Haberler


Gürültü Sorunu Toplum Sahip Çıkmadan Bitmez!
  • Yorumlar: 0
  • 05 Ağustos 2012 00:00
  • Haber kategori: Çayyolu
  • Ekleyen:
  • Ziyaretler: 2458
  • Son Güncelleme: -/-
  • (Güncel Beğeni 0.0/5 Yıldızlar) Toplam Oylar: 0

Gürültü Sorunu Toplum Sahip Çıkmadan Bitmez!

0 0

Eğlence mekanlarının çevreyi olumsuz etkileyen müzik gürültüsü meselesi aslında çok boyutludur.

Mevzuat boyutu, mevzuatı uygulayacak kamu görevlisi boyutu, işletmeci boyutu ve toplum boyutu bu sorunun ayrılmaz parçalarıdır.

1 -) İlk parça mevzuattır: Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğiyle, “Gürültü Yönetimi” çok ayrıntılı olarak düzenlemiş olup, örneğin Park caddesindeki gibi "açık ve yarı açık" olan eğlence mekanlarının müzik yayınını sona erdirmesi gereken saat 24:00 olarak belirlenmiştir. 

Bu saate kadar da ancak 5 desibeli geçmeyecek seviyede müzik çalınabilecekdir.

24:00 sonra müzik yayını yapılmasıysa, kesinlikle yasaktır.

Bu, ülkenin her tarafında geçerli bir kuraldır.

Eğlencenin merkezi olarak bilinen Bodrum’da bile, Çayyolu'nda olduğundan daha sıkı uygulanmaktadır.

Müzik çalma izin belgeleri, belediye sınırları içinde belediyelerce, dışındaysa Valiliklerce verilmekte ve denetlenmektedir.

Bu belgelerde, işletmenin hangi saatler arasında, hangi kurallara uyarak müzik yayını yapabileceği açıkça belirtilmektedir.

Burada üzerinde durulması gereken çok önemli husus, Kültür ve Turizm Bakanlığınca verilen “Turizm Belgesi” nin, o işletmenin müzik çalma izniyle hiçbir ilgisinin olmadığıdır.

Çünkü, ülkemizde bu belge çoğunlukla suiistimal edilerek, biz turistik işletmeyiz denilerek, polis ve zabıta denetimlerinden kaçılmakta, istenilen saate kadar açık kalıp, istenildiği gibi müzik çalınmaktadır.

Turizm Belgesi sadece, o işletmenin masa sandalye kapasitesi, tuvalet sayısı, mutfak durumu ve soğuk zinciri vs gibi belli turistik standartlara uygunluğunu gösteren bir belge olup, hiçbir işletmeye, denetlenmemek ve belediye izni olmaksızın müzik çalarak çevreyi rahatsız etme hakkı vermemektedir.

Müzik izni verme, denetleme ve iptal etme yetkisi kentlerde sadece belediyelerdedir.

2 -) İkinci parça kamu görevi ve görevlileridir: İlgili mevzuat belediye sınırları içinde canlı müzik çalınmasının kurallara uygun olup, olmadığını denetleme görevini yetki devri yaparak belediyelere vermektedir.

Dolayısıyla gürültü denetimi başlı başına bir kamusal görevdir.

Ama üzülerek belirtmek gerekmektedir ki, belediyelerin çoğu, seçim kaygısı ve başka nedenlerle bu görevi layıkıyla yerine getirmemektedir.

Bırakın yerine getirmeyi, bu görevi yapacak olan kamu görevlilerinin ilgili mevzuatı yeterince bildiği söylemek bile zordur.

Bunda, mevzuatın sık, sık değişmesinin olduğu kadar, belediyelerin konuya önem vermemesinin de payı olduğunu kabul etmek gerekir.

Görevliler şikayet olmadan gürültüye müdahale etmemekte, ettiğinde de çoğunlukla uyarıp gitmektedir.
Oysa, mevzuata göre üçüncü ihlalden sonra işletmenin müzik çalma izninin iptal edilmesi gerekmektedir.

3 -) Üçüncü parça eğlence mekanı işletmecisidir.

“Bazı” işletmeciler, ruhsatlarında yazan kuralları herkesten iyi bilmelerine karşılık, maalesef uymamakta ve çevreyi rahatsız etmekte sakınca görmemektedir.

Bu vurdumduymazlığa, bir de belediyelerin denetim ve yaptırım uygulamaması eklenince gürültü sorunu dayanılmaz boyuta ulaşmaktadır.

Hoca'nın, hırsızın hiç mi suçu yok misali, bu sorunda, kuralları ihlal eden işletmecilerin çok ciddi kabahati olduğu tartışmasızdır.

İşletmeci, normalde ikaza gerek kalmadan kurallara, ruhsatının verdiği hak ve sınırlamalara uymalıdır.

Her şeyi bir yana bırakın bu onun başta insanlık görevidir.

İşletmeci, sonuçta insana hizmet etme noktasında olduğundan önce saygılı olmalı sonra işletmeci olmalıdır.

Böyle davranmasa da hakkında işlem yapılmayan işletmeci, hiçbir sınır tanımamakta, artık kurallara uymamayı alışkanlık haline getirmektedir.

Bunda mevzuatı etkin biçimde uygulamayan kamu görevlilerinin payı da çok büyüktür.

4 -) Dördüncü ve bekli de en önemli parça toplumdur.

Toplum, hemen her sorunda olduğu gibi ne yazık ki, burada da duyarsızdır.

Özellikle eğlence sektöründe, çoğunlukla kamu görevlileriyle irtibatlı şekilde kural çiğneyen mafyöz unsurların bulunduğu endişesiyle çekingen davranmakta, gürültüye, patırtıya tepki vermemekte, neredeyse normal karşılamaktadır.

Burunlarının dibinde yüksek sesle çalınan müzikten rahatsız olsa da ilgililere şikayet etmekten korkmaktadır.

Binlerce kişinin yaşadığı sitelerin pencerelerinin önünde sabaha kadar bırakın müziği davul çalınsa, ne oluyor diyenin sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir.

Ancak, homurdayanların, karnından konuşanların, birisi çıkıp da bunlara dur demeyecek mi diyenlerin sayısı oldukça kabarıktır.

Bu hal, tam bir sinmişlik örneğidir; böyle bir toplumdan ne beklenir?

Mahallesindeki gürültü sorununa bile sahip çıkamayanlardan, ülke meselelerine, hukuksuz tutuklamalara, bozulan adalete, eğitime itiraz etmesi, beklenebilir mi?

Duyarsız ve tepkisiz insanların çoğunlukta olduğu yerde, diğer sorunlar gibi gürültü sorunu da her geçen gün artarak devam etmektedir; ve de edecektir.

Hiç kuşkusuz ideal olanı, herkesin kurallara ve birbirine saygılı olmasıdır ancak, bu olamıyorsa, ne zaman insanlar sorunlarına sahip çıkar da demokratik bir hak olarak ilgililere gereken tepkiyi gösterirlerse, sorunlar da o zaman bitecektir!.

Yoksa işimiz, kurallara uymayan “bazı” işletmecilerin ve görevini, şikayet olmadan yapmayan veya savsaklayarak yapan kamu görevlilerinin insafına kalmış demektir!.

 

Mustafa T. Turhan

Paylaş
  • Twitter
  • del.icio.us
  • Digg
  • Facebook
  • Technorati
  • Reddit
  • Yahoo Buzz
  • StumbleUpon

Hiç yorum yok...

Bilgi! Maalesef sadece kayıtlı ve giriş yapmış kullanıcılar yorum gönderebilir. Giriş yapın veya Kayıt olun.