Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Ali Hakkan Büyükşehir Belediyesi’nin Ankara ana ulaşım planı icraatını samimiyetsizlikle niteledi. Hakkan şöyle konuştu: “Ana Ulaşım planını Gazi Üniversitesi ile yapıyorlarmış, plan için Gazi Üniversitesi bir anket çalışması başlatıyor, bunlar ilk bakışta olumlu gelişmeler olarak görülebilir ama ney azık ki sahtece bir tarz. Şimdi ankette bisiklet yolları istiyoruz. Nasıl dönüştüreceğiz. Kent merkezleri otobana çevrildi. Ciddi bir ulaşımsızlık söz konusu nasıl dönüştüreceğiz. Yıllardır Ankara’nın ana ulaşım planı yok diye diye dilimizde tüy bitti. Niye zamanında yapmadılar? Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak hep söyledik, yine hatırlatalım yay öncelikli bir ulaşım planı için çalışmaya hazırız. Yaptıkları iyi bir şey gibi görünse de sahtece bir tarz. Kent merkezinde 90 km hızla gitmek zorunda kalıyorsunuz. Çünkü otobana çevirdiler. Büyükşehir Belediyesi’nin kenti hangi noktaya getirdiği çok açık.”
“Ana plana dava açmak zorunda kalmayalım”
Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan Ana Ulaşım Planı ile ilgili Gazi Üniversitesi’ne yüklendi. Candan: “Gazi Üniversitesi’ne AOÇ’den arazi tahsis ediliyor. Gazi Üniversitesi araziyi TOKİ’ye devrediyor. Gazi Üniversitesi’nde rektör değişiyor, Ankara’ya marka şehir ödülü veriyor. Gazi Üniversitesi Mimarlık Mühendislik Fakültesi’nin cepheleri değişiyor, Osmanlı, Selçuklu cepheleri haline geliyor. Şimdi de aynı Gazi Üniversitesi Ana Ulaşım Planını yapıyor. Kamu yararına aykırı uygulamaların ve siyasetin aracı olmuş bir üniversite ana ulaşım planını nasıl çıkacak? İstedikleri her şeyi yapan bir üniversite Gökçek’in çılgın uygulamalarına tırnak içinde bilimsellik kriteri mi getirecek. Melih Gökçek Billboardlara reklam veriyor ana ulaşım planı hazırlanıyor diye reklamını yapıyor. Bunları zaten yapman gerekiyor. Ana ulaşım planı yapmadan bir şeyler yapıyorsan başka işler yapıyorsun demektir. Nasıl ki Hacıbayram’da iş yapıyorum diye boşaltıyor Hacıbayram’ın da planı yok. İşi verdiği mimarları bile devre dışı bıraktı. Umarız ana ulaşım planına da Oda olarak dava açmak zorunda kalmayız.” Dedi.
Eryaman’da geçtiğimiz hafta bir çocuk parkında çıkan yangın Ankara’da aileleri korkutmuştu. Yangının ardından sadece sigara yasağı tartışıldı. Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan Yangın’ın tasarımdaki hatadan kaynaklandığını vurguladı ve çocuk parkları hakkında başka bir tartışmayı ortaya attı. Candan: “Tek tip malzemeyle, tek tip oyuncakla çocuğu mahkum eden bir anlayış var parklarda. Çocuklara özel tasarım yapılmıyor. Yapılmış parklar içerisinde çocuklara çocuk parkı diye bir bölüm ayrılıyor. Doğal malzemeler kullanılmıyor. 0-6 yaş grubu ve ve 6-12 yaş grubunun bir arada oynaması bile sıkıntılıyken yaş grupları ayrılmıyor. Bazı ülkelerde 0-6 yaş grubu özel çitlerle çevrili olarak korunaklı bir şekilde, zemin toprak veya kum doğal malzemeyle tasarlanıyor. Bunlar çocuğun negatif enerjisini toprağa vermesi üzerinden kurgulanan örnekler. Biz de plastik üzerinden yaygın bir çocuk parkı düzeneği var. Çocuk parklarında malzeme de düşünülerek, çocuğun güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Çocuğun kendisini korumasını bekleyemezsiniz, önlem alacaksınız. Bu yangın ihmal ve özensizlikten çıkmıştır. Doğal malzemeyle yapılmış hiçbir park yok Ankara’da.”
“Can güvenliğinin maddi karşılığı yok”
Candan, Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak, valilikle başlattıkları “Çocuk Dostu Şehir” ortak projelerinde üzerlerine görev aldıkları, çalışma alanlarından birinin çocuk parkları olduğunun altını çizdi. Çalışmalardan bazı örnekler verdi. Candan “Oyun parklarında üretilmiş farklı oyuncaklar yok.. Tek tip, salıncak, tahterevalli, kaydırak ötesine geçmiyor anlayış. Çocuğun düşünsel ve fiziksel gelişimi dikkat alınmıyor. Çocuklarla çalışmalar yürüttük, Çocuk Dostu Kent Projesinde ve kendi oyuncaklarını tasarladılar. Var olan çocuk parkları üzerine düşünmelerini sağladık. Çocuk parkı çalışmasında, çocuğun fikirlerinin alınması önemli. Bir çalışmamızda, Çocuklar, var olan çocuk parklarının kontrolünü ve neler ihtiyaç olduğu soruları üzerinden yola çıkarak anket yaptı. Soruları da çocuklar hazırladı. Parklardaki çocuklara soruları yönelttiler. Parka ulaşım nasıl verili bir durum çıkarttılar. Bunları yapanlarda çocuk Belediye Başkanı falan değil. 7-12 yaş çocuk grubu ile çalıştık. İlgili belediyelerin park ve bahçeler müdürlüğüne gittik yetkililere tartışmalarından yola çıkarak, sorular yönelttiler. Nelere dikkat ediyorsunuz parklarda? Oyuncakları yaparken kimlerden fikir alıyorsunuz? Ahşap Malzeme neden kullanmıyorsunuz sorusuna yetkililer çocuklara pahalı cevabını verdi üstelik. Düşünün,malzeme hakkında, çocuğa “çok pahalı” cevabını veriyorlar. Çocukların, hayallerinin, isteklerinin, can güvenliklerinin maddi karşılığı yoktur. Geleceğe önem vermeyen belediyeciler, sağlıklı yöneticiliği de yapamaz.” İfadelerini kullandı.
Yapılan toplantıda, Ali Hakkan BM raportörleriyle kentsel dönüşüm alan gezileri hakkında bilgilendirmede bulundu. Raportörlerin görüşlerini aktaran Hakkan şunları söyledi: “Türkiye’de neler oluyor merak ediyorlardı. Kentsel dönüşüm alanlarını gezmeden önce bir toplantıyla bilgilendirme yaptık. TOKİ’yi sordular, bizler de anlattık. Süreci daha derinden yaşayan mahalle sakinleri ile bir araya gelmek için Kentsel dönüşüm alanlarını gezdik. Mamak’ta Dikmen’de insanların yaşadı süreci dinlediler. Dikmen Barınma Hakkı bürosundakilerle tek tek konuştular. Hindistan’da ve Çin’de çok büyük ölçeklerde kentsel dönüşüm olduğunu ve Gördükleri yasal düzlemde “Türkiye’de demokrasi var mı?” bunu sorgulamak gerektiğinin söyledi her iki raportörde. Burada kim sürece karşı çıkıyorsa ötekileştiriliyor bunu gördük dediler. Mimarlar Odası gibi örgütlerin Avrupa’da olmadığı kadar Türkiye’de sürece sahip çıktığını gördüklerini ifade ettiler. Ayrıca Türkiye’nin uluslararası arenada müthiş bir kentsel dönüşüm gerçekleştirdiğini, dünya ölçeğinde bir ülke olduğunu söylüyor. Bu birikimlerinizi, çalışmalarınızı neden İngilizce metinlere çevirmiyorsunuz sorusunu yönelttiler. Romanların İstanbul’da yerlerinden edilmeleri, Türkiye, kültürel değerlerinin yok edilmesini Avrupa’da kimseye anlatamaz dediler. Projeleri soylulaştırma projesi olarak değerlendirdiler. Biz de kentteki çalışmalarımızı uluslararası arenaya taşıyacağız. Bütün süreci de kayıt altına aldık, uluslar arası kamuoyuna taşımak için.”
“Türkiye kötü örnek”
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “Kentsel dönüşümde Türkiye model örneklere sahip” şeklindeki ifadelerine atıfta bulunan Candan: “Türkiye’nin model örnekleri, Gökçek, Sinpaş’ı örnek veriyor. Danıştay Sinpaş’ta yürütmeyi durdurdu. Dikmen’de hiçbir başarı elde edemedi. Mamak’ta barınma hakkı mücadelesi devam ediyor. Kentsel dönüşümde, ‘gecekondu evlerini düzelttik. İnsanları sağlıklı evlerde yaşatıyoruz’ palavraları 30 Mart itibariyle bitti artık. BM uzmanları gördü ve BM sözleşmelerine uygun olmadığını insan hakkı ihlali olduğunu söyledi. İnsanların rızasıyla dönüşüm yapılması gerektiğini, ödenebilir koşullarda konut edindirmek gerektiğini, belirttiler. Raportörler Temmuz’da brifing ve eğitim vermek üzere tekrar Türkiye’ye döneceklerini de belirtti. Bizler de rapor hazırlayacağız. Kentsel dönüşüm hakkında çıkardığımız broşürde bu mücadelenin genel anahtarı olacak. Bütün rant alanlarını riskli alan ilan ettiklerini BM raportörlerine anlattık. Kötü uygulamalar anlamında Türkiye bir model olabilir ancak.” Şeklinde konuştu.
“Üzüldük ama yılmadık”
Candan ayrıca toplantıda kıs süre önce yapılan AOÇ bilirkişi keşfi hakkındaki izlenimlerini aktardı. Keşfin, yoğun güvenlik altında gerçekleştirildiğinin de altını çizdi. Candan: “Başbakanlık binasını gezmeye başladığımız her an fotoğraf çektik, güvenlik güçleri de bizi fotoğrafladı. Başbakanlık binası , devasa büyüklükte. Binanın bitmiş durumda olduğunu söyleyebiliriz. Orta alandaki otopark inşaatı devam ediyor. Misafirhanenin, konutun her şeyin o alanda olacağı söyleniyor. İşçilerin yatakhanesi durumunda olan, Orman Genel Müdürlüğü binasının da yıkılacağı ifade edildi. Binlerce ağaç daha kesilecek gibi görünüyor. Üzücü olan yanı binlerce ağaç kesilmiş, ağaçların dibine inşaat atıkları atılmış, beton dökülmüş. Bu da bir özensizliği gösteriyor. AOÇ alanına yapılan bu haksızlık kabul edilemez bir haksızlık. Ve hukuksuzluk abidesi olarak yükselen AK-Saray’ın tarihine tanıklık ettik. Haziran ayında ince işçilik aşaması ile her şeyin bitmiş olacağını düşünüyoruz.Yargı süreci burada dur demezse her şey bitmiş olacak. Anlamlı olan yere düşmüş ağaçlar, inşaat atıkları dibine atılmış olsa da, yıkılmış olsa da inatla çiçek açmıştı, bunu gördük. Süreci kovalayacağız, o binanın yıkılacağı günlerde gelecektir, üzüldük ama yılmadık.” İfadelerini kullandı.
Kaynak: www.cayyoluhaberbulteni.com
Haber Detayı: www.cayyoluhaberbulteni.com/CayyoluHaberDetaylari.asp?ID=5983
Hiç yorum yok...