum karşısında, okul başarısının ne olduğunu, hayat başarısının ne olduğunu tartışmanın bir anlamı kalmış mıdır?
Ben karar veremedim!
Ya siz?..
Hiç yorum yok...