1963-1967 yılları arasında Kıbrıs Türklerinin neler yaşadığını bilmeyenler için Rauf Denktaş ancak siyasi bir figür sayılır.
Kıbrıs Türkü’nün davası yazık ki bizde yeterince anlaşılmamıştır.
Hatta diyebilirim ki bizde gösterilen filmler sayesinde ABD’deki zencilerin aynı yıllarda çektiği çileler çok daha iyi bilinir.
Denktaş, genç bir avukat olarak sürgüne gönderildikten sonra adaya yeniden gizlice girmiş, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın kuruluşunda yer almış, Türk azınlığın Kıbrıs’taki davasının ölene kadar bıkmaz bir savunucusu olmuştur.
İşin garip yanı, Rum liderler kendi toplumları tarafından ne yaparlarsa yapsınlar savunulurken Denktaş bir de kendisini bizim eleştirilerimize karşı savunmak zorunda kalmıştır.
***
Denktaş, politik bir lider, diplomat olarak çok başarılıydı. Ama adadaki uzun süren yöneticilik döneminde iç siyasette çok eleştirildi, yıprandı.
Son olarak 2004’te, Annan Planı sürecinde, barış sürecini baltalayan, uzlaşmayı engelleyen kişi olarak lanse edildi. Üstelik yalnızca Rumlar ve destekçilerince değil Türkiye tarafından da böyle görüldü.
Aradan bu kadar zaman geçtikten sonra uzlaşmaz tarafın kim olduğu herhalde artık anlaşılmıştır.
O günlerde onu ciddi biçimde eleştirenler bugün yine onun dediğine geldiler. Ama yazık ki o süreçte Kıbrıs Ergenekonu olarak bile adlandırmaktan geri kalmadılar.
***
Denktaş’ı çocukluğumdan beri tanırdım. Politik bir figür olarak bizde rastladığım kişiliklerden çok farklıydı. Oğlunun cenazesine bile müzakereler nedeniyle katılamamış bir insan olarak kendisini bu davaya tümüyle adamış bir insandı. Ama bununla ne övünür, ne hakkındaki her türlü garip iddiaya karşı öfkelenirdi.
Ciltler dolusu anı yazdı. Kitaplar yazdı. Programlar yaptı. Kendisini ve ailesini değil, Kıbrıs Türkü’nün yaşam mücadelesini ve haklılığını savunmaya çalıştı.
Çoğu kez kendisiyle ilgili iddialara gülüp geçti. Her zaman mizah duygusunu korumayı başaran bir insandı. Protokol kurallarına aldırmayan, her zaman kendi hayatında nasılsa makamında da öyle yaşayan biri oldu.
Yazdığı anılar, yalnızca Kıbrıs Türklerinin değil, çoğunluğun zulmü karşısında azınlığın yaşam mücadelesini anlatan gerçek bir destandır.
Kürşat BAŞAR
Cumhuriyet
Son olarak:
"Tarihini bilmeyenlerin coğrafyasını eller (başkaları) çizerler."
Rauf DENKTAŞ
Hiç yorum yok...