Star TV'nin eski anchormani Uğur Dündar, TV 8'de Okan Bayülgen'in "Kral Çıplak"a konuk oldu. Star TV'den ayrılış sürecine ve uzun yıllara dayanan gazetecilik yaşamında karşılaştığı sorunları anlatan Dündar, özetle şunları söyledi:
"BUGÜNÜN İKTİDAR SAHİPLERİ O ZAMANLAR SIRTIMIZI SIVAZLIYORDU"
Dündar, Star TV'deki başarısına karşın haksızlığa uğradığını söylerken seyircinin de buna karşın tepkisini reytingle gösterdiğini ifade etti. Star Haber'in kendisinin ayrılmasından sonra reytingde büyük bir düşüş yaşadığını hatırlatan Dündar "Bu da halkın demokratik tercihidir, protesto hakkıdır. Ben çok mutluyum." dedi. Usta gazeteci sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gazeteciliğin evrensel meslek kuralları çerçevesinde toplumun gerçekleri öğrenme hakkını sağlamaktır. Gazeteci çifte standart içinde olamaz. Geçmişte CHP'nin karıştığı bazı yolsuzlukları biz Arena'da ekranlara taşıdık. Bugünün iktidar sahipleri o zamanlar brova size diyerek bizim sırtımızı sıvazlıyorlardı. Ben gazeteciliği çifte standarda düşmeden yaptım. Ben TRT'nin tek kanallı döneminde bile sansüre haksızlığa karşı tavır koydum. Daha sonra da iktidarlar hep benimle uğraştılar. Tansu Çiller de peşimde adeta bir maliyeciler ordusu taktı. Ben iş adamı falan da değilim. Bir Genelkurmay Başkanı'nın 'bu şekilde haberlerine devam ederse onu divanı harbe veririm' dediği ikinci bir gazeteci varsa çıksın konuşsun. Doğan Güreş benim için böyle dedi. Susurluk çetesinden Ayhan Çarkın benim yüzüme karşı hakkımda infaz kararı alındığını söyledi.
MEDYANIN “YAĞCI YALAKALARI”
Artık durum değişti eskiden bir kanalda olmayınca diğerine geçerdin. Şimdi bütün yollar kapalı... Bu iktidarın ötekilerden farkı ötekilerden çok daha fazla övülmek istemesi. Bunda da medyanın büyük payı olduğunu düşünüyorum. İyilik yaptıklarını sanıyorlar ama çok büyük kötülük ediyorlar..."
DÜRÜST GAZETECİNİN ÇIĞLIĞI
Uğur Dündar, Tv8’in sevilen programı ‘Kral Çıplak’ta Okan Bayülgen’in sorularını yanıtladı. Doğru söylediği için dokuz köyden kovulan, şerefli bir ‘işsiz’ olarak izleyicisine seslenen usta gazeteci çok çarpıcı açıklamalar yaptı.
Hayat C.CANKOREL
https://twitter.com/#!/hayat_ceyli
Türk basın dünyasının yüz aklarından, objektif gazetecilik ve dürüstlük dışında hiçbir ‘entrika’ veya reyting işine bulaşmamış Uğur Dündar bugün maalesef hiçbir televizyon kanalında program yapmıyor (yapamıyor, yaptırılmıyor). Hiçbir gazetede yazı yazmıyor (yazamıyor, yazdırılmıyor). Çünkü basın özgürlüğünün var olduğu düşünülen ülkemizde, Uğur Dündar’ın anlattıkları aslında gerçek gazetecilerin tamamen susturulduğu yönünde.
Dün gece Tv8′in sevilen programlarından ‘Kral Çıplak’ta Okan Bayülgen’in konuğu olan Uğur Dündar’ın açıklamalarını, ben de bazı sebeplerden dolayı kendime sansür uygulayarak; çok fazla yoruma girmeden aktarmak istiyorum.
Dündar’ın hemen program başında söyledikleri de aslında Doğan grubuna ne kadar kırgın olduğunun kanıtı: ‘Başarılısınız, çok seyrediliyorsunuz, en önemli reklam kuşağı sizin önünüze ve arkanıza geliyor, bir televizyonu yıllarca sırtınızda taşıyorsunuz, değeri 80 milyon dolara düşmüş olan televizyonun 320 milyon dolara satılmasını sağlıyorsunuz ve ondan sonra işsiz kalıyorsunuz. Bu aslında kapitalist felsefeyi kökünden sarsan bir durum’.
Evet işte Uğur Dündar mesleğinin zirvesindeyken, yazması ve söylemesi gerekenler varken şu anda hiçbir yerde iş yapamıyor. Ne kadar acı…
Oysa Dündar, halkın sadece gerçekleri bilmesi ve haber alma özgürlüğü için didinen bir gazeteci. Kimsenin kötülüğünü isteyen, aman birilerin açığını yakalayım da ortaya çıkartıp gündem yaratalım düşüncesinde olmayan, sadece ‘objektif’ gözlükleriyle çalışan gerçek bir gazeteci.
Dündar, sanıldığı gibi, şimdinin iktidarına ‘muhalif’ bir gazeteci de değil… Geçmiş yıllarda CHP ile ilgili bazı yolsuzluk dosyalarını da ilk ortaya çıkartan olmuş. Dündar için önemli olan, doğru bildiğini söylemek ve halktan gerçekleri saklamamak. Kişi veya siyasi parti kim olursa olsun… İsterse kan bağı olan en yakın akrabasına ait bir dosya bile olsa, Dündar korkusuzca kimseden bunu saklamazdı.
