Kasıtlı olarak dünkü yazımı 10 Kasım’la ilgili yazmadım.
Gelecek tepkileri anlamaya çalıştım.
Günün anlam ve önemi ile çok yazıldı, çizildi. Bunlar hem örütbağ (internet) ortamında, hem de yazılı basın ile televizyonlarda.
Ben bunların büyük bir çoğunluğuna katılmıyorum.
Bir Norveç deyimi var: “ ATATÜRK GİBİ DÜŞÜNMEK.”  Norveç’te başarıda dara düşen olduğunda bu sözü söylerlermiş. Yani bir çalışmada başarı elde edilemiyor ve çalışan kişi bundan rahatsızlığını gündeme getirdiğinde ona söylenen sözmüş bu.
Ya Türkiye’de?
Defaten bir çok zeminde söylediğim bir sözü yinelemek istiyorum. ATATÜRK, ÇAĞININ YETİŞTİRDİĞİ DEVLET ADAMLARI İÇİNDE, ÇAĞIMIZA HAL  AYNI DİNAMİKLİKTE GELEN TEK LİDERDİR.
Bu nedenle bu veya diğer resmi bayramlarda O’nu anarken hayat hikâyesi ve masal kısmından uzak durmak gerekir. Artık bu nakaratlar herkesi usandırdı. Hatta biraz daha ileri giderek bu yüzden Atatürk isminden rahatsızlık duyanları biliyorum.
O halde bu tür günlerden başlayarak; meselâ Atatürk olsaydı, terör konusunda ne düşünürdü?
Atatürk olsaydı ekonomi konusunda ne düşünürdü?
Atatürk olsaydı, mevcut hukuksuzluklar  ya da bu konudaki iddialar konusunda ne düşünürdü?
Atatürk olsaydı, gençlerimizin eğitim ve kalkınmadaki rolleri konusunda ne düşünürdü?
Atatürk olsaydı, meselâ Birleşmiş Milletler’de veya ekonomik olan uluslar arası konularda ne tür konuşma yapardı?
Gibi sorularla Atatürk’ün görüşlerini muhatap etmek gerekir.
Ama en önemlisi, ATATÜRK BU GÜN İKTİDARDA OLSAYDI NEYİ NASIL YAPARDI? diye düşünmek en doğrusu olurdu sanırım.

11.11.2011. Alaeddin USTA.