HaberTürk te eski genel sekreteri izleyenler, muhalifler veya imzacılar olarak adlandırılanların gerçek amacının Tüzüğün demokratikleştirilmesi olmadığını, çok açık görmüşlerdir.

Konuşmaların neredeyse tamamı, şu tüzük maddesi şöyle denilerek başlayıp, mevcut parti yönetiminin izlediği politikaları eleştiren, parti ilkelerinden sapıldığını söyleyen cümlelerle doludur. Kurultay öncesi, delegeleri etkilemeye yönelik açıklamalardır.

Mesela, kendileri zamanında, sağdan gelen İlhan Kesiciler, Lütfullah Kayalar'lar v.s gibi isimler aday yapılmamış gibi, sağ cenahtan isimlerin aday yapıldığı suçlamaları yöneltilmiştir.

Bugün değiştirilmek istenilen Tüzüğün kendileri zamanında yapıldığına, kendisinin o zaman da muhalif olduğunu söylemişse de o gün, bu gün gibi neden imza toplamak yoluna gitmeden, televizyon programlarında açıklamalar yapmadan sesiz kaldığı sorulmamış, istediği konularda sorulmasını beklemeden açıklamalar yapan eski genel sekreter de buna yanıt vermemiştir.

Çünkü, açıkça söylenmese de konuşmaların içeriğinden çok net görüleceği üzere asıl mesele Tüzük değildir. Parti yönetiminde söz sahibi olma, partide iktidar olabilmektir.

Onların sorunu, hiç hesaba katmadıkları anlaşılan, çok daha önemli meseleyi kendileri görmedikleri için halkın ve kamuoyunun da görmediği yanılgısına düşmeleridir.

O çok daha önemli mesele, halkın ne düşündüğü ve ne beklediğidir.

Halk, yıllarca bu partinin tepe noktalarında oturup, politikalarını, seçim stratejilerini, adaylarını kısacası her şeyini belirleyen ama bir türlü iktidara getirmeyi beceremeyenlerin bugün hangi yüzle tekrar ortaya çıktıklarını konuşmaktadır.

Gelişmiş demokratik ülkelerde, bırakın üçü beşi, bir seçim yenilgisi alanlar bile parti yönetimini kendiliklerinden bırakırken, bizdeki yöneticilerin koltuklarına ısrarla tutunmaya çalıştıklarına şaşırarak ve kınayarak bakmaktadır.

Çok eleştirdikleri AKP’nin Tüzüğüne, bir partilinin 2 dönemden fazla milletvekili seçilemeyeceği hükmü konulurken, CHP de Demokratik Tüzük isteyenlerin, böyle bir hükmü ağızlarına bile almadıkları, Tüzük değiştirme bahanesiyle parti içi iktidar kavgası yaptıkları halkın gözünden kaçmamaktadır.

Parti içinde iktidar olmak değil de partinin ülkede iktidar olması isteniyorsa, işin bu boyutuna halkın ne düşündüğüne kulak verilmelidir.

Kendilerinin yılardır başaramadığı ülkede iktidar olmayı, başka partililerin de denemeye hakkı olduğunu herkes kabullenmelidir.

Partiler kimsenin malı değildir!.

Belli görevleri deruhte edenler, bir gün o görevi devredeceğini, esas olanın o görevlerde olmak değil, iktidar olmak olduğunu, bunu başaramıyorlarsa bırakıp gitmeleri gerektiğini bilmelidir.

Aksi halde, parti içi iktidar mücadelesi kazanılsa bile, ülkede iktidar olunamayacağını onlara halk bir kez daha öğrecektir ki, o zaman sadece onlar değil, ülke de kaybedecektir.  

M.T.
Çayyolu Konuşuyor