Uğur Dündar, ”Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanı olmasının yolunu açan ekip biziz. CHP’nin bazı yolsuzluklarını ortaya çıkaran, rüşvet skandalının apaçık anlatıldığı, Ergün Göknel’in itiraflarının yer aldığı kaseti yayınlayan ekip biziz. O dönemde, bu günün iktidar sahipleri, ‘bravo gazetecilere, ne kadar güzel bir iş yapıyorsunuz’ diyerek sırtımızı sıvazlıyorlardı. Her iktidar döneminde yapmam gereken gazeteciliği korkusuzca yaptım. Bu nedenle her iktidarın hışımına uğradım’ diyerek bu günkü iktidara geçmişle ilgili hesap vermiş oldu.
Her iktidarın hışımına uğradığını dile getiren Uğur Dündar, 28 Şubat sürecinde ‘öldürülme listesinde’ olan bir gazeteci olduğunu da itiraf etti. Dündar; ‘Susurluk çetesine benim adım öldürülmek üzere havale edildi. 28 Şubat’ta eğer dürüst gazeteciliğimin sonucunda, o çetenin içindeki insanlar tarafından ‘bu dürüst adamdır, ne alıp veremediğimiz olabilir?’ şeklinde karşı çıkmaları olmasaydı ben şimdi çoktan katledilmiş bir gazeteci olacaktım’ diye konuştu.
Kimseye iftira atmadığını ve haksızlık yapmadığını vurgulayan Uğur Dündar, ‘Duvara yatak resmi çizer karşısına geçer mışıl mışıl uyurum. Vicdanen bu kadar rahatım’ diyebilecek kadar da kimsenin hakkını yemediğini söyledi. ‘Sana yapılmasını istemediğini başkasına uygulama’ ilkesinin peşinden giderek…
Fazla övülmenin aslında kişiye veya siyasi partiye, artı puandan çok eksi yükleyeceğinin üzerinde duran Uğur Dündar, ‘Bu iktidarın diğerlerinden farkı, ötekilerinden çok daha fazla övülmeyi istemesi. Bunda da iktidardan çok iktidarcı yani yağcı ve yalaka olanların ve özellikle medya kanadının çok etkin olduğunu düşünüyorum. İktidara da en büyük zararı aslında bu kesimin verdiğine inanıyorum’ dedi.
Dündar’ın bu sözlerinin üzerine Okan Bayülgen ise, ‘Ekibimde en çok ihtiyacım olanlar beni eleştirenlerdir. Bir programdan sonra bana devamlı ‘harikasın, muhteşemsin, en büyük adamsın’ diyenden korkarım. O zaman topyekün gidebiliriz’ diyerek aslında sürekli ‘yandaş’ olmanın ne kadar tehlikeli bir boyut olduğunu vurguladı.
Uğur Dündar, çarpıcı açıklamalarına 28 Şubat döneminin başbakanlarından Mesut Yılmaz tarafından da ‘engellendiğini’ söyleyerek devam etti. Usta gazeteci, ’28 Şubat iktidarının başbakanı olan Mesut Yılmaz ve kardeşi, beni hem çalıştığım televizyondan uzaklaştırıp, hem de ayrıldıktan sonra iki yıl hiçbir yerde çalışamaz hale getirdiler medya patronlarına yaptıkları baskılarla’ dedi.
Uğur Dündar, ‘yandaş’ ve ‘yağcılardan’ dolayı, kendisi gibi işsiz kalan objektif gazetecilerin artık tüm yollarının kapandığını da sözlerine ekledi. Eskiden bir kanaldan ayrılsa bir diğerine geçebileceğini vurgulayan Dündar, şimdi bunun mümkün olmadığını dile getirdi.
Dündar’ın bu açıklamalarının üzerine Okan Bayülgen de hükümetin yakında yandaş medyadan muhalefet istemek zorunda kalmasından korktuğunu ifade etti. Bayülgen, ‘Medyada basın özgürlüğü için yazacak, program yapacak insanlar kalmayacağı için iktidar kendi yandaş medyasından ricada bulunacak gibi geliyor bana. ‘Çocuklar biraz da aykırı yazın’ diye… Bizim medyamızda en alt katmanlara kadar inmiş bir otosansür var. Düşünürken, yaparken, bir haberi edit ederken, VTR’yi hazırlarken, ‘yahu ben de böyle yapmasam, zaten arabanın da taksiti var’ diye düşünen bir anlayış… Genel bir hava içinde bu durum oluşuyor. Ben hükümet üyelerinin kurumları aradığını da sanmıyorum. Oto sansür buna gerek bırakmıyor zaten’ derken, gazetecinin zaten belli bazı sebeplerden dolayı kendi kendini sansür ettiğini vurguladı.
Politikaya girmeyi düşünmediğini de sözlerine ekleyen Uğur Dündar, Deniz Baykal döneminde CHP yönetiminin kendisine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı görevini teklif ettiğini açıkladı.
Bir izleyici gözüyle, Uğur Dündar’ı ‘Kral Çıplak’ta izlerken Tv8 ekranlarına çok yakıştığını düşündüm.
Acaba diyorum, ‘Arena’ programı ile Tv8′e dönse, tarafsız ve objektif haberciliğini kimsenin baskısı olmadan rahat icra edebileceği bir kanal bulmuş olur mu?
Ben öyle düşündüm, sizler ne dersiniz bilmiyorum…
Hiç yorum yok...