Bilmem ki kahverengi üniformaları içinde gece bekçilerini hatırlayan var mı? Bu fedakar insanlar devletin güvenlik birimine bağlı, karakollarda polisten sonra gelen devlet memurlarıydı. Her mahallenin nerdeyse aileden sayılacak kadar tanınan güvenilen gece bekçileri vardı.
Görev isimlerinden de anlaşılacağı gibi, gecenin bir saatinden sonra mahallede devriye gezer, kuş uçurtmazlardı. Sıcak yataklarımızda yatarken onlar kış kıyamet dinlemez sabaha kadar güvenliğimizi sağlarlardı.
Gecenin sessizliğinde belirli aralıklarla çaldıkları düdükleriyle biz çocuklara ''rahat uyuyun biz buradayız'' derlerdi adeta. İnsanı asla rahatsız etmeyen güven veren, geceye huzur getiren bu sesi ne kadar çok severdim çocukken. Her tek ve uzun düdük sesi; rahat uyuyun ben buradayım, çok nadir art arta ve kısa aralıklarla çalınan düdükler ufak bir vukuat var, demekti. Gece BEKÇİSİ, huzur demekti, güvenlik demekti.
Bekçi amcaydı o.
Gece tutan doğum sancılarına, hasta imdadına o koşar. Ambulans, taksi temin eder, itfaiyeye haber verir. Gece trafiğini adeta o yönlendirirdi zira her evde telefon bulunmazdı o zamanlar. Teknolojik iletişimin nerdeyse olmadığı günler mahallenin cankurtaranıydı.
Gece gezmelerinden dönerken bilirdik ki o hep yanımızda, sokağımızda, dükkanlar onun kontrolünde. Evler onunla güvenli, uykular onunla deliksiz huzurlu, gün ağarana kadar asayiş BERKEMAL...
Gülendam SİVASLIGİL
cayyolum.com
Hiç yorum yok...