Toplumun, tüm sistemlerinin malzemesi insandır. Varolan durumu, mevcut insan kalitesi belirler.
Kendi olan, diğerini önemseyen, ben yerine biz diyebilen insana tüm kimliklerinin üzerinde “insan” kimliği ile bakabilen insan. Hekimin hastasına geçmiş olsun diyerek gözünün içine bakabildiği, öğretmenin öğrencisinin omzuna dokunabildiği insan.
Asansörde komşusuna “Günaydın” diyebilen, karşısındaki haklı iken ona haklısın diyebilen insan. Hatalı iken özür dilerim diyebilen, karşısındakinin olumlu yönlerini görebilen insan.
Üreten ve ürettiğinden fazlasını tüketmeyen, empati yapabilen insan.
Sevgisini bilgisini cömertçe paylaşabilen insan.
Çıkarlarını koruyan, kendini düşünen ancak gerektiğinde toplum çıkarını her şeyin önünde tutabilen, tek başına mutluluğu utanç sayan, tutsaklığın her türlüsünden iğrenen insan.
Yoldan geçerken ağlayan birine “Neyin var?”, “Sana nasıl yardımcı olabilirim” diye soran, samimi bir şekilde bir şeyler söyleyen ve bir şeyler yapabilen insan.
Ne mutlu tutsaklığın her türlüsünden iğrenen insanlara...
Ne mutlu özgürlükler peşinde olup, zorbalığa direnen insanlara...
Ne mutlu tek başına mutluluğu utanç sayanlara...
Abdullah YÜKSEL Eğitimci Yazar
Hiç yorum yok...