Ankara’daki Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü (HYKE), 17.4.1940’ta kurulan Köy Enstitüleri’nin 1942’de ilk mezunlarını vermesi üzerine, bu okullara her kademede eğitici yetiştirmek amacı ile 1942-1943 öğretim yılında açılır.
O gün için 6 aylık bir kurs olarak düşünülen bu eğitime katılmaları uygun görülen 103 öğrenci Aralık 1942’de Ankara’da toplanırlar. Öğrenciler öğrenim gördükleri Yüksek Ziraat Enstitüsü, DTCF, Devlet Konservatuvarı, Veteriner Fakültesi gibi okullara, yatılı kaldıkları Hasanoğlan’dan günübirlik trenle gidip dönerler. HYKE’nin yasal dayanağı 24.7.1943 günlü yönetmelik ile arkadan gelecektir.
209 mezunun ardından kapatıldı
HYKE’de “iş eğitimi ilkesi” ve “köy eğitim sistemi” doğrultusunda yalnız erkek öğrencilerin alındığı Yapıcılık, Maden İşleri, Hayvan Bakımı, Tarla ve Bahçe Ziraati; yalnız kızlara yönelik Köy ve El Sanatları, Kümes Hayvancılığı; hem kız hem de erkek öğrencilerin kabul edildiği Güzel Sanatlar, Zirai İşletme Ekonomisi olmak üzere 8 öğretim dalı vardır.
İlk mezunlarını 1945 Kasım ayında veren ve en az 3 yıl öğrenim süreli olan HYKE, 1947’nin Haziran ayında vereceği topu topu 209 mezununun ardından, iyileştirme (!) bahanesiyle ancak çok iyi bilinen (!) nedenlerle 27 Kasım 1947’de kapatılarak, öğrencileri Ankara’daki dengi okullara dağıtılacaktır.
Köy Enstitüleri de Temmuz 1946 ile Mayıs 1950 seçimleri arasındaki çalkantılı döneme kurban edilip, 1947’de yapılan yönetmelik değişiklikleri sonrasında 1951-1952’de son mezunlarını verirler. 27.1.1954 gün 6234 sayılı kanunla da Öğretmen Okulları’na çevrilmek suretiyle tarih sahnesinden şimdilik silineceklerdir.
Köy Enstitüleri’yle hukukum
1948-1949’lar olmalı. O yıllarda Ankara’da büyük coşkuyla kutlanan 19 Mayıs Bayramı törenlerine ailece gidiyoruz. O zamanların 19 Mayıs Stadı’nda var olan “maraton” tribününü karşısına alan “kapalı” tribünün sabah güneşi alan tahta sıralarına yerleşiyoruz.
Sunucunun “Şimdi, Hasanoğlan Köy Enstitüsü” şeklindeki anonsu halen kulaklarımda. HKE (HYKE değil) öğrencileri, akordeon eşliğinde daireler halinde halk dansları oynuyorlar. Onları Gazi Terbiye ya da Gazi Eğitim Enstitüsü’nün (GEE) Beden Eğitimi öğrencileri ile Harbiyeliler’in akrobatik hareketleri izliyor. Hepsi, konserve alkışlarla değil, yürekten alkışlanıyorlar.
Akranım olan HYKE’nin yerleşkesini ilk ziyaretim 8 Nisan 1962’de oluyor. SBF’nin 1. sınıfındaki sosyoloji hocamız İbrahim Yasa (1969’da Yirmibeş Yıl Sonra Hasanoğlan Köyü adlı kitabı yazıyor) katılmak isteyenleri, kapanışı çok taze olan o zamanki adıyla Hasanoğlan İlköğretmen Okulu’na götürüyor.
Yerleşkenin sinema ve konferans salonlarını, açık hava tiyatrosunu, dersliklerini, HYKE binasını, yemek salonunu, yatakhanelerini bir yandan bilgiler alarak geziyoruz, bir yandan da nasıl önemli bir değeri yitirdiğimizin ayırdına varıyoruz.
Kurtarma çığlıkları
1963 ve 1971’de iki kez daha gittikten çok uzun bir zaman sonra, 17.4.2008 Perşembe günü o zaman var olan belediye’nin öncülüğünde düzenlenen “68’inci Kuruluş Yıldönümü Töreni”ne katılıyorum.
17 Nisan 2005’te açılan Hasan Ali Yücel Parkı’ndaki Atatürk Köy Enstitüleri Anıtı önünde Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın “kurtarma çığlıkları” ne yazık ki “alışılagelmiş konuşmalar”arasında boğulup gidiyor.
Hele HYKE binasında oluşturulmaya çalışılan müzenin de içler acısı halini görünce not defterime “anlamsız, sönük, derbeder bir yaş günü” notunu düşmüşüm.
3.7.2009 Cuma günü Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin örgütlemesi, kimi öğrenci toplulukları ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla Hasanoğlan’da “Otları Yolalım” sloganıyla 3 günlük bir etkinlik başlatılıyor.
Yapılması düşünülen çalışmaları önemsediğimden açılış toplantısında bulunmakla birlikte, fiziksel yetersizlik nedeniyle sonrasına katılamıyorum. Ancak o günlerde, geleceğe dönük kıvılcımlar oluşturulduğunu basından izleyip heyecanlanıyorum.
Son gidişim 17 Nisan 2012 Salı
Tam 50 yıl önce 8 Nisan 1962’de ilk kez ayağını basan SBF’den sınıf arkadaşlarım ve eşlerinden oluşan 16 kişilik bir toplulukla Hasanoğlan’a gidiyoruz.
Hasanoğlan geçtiğimiz yıllarda “belediye”likten düşürülerek Elmadağ’a bağlanmış. Sorduğumuz Elmadağ Belediyesi ilgilileri, ayın 17’sinin salı’ya rastlaması nedeniyle törenin 22 Nisan Pazar’a, hafta sonuna kaydırıldığını söylüyorlar (Oysa 17 Nisan 2008’de Perşembe günü yapılmıştı).
Gününde herhangi bir etkinlik olmadığından, yerleşkenin bugün hayalete dönüşmüş anımsayabildiğimiz kimi noktalarını içimiz sızlayarak büyük bir üzüntü ile ve “rozet”lerimizle dolaşıyoruz.
Bugünkü durumu
HYKE’nin 63 yapısından sadece üç tanesi “korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı” olarak tescillenmiş. HYKE binası, birtakım eskilerin gelişigüzel istiflendiği müzeye (!) dönüştürülmüş. 50 yıl önce bizim de bir etkinliğe katıldığımız o güzelim sinema-tiyatro salonu duvarları çatlak, tavanı delik-deşik, üst üste yığılı koltuklarıyla bir hurda ambarı görünümünde.
Açık Hava Tiyatrosu duvar yazıları ve yanmış kömür birikintileri ile ilkel bir piknik alanı. Binalar yıkılmaya terk edilmişken, yerleşkede bugün var olan Fatih Ticaret Meslek Lisesi ile Atatürk Anadolu Öğretmen Lisesi sonradan yapılmış binalarda öğretim veriyorlar.
Sayın Fırat Kozok’un 14.4.2005 günlü Cumhuriyet Ankara ekinde o zaman var olan Belediye Başkanı Ahmet Poyraz ile yaptığı söyleşide yerleşkenin 10 bin üniversite öğrencisini kaldıracak kapasitede olduğu vurgulanıyor.
Yeni bir üniversite
Milli Eğitim Bakanlığı istese, bu binalar restore edilerek Ankara’daki 4 devlet üniversitesinden birine ek yerleşke olarak tahsis edilemez mi ya da yepyeni bir üniversite kurulamaz mı?
Ancak ne yazıktır ki, Hasanoğlan’ın yanı sıra diğer Köy Enstitüleri’nden kalan binalar da adım-adım ıssızlaştırılıp-çökertilerek, yap-satçılara devredilme kıvamına getirilmiştir.
1945’lerde genç Cumhuriyetin “makus talihini” ve geleceğini tamamen değiştirebilecek umudu beslenen, fakat politik nedenlerle feda edilen bu çok kısa ömürlü aydınlıkçı kuruluşlardan geriye hiçbir şey bırakılmamaya çalışılmaktadır.
Bu durum karşısında da “körleşmiş-dilsizleşmiş-
Hiç yorum yok